1. … . Fakat çoğu zaman, buna hangi yoldan varacağımızı pek bilmeyiz. Çok kez insan dünya işlerini bıraktığını sanır; oysaki bu işlerin yolunu değiştirmekten başka bir şey yapmamıştır. Bir aileyi yönetmek bir devleti yönetmekten hiç de kolay değildir. Ruh nerede bunalırsa bunalsın, hep aynı ruhtur; ev işlerinin az önemli olmaları, daha az yorucu olmalarını gerektirmez. Bundan başka, saraydan ve pazardan el çekmekle hayatımızın baş kaygılarından kurtulmuş olmayız.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) İnsanın
insana verdiği en değerli şey değil midir yalnızlık?
B) Yalnız yaşamayı öğrenebilmek oldukça
zordur.
C) Yalnız
yaşamanın bir tek amacı vardır sanıyorum; o da daha başıboş, daha rahat
yaşamak.
D) Her zaman farklı bir yoldan doğruya
ulaşmaya çalışırız.
E) Kendisini yalnız hisseden kimse için her yer çöldür.
2. Sanatçının bu eserinde en çok üslubu beni etkilemişti. (I) Eserde sözcükleri titizlikle seçtiği ağdalı bir dilden oldukça uzak durduğu göze çarpıyordu. (II) Eserin tamamında gereksiz bir sözcüğe rastlanmadığı gibi duru olmayan bir cümleye de gözüm ilişmedi. (III) Bir eseri başarılı kılan her zaman için eserdeki üslup olmuştur. (IV) Yazarın eserde başka kişileri taklitten uzak durmaya çalışması da eserin anlatımını daha da etkili kılmıştı. (V)
Yukarıdaki paragrafta düşüncenin akışını bozan cümle hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?
A) I B) II
C) III D) IV E) V
3. Nesiller, devirlere şekil ve renk veren esas kitleyi teşkil eder. Hatta sivrilmiş şahsiyetlerin kendi nesillerinden tamamıyla ayrı varlıklar değil, bilâkis onları en iyi surette temsil ve ifade eden kabiliyet ve dehâ sahibi insanlar olduğu iddia olunabilir. Bu müstesna fertleri bize tek ve yüksek gösteren şey, onlardaki ifade ve temsil kudreti ile beraber, kendilerine uzak mesafelerden bakmamızdır. Yakınlarına vardığımız, içlerinde bulundukları muhiti teşkil ettiğimiz zaman etraflarında onlara benzer küçük çapta bir yığın insan ve insancık buluruz.
Yukarıdaki paragrafın konusu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Her nesil bir sonraki neslin kültür
birikiminden faydalanır.
B) Bir nesil için dil her şeyden
önemlidir.
C) Tarihi şahsiyetler bıraktıkları izlerle
sürekli hatırlanır.
D) İnsanların ifade ve temsil kabiliyeti
onları bize üstün şahsiyetli kişiler olarak sunar.
E) Milletlerin
tarihî hayatında nesiller, büyük fertlerden daha mühim rol oynar.
4. Yazarın özgürce seçtiği herhangi bir konu üzerinde kesin sonuçlara gitmeden kendi görüş ve düşüncelerini kendi kendisiyle konuşuyormuş gibi serbestçe anlattığı yazılara deneme denir. "Deneme" kavramı ilk kez 16. yüzyılda Fransız ünlü deneme ustası ve deneme türünün kurucusu Montaigne tarafından kullanılmıştır. Montaigne'nin kitabının ön sözünde söylediği bu sözler denemenin ilkelerini ortaya koymaktadır; "Eğer mümkün olsaydı karşınıza anadan doğma çıkardım. Bu kitapta size asla bir şey kanıtlama iddiam yoktur. Elimden geldiğince size beni anlattım. Bana hak vermenizi ya da yargılamanızı istemiyorum." sözleri ile "Herkes önüne bakar, ben içime bakarım: Benim işim yalnız kendimledir. Hep kendimi gözden geçiririm, kendimi yoklarım, kendimi tadarım. … ."
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Daha öğretilecek çok şeyin olduğunu
düşünürüm.
B) Herkese söyleyecek bir çift söz bulmaya
çalışırım.
C) Kendimi zaman zaman ön plana çıkarmam
kimseyi gücendirmemelidir.
D) Bazen de öğretmeyi kendime görev
sayarım.
E) Bir
şey öğretmem, sadece anlatırım.
5. 21. yüzyıl bilgi toplumunun getirdiği önemli bir kavramdır "yaşam boyu öğrenme". Yaşam boyunca bilgi, görgü, beceri ve niteliklerin geliştirilmesine yönelik tüm öğrenim faaliyetlerini içerir. Bu faaliyetler eğitim kuruluşları tarafından verilen ve sonunda bir diploma veya sertifika ile belgelenen resmi statülü bir öğrenim olabileceği gibi; eğitim kuruluşu tarafından verilmeyen ancak bireyin öğrenmeye yönelik faaliyetlerini içeren gayri resmi öğrenim de olabilir. Keza bireyin öğrenme amaçlı olsun olmasın iş, aile ve sosyal ilişkilerini içeren günlük faaliyetlerinden edindiği öğrenme de yaşam boyu öğrenme sürecinin bir parçasıdır. Kısacası yaşam boyu öğrenme, bireyin beşikten mezara, evde, okulda, işte, her ne şekilde olursa olsun gerçekleştirdiği tüm öğrenimidir.
Bu parçada anlatılanlar aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Yaşam boyu öğrenme nedir?
B) Yaşam boyu öğrenme eğitim sistemimiz
içinde nasıl bir yer tutmaktadır?
C) Yaşam boyu öğrenmenin tarihsel gelişimi
nasıl olmuştur?
D) Hayat boyu öğrenmenin avantaj ve
dezavantajları nelerdir sizce?
E) Yaşam boyu öğrenme örgün öğrenimden
hangi açılardan ayrılır?
6. Empati, bir kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması, hissetmesi ve bu durumu ona iletmesi sürecidir. Empati kuracak kişi, kendisini karşısındakinin yerine koymalı, olaylara onun bakış açısıyla bakmalıdır. Eğer bir insanı anlamak istiyorsak dünyaya onun bakış tarzıyla bakmalı, olayları onun gibi algılamaya ve yaşamaya çalışmalıyız. Bunu gerçekleştirmek için de empati kurmak istediğimiz kişinin rolüne girmeli, onun yerine geçerek adeta olaylara onun gözlüklerinin gerisinden bakmalıyız.
Bu paragraf için en uygun başlık hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?
A) Empati ve Duyarlılık
B) Empatide Saygı
C) Empati Nedir?
D) Etkili
İletişim ve Empati
E) Empatinin Sınırları
7. Deneme, aşk, ölüm, sanat, doğa, dostluk, iyilik, güzellik, yalnızlık, ahlak gibi gibi her konuda yazılabilir. (I) Bu konular yazarın kişisel düşüncelerinin tezahürüdür. (II) Kısacası yaşam içindeki her şey denemenin konusu olabilir. (III) Denemede konudan ziyade anlatım ön plandadır. (IV) Denemeler; içten, doğal, samimi bir havada yazılır. Üslupta özgünlük başarılı bir deneme için ilk koşuldur. (V)
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
A) I B) II
C) III D) IV E) V
8. I. Empati kurmuş sayılmamız için karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru anlamamız gereklidir.
II. Çünkü karşımızdakinin rolüne girerek onun ne düşündüğünü anlamamız, bilişsel nitelikli bir etkinlik, karşımızdakinin hissettiklerinin aynısını hissetmemiz ise duygusal nitelikli bir etkinliktir.
III. Karşımızdakinin yalnızca düşüncelerini ya da yalnızca duygularını anlamamız yeterli değildir.
IV. Bilişsel rol alma, duygusal rol almanın ön şartı sayılabilir.
V. Empati tanımındaki son öğe ise empati kuran kişinin zihninde oluşan empatik anlayışın karşıdaki kişiye iletilmesi davranışıdır.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturması için aşağıdakilerden hangilerinin birbiriyle yer değiştirmesi gerekir?
A) I ve III
B) II ve IV
C) I ve II
D) II ve III
E) III ve IV
9. Aşağıdakilerden hangisi paragrafın giriş cümlesi olmaya uygun bir cümle değildir?
A) Alışkanlıkların
zincirleri, önce duyulmayacak kadar hafif, sonra kırılamayacak kadar güçlü
olur.
B) Türk
edebiyatında bu konuda yazılmış birçok eser vardır.
C) Ana
ailenin güneşidir. Bir ailede o olmazsa orada büyüyen çocuklar gölgede kalmış
meyveler gibi olgunlaşmaz.
D) Bir
gencin hata yapmasını önlersen onun kararlarını da kendi kendine vermesini
önlemiş olursun.
E) Bir
milletin büyüklüğü, nüfusunun çokluğu ile değil akıllı ve fazilet sahibi
adamlarının sayısı ile belli olur.
10. I. Çağımızın en önemli sorunlarından biri küresel ısınma. Dünya üzerindeki canlı yaşamını tehdit eden bu sorunun kaynağının atmosfere aşırı miktarda salınan sera gazları olduğu bilinmektedir.
II. Bu sorunun çözülebilmesi için gerekli adımların atılmasının yanı sıra sorunun gelecekte nasıl bir hal alabileceğini tahmin edebilmek de önemli.
III. Bu amaçla dünyanın dört bir tarafından pek çok araştırma grubu iklim tahminleri üzerine çalışmalar yapmaktadır.
IV. Fakat tahminlerde kullanılan bilgisayar programlarının istenildiği kadar başarılı sonuçlar verdiği söylenemez.
V. Birkaç gün gibi kısa süreler için oldukça başarılı tahminler yapılabilen hava durumlarının aksine iklim tahminleri için kısa süreler olan birkaç yıllık dönemlerde bile iyi tahminler yapılamamaktadır.
Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında baştan üçüncü cümle hangisi olur?
A) I B)
II C) III D) IV
E) V
11. Tembellik insanı esir eder. Tembel, kapısının örtülmesini bile rüzgârdan bekler. Tarih boyunca gayret sarf etmeksizin yaşayanlar arasında isim bırakmış bir tek insan yoktur. Tembelliğin sizi kandırmasına izin vermeyin çünkü eğer bugününüzü verirseniz yarınınızı çalacaktır. O zaman niye boş boş oturacağız. Boş oturmak pas gibidir, insanı çalışmaktan daha çabuk eskitir. İnsanı vaktinden evvel yıpratan bir şey varsa o da tembelliktir.
Bu paragrafın ana düşüncesi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ağustosta gölge kovan zemheride
karnın ovar.
B) Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur.
C) Cefa çekmeyen sefanın kadrini bilmez.
D) Görünen köy kılavuz istemez.
E) İşleyen demir ışıldar.
12. İnsanın olanak varsa karısı, çocuğu, parası ve hele sağlığı olmalı, ama mutluluğunu yalnız bunlara bağlamamalı. Kendimize dükkânın arkasında, yalnız bizim için bağımsız bir köşe ayırıp orada gerçek özgürlüğümüzü, kendi sultanlığımızı kurmalıyız. Orada, yabancı hiçbir konuğa yer vermeksizin kendi kendimizle her gün baş başa verip dertleşmeliyiz; karımız, çocuğumuz, servetimiz, adamlarımız yokmuş gibi konuşup gülmeliyiz. Öyle ki, hepsini yitirmek felaketine uğrayınca onlarsız yaşamak bizim için yeni bir şey olmasın. Kendi içine çevrilebilen bir ruhumuz var; kendi kendine yoldaş olabilir; kendi kendisiyle, çekiş dövüş, alışveriş edebilir. Yalnız kalınca sıkılır, ne yapacağımızı bilmez oluruz diye korkmamalıyız.
Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Genellikle bir kişiyi yitirdiğimiz anda
onun kıymetli olduğunu fark ederiz.
B) Kişi, bazen bazı önemli şeyleri
yitireceğini hesap edip o duyguyu önceden yaşamalıdır.
C) Duygularımız aklımızın önüne geçip
gerçek özgürlüğümüzü sınırlandırmamalıdır.
D) İmkân olduğu sürece kişi en sevdiği
şeylerden uzakta yaşamaya çalışmalıdır.
E) Kendi kendimize yoldaş, sırdaş olmak
bizi yalnızlıktan kurtarır.
13. Hiçbir beklentisi olmayan bir kişinin bir işi yapmaya istek duyması oldukça zordur. Bu nedenle kendimiz için birtakım beklentiler ortaya koymak gerekir. Bu beklentilerimizin olumlu olması da önemlidir. Bunun yanında bir davranış veya işin olumlu sonuçlarını düşünmek de motivasyonu arttırır. Örneğin kitap okumanın sınavlardaki başarıyı olumlu etkilediği düşüncesine inanmak bizi sınavlara daha çok motive edecektir. Kısacası hayatta bir beklentimiz olmalı ve bunun olumlu sonuçlanacağına dair kendimizi inandırmamız gerekir.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hayatta herkesin mutlaka bir beklentisi
vardır.
B) Hayatta, her zaman her şey istediğimiz
gibi gerçekleşmeyebilir. Bunu doğal görmek gerekir.
C) Hayatta bir beklentisi olan ve bunun
sonucuna inanç besleyen kişiler başarılı olur.
D) Hayatta bir beklentisi olan kişiler
genellikle hayatta olumlu gözle bakan kişilerdir.
E) Beklentiler bizim kişiliğimizi ortaya
koyar.
14. Tarihimiz savaşlarla ve nitekim büyük zaferlerle dolu olduğundan epik şiir geleneği edebiyatımızda önemli bir yer tutmuştur. Türk edebiyatında Oğuz Kağan Destanı'ndan günümüze kadar epik şiir geleneği devam etmiştir. Divan edebiyatında kasidelerde, Halk edebiyatında koçaklama, destan, varsağı türlerinde karşımıza çıkar. Günümüzde epik şiirin niteliğinde bir değişim gözlenmektedir. Çağdaş şiirde "kahramanlık" öğesi ağır basan şiirler epik şiir olarak ön plana çıkmaktadır.
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Epik şiir geleneğinin Türk edebiyatında
oldukça uzak bir geçmişi vardır.
B) Epik şiir, edebiyatımızın farklı
devirlerinde farklı isimler altında karşımıza çıkmıştır.
C) Epik şiir, günümüzde farklı bir nitelik
kazanmıştır.
D) Epik şiirlerin kişilerde uyandırdığı
etkide günümüzde bir değişim gözlemlenmektedir.
E) Epik şiir geleneğinin Türk edebiyatında
önemli bir yer tutması Türk tarihindeki mücadele ruhundan kaynaklanmaktadır.
15. Günlük, Latincedeki "dies" (gün) sözcüğü ile "diarium" (günlük) sözünden gelir. Bir kişinin tarih belirterek günü gününe tuttuğu, günlük yaşamından kesitler sunduğu notlara günlük (günce) denir. Günlükler yazarın yaşamından izler taşır. Yazarın kişiliği, ruhsal yapısı ve düşünce yapısı günlüklere yansır. Günlükler; tüm gerçekliğiyle yaşamı yansıtan birer aynadır. Günlükler, yazıldıkları devrin önemli olaylarına ilişkin tarihsel belgeler olarak da öne çıkar. Özellikle biyografi, tarih ve anı için birer belge değerindedirler. Günlükler, içten, doğal, samimi bir üslupla kaleme alınır. Kullanılan dil, konuşma diline yakın bir dildir.
Bu parçadan aşağıdakilerden
hangisine değinilmemiştir?
A) Günlük türünde kullanılan üslubun
özellikleri
B) Günlük türü ile yazarın psikolojik
durumu arasındaki ilişki
C) Günlük türünün ortaya çıkış zamanı ve
tarihsel kronolojisi
D) Günlük türünün tanımı
E) Günlük türünün yaşamı işleme şekli
16. Dil, tarih ve kültür arasındaki ilgiyi bilen bir kimse dili tek başına almaz. Çünkü dilde her sözcüğün yazılış, ses, biçim ve anlamını belirleyen tarih ve kültürdür. Yunus Emre'nin şiirlerinin dilini, yazıldığı dönem ve çevreden ayrı ele alamazsınız. Çünkü o ağacın kökleri gelenek ile beraber, yetiştiği topraklara sımsıkı bağlıdır. Bu da gösterir ki filolog sadece dilci değil geniş kültürlü, kafası dil gibi yaşamın bütün olanaklarına açık bir insan olmalıdır.
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Dilci ile filolog arasında yaşama bakış
açısında önemli bir fark vardır.
B) Tarih ve kültür dilin biçim ve anlamı üzerinde
belirleyici bir etkiye sahiptir.
C) Dil, tarih ve kültür arasında sıkı bir
ilgi söz konusudur.
D) Yunus Emre'deki dil yazıldığı devir ve
çevreden bağımsız olarak ortaya çıkmamıştır.
E) Filolog, hem bir dilci hem de kafası
hayatın her imkanına açık bir kişi olmalıdır.
17. Güzellik, estetik ilminin ele aldığı bir kavram olarak, çağlara ve düşünürlere göre değişik anlamlar kazansa da, sanat eserlerinde bulunması gereken şeydir. Ancak, sanat eserindeki güzellik, o eseri meydana getiren elemanların veya figürlerin yalnız başına güzelliği demek değildir. Yani, kendi dönemi içinde çok güzel kabul edilen "Venüs"ün tabloda yer alması, o tabloyu güzel yapmaya yetmez. Daha değişik bir ifade ile söylersek sanatta, "neyin" yapıldığı değil, "nasıl" yapıldığı önemlidir.
Bu parçadan aşağıdakilerden
hangisine varılamaz?
A) Sanat eserlerinde olması gereken
özelliklerden birisi de güzelliktir.
B) Nesnenin kendisinin güzel olması
güzelliğin tek ve en önemli ölçütüdür.
C) Güzellik kavramı farklı yüzyıl ve
düşünürler tarafından farklı anlamlar kazanmıştır.
D) Sanat eserlerindeki güzellik, işleme
tarzında kendini belli ettirir.
E) Sanatta eseri meydana getiren kişi veya
figürler o eserin güzelliği için tek sebep olamaz.
18. Bir kişiyi karakteristik özellikleriyle okuyucu kitlesine tanıtmak amacıyla yazılan edebi yazılara portre denir. Portrede gözlem esastır. Portre, roman, öykü, anı, gezi yazısı, biyografi ve otobiyografi türlerinin içinde yer alabilir. Kısacası portre, hem edebi türler içerisinde hem de bağımsız olabilir. Edebi türlerde portreye başvurmanın nedeni canlandırmayla kalıcılığı yakalamaktır. Özellikle roman türünde kahramanlar okuyucunun zihninde yer edinecek şekilde canlandırılır. Kahramanların hem fiziki hem de ruhi durumları ayrıntılı bir gözlem gücüyle tasvir edilir. Portreler, fiziki portre ve ruhi portre olmak üzere ikiye ayrılır. Edebi eserlerde fiziki portre ve ruhi portre iç içe olabilir.
Bu parçadan "portre" ile ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Portrede ön plana çıkan önemli
unsurlardan biri "gözlem"dir.
B) Portre, farklı türlerin içerisinde yer
alabilir.
C) Canlandırmada kalıcılığı yakalamak için
edebi türlerde kullanılır.
D) Portre, günümüzde edebi türlerin içinde
değil de daha çok bağımsız olarak yer alır.
E) Sanatsal metinlerde fiziki ve ruhi
portre iç içe olabilir.
19. Her ulus dilini ve kültürünü yüzyıllar boyunca yoğurur. Bu esnada o, akan bir nehir gibi, içinden geçtiği her topraktan bazı öğeler alır. Her uygar ulusun konuşma ve yazı dili, karşılaştığı uygarlıklardan alınan sözcük ve deyimlerle doludur. Bu bakımdan her ulusun dili, o ulusun çağlar boyunca yaşadığı tarihin sanki bir özetidir. Dile bu gözle bakılırsa dil anlam kazanır.
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Dil, tıpkı bir nehir gibi geçtiği
topraklardan beslenir.
B) Milletler kendi dil ve kültürlerini
asırlarca yoğurur.
C) Dile olan bakış açısı günümüzde
gittikçe farklılaşmaktadır.
D) Her milletin dili o milletin tarihinin
bir fihristesidir.
E) Milletlerin konuşma ve yazı dilinde
farklı medeniyetlerden kelime ve deyimler yer alır.
20. 1960'larda yavaş yavaş varlığını hissettiren postmodernizm, 1980 yılından itibaren de edebiyat alanında gelişme gösteren bir edebiyat akımı haline gelmiştir. İlk başlarda ABD'de boy gösteren postmodernizm oradan bütün dünyaya yayılır. Çok karmaşık bir kavram olduğu için postmodernizmin tanımı da çok zor yapılabilmiştir. Ahmet Cevizci, postmodernizmi; "Kapitalist kültürde ya da daha genel olarak Batı dünyasında, yirminci yüzyılın son çeyreğinde, resim, edebiyat, mimarî vb. güzel sanatlar alanında ve bu arada özellikle de felsefe ve sosyolojide belirgin hâle gelen hareket, akım, durum veya yaklaşım." şeklinde tanımlar.
Bu parçada "postmodernizm" ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Postmodenizm, ABD'de ortaya çıkıp
oradan bütün dünyaya yayılmıştır.
B) Varlığını 1960'larda hissettirmeye
başlamıştır.
C) Oldukça karmaşık bir kavram olduğu için
tanımının yapılması zor olmuştur.
D) Edebiyat alanında gelişme göstermesi
1980'den sonra olmuştur.
E) Modernizme tepki olarak ortaya
çıkmıştır.
CEVAP ANAHTARI: 1-C 2-D 3-E 4-E 5-A 6-D
7-C 8-D 9-B 10-B 11-E 12-B 13-C 14-D 15-C 16-A 17-B 18-D 19-C 20-E
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder