Paragraf Test 2

1. Sıkıntı içinde yaşayan kimseler, önlerine çıkacak zor şartlardan endişelenmezler. Onlar bu şekilde yaşamaya alışıktırlar. Hatta bazıları öyle kanıksamış ki bunlar artık iki durum arasındaki değişimi bile fark etmemektedir. Mesela  şehirli birisi için elektriğin ve doğalgazın kesilmesi, asansörlerin çalışmaması, tramvayların durması önemli bir sorundur. Oysa köyde yaşayan birisi için elektriğin kesilmesi farklı bir anlam içerir. O, sıkıntılarla iç içe yaşadığı için artık bunu önemsememektedir. Kısacası

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A) Akla gelmeyen başa gelir.

B) Arsızın yüzüne tükürmüşler, "yağmur yağıyor" demiş.

C) Âşığa Bağdat sorulmaz.

D) Ateş düştüğü yeri yakar.

E) Abdala "kar yağıyor" demişler, "titremeye hazırım" demiş.

 

2. Bu devrin sanatçıları Türkçeyi oldukça ihmal etmişlerdir. (I) Arapça, Farsça kelime ve tamlamalar bu devir sanatçılarının vazgeçilmezi haline gelmiştir. (II) Bu devrin sanatçılarından Arapça ve Farsçanın gramer yapısını bile deneyenler olmuştur. (III) Türk edebiyatında Türkçenin ihmal edilmesi, Arapça ve Farsçaya sempatiyle bakılması meselesi hep tartışılagelmiştir. (IV) Bu dönemin bazı sanatçılarının eserlerinde önce "tamlanan" sonra "tamlayan" unsurunun gelmesi buna güzel bir örnek oluşturmaktadır. (V)

Yukarıdaki paragrafta düşüncenin akışını bozan cümle hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?

A) I       B) II       C) III       D) IV      E) V

 

3. Aşağıdakilerden hangisi paragrafın giriş cümlesi olmaya uygundur?

A) Hiç kimse eserinde sözcükleri onun gibi yerli yerinde kullanmamıştır.

B) Böyle konularda söyleyecek sözü olmayanlar yüksek sesle konuşur.

C) Taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir.

D) Tanpınar, bunun için edebiyatta bir duayen olmuştur.

E) Kahramanların daha çok aydın tabakadan seçildiği bu eseri bir özgünlük içermiyor.

 

4. Dostluk, iki kişinin aynı acılar, sevinçler ve bazı sırlar etrafında bütünleşmesidir. Bir insanla çok uzun bir zaman dilimine dayanan bir tanışıklığınız olabilir. Bu, onun sizin dostunuz olduğu anlamına gelmez. Öyle olsaydı bir şekilde tanışan herkes dost olurdu. O zaman bizim binlerce belki de on binlerce dostumuz olurdu. Dostluğun geçmişi de bazen önemli olmayabilir. Çok yeni bir dostumuz yas ve sevincimizde herkesten evvel yanı başımızda olabilmektedir. Dostun da vefalı ve vefasızı her zaman vardır bu da ayrı bir meseledir tabi.  

Bu parçada aşağıdakilerden hangisinden söz edilmektedir?

A) Bazı dostlarımızın yanımızda yer almak için sabırsızlanması bizi mutlu etmektedir.

B) Çok eskilere dayanan dostlukların kalıcı olma ihtimali her zaman daha yüksektir.

C) İnsanın iyi bir dostu olursa insan, her zaman başarılı olur.

D) Gerçek dostluk üzüntü ve sevinçli anlarda aynı tepkiyi vermek, aynı duyguları paylaşmaktır.

E) Yeni dostluklar kalıcı arkadaşlıklar üzerine bina edilir. 

 

5. Bir ulusun büyüklüğü, nüfusun çokluğu ile değil, akıllı ve erdemli kişilerin sayısıyla ölçülür. Zaten bu her alanda da böyle değil midir? Kemiyetin keyfiyet üzerindeki mutlak hakimiyetini ne zaman gördük. Eğer bir milletin büyüklüğünü sahip olduğu nüfusu belirleseydi o zaman bütün sanat eserlerinin onlara ait olması gerekmez miydi? Dahası bugün farklı milletlere ait bu sanat eserlerini ne ile izah edecektik. Öyleyse ulusların büyüklüğünü nicel unsurlar değil nitel unsurlar belirler.

Bu parçada anlatılanlar aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir? 

A) Bir milletin büyüklüğünün ölçütü nedir?

B) Bazı milletler niçin tarihte derin izler bırakmışlardır?

C) Akıllı ve erdemli toplumların dünya mirasına daha çok sanatsal yapıtlar bıraktığı doğru mudur?

D) Nüfusun çokluğu ile sanatsal yapıtlar arasında bir bağ söz konusu mudur?

E) Ulusların büyüklüğünü niçin sanatsal yapıtların niteliği belirlemektedir?

 

6. (I) Tedbirli kişiler, her şeyde bir sonuca varmak için sağlam bir yol arar. Hemen karar vermezler.  (II) Yeterince düşünmeden karar alan kişi, tehlikeyi göze alıp işe girişir ve sonuca hemen varır. (III) Sonuç tabi ki tedbirli kişi için olumlu tedbirsiz kişi için de olumsuz olacaktır. (IV) Atalarımız boşuna mı: "Akılsız başın cezasını ayaklar çeker." demişler. (V) Peki sağlam yol varken yaş ağaca basmak neden?

Bu parçadaki numaralanmış yerlerden hangisine düşüncenin akışına göre "Sonucun ne olacağını elbette kestirmek zor değil." cümlesi getirilmelidir?

A) I       B) II     C) III      D) IV      E) V

 

7. (I) Bir yazarın hedef kitlesine ulaşmasında aracılık eden yayınevini doğru seçmesi oldukça önemlidir. (II) Okuyucu kitabın içeriğini üslubunu elbette zamanla özümseyecektir ama ilk başlarda gözleri yayınevine de sürekli takılacaktır. (III) Kitabın anlatımı ve anlattıklarıyla kendini okuyucuya takdim etmeye başlaması kitabın asıl renginin ortaya çıktığı aşamadır. (IV) Hangi sözcüğü seçtiğiniz hangi anlatım tekniğini denediğiniz bu aşamada devreye girer. (V) Burada anlatımınıza odaklandığı kadar anlattıklarınıza da yoğunlaşır okuyucu elbette. (VI) Nihayetinde okuyucu notunuzu artık çoktan vermiştir.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümle ile başlar? 

A) II       B) III      C) IV      D) V      E) VI 

 

8. I. Alışkanlıkların zincirleri, önce duyulmayacak kadar hafif, sonra kırılamayacak kadar güçlü olur.

   II. Bir yerde iki kişi konuşmakta biz de onların konuşmalarına şahit olmaktayız. Onların bu konuşma esnasındaki hal ve tavırları bizde bir alışkanlığın başlangıcı için bir tohum olabilir.

   III. Alışkanlıklarımızın zincirleri de bir anda ortaya çıkmaz.

   IV. Onun için her küçük şeyin bir gün hayatımızın vazgeçilmezi olacağını unutmadan hareket etmeliyiz.

   V. Çünkü her alışkanlığın mutlaka bir kuluçka dönemi vardır.

Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü cümle olur?

A) I       B) II      C) III     D) IV       E) V

  

9. I. Sanat yapıtlarında "güzellik" aranmalı ama sanat yapıtlarının tek işlevi bu olmamalıdır.

   II. Birçok kişi sanat yapıtlarında asıl işlevin kişilerde estetik duygusunu harekete geçirmek olduğunu düşünür.

   III. Sanat yapıtlarının bu işlevinin yanında ayrıca;

   IV. Sanat yapıtları topluma yol göstermelidir.

   V.  Dahası bazı bilgilerin topluma ulaşmasında öncü rol oynamalıdır.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturması için aşağıdakilerden hangilerinin birbiriyle yer değiştirmesi gerekir?

A) IV ve V             

B) I ve II             

C) III ve IV             

D) II ve III                 

E) II ve V

 

10. Bir işi yapmak için neden yarını bekliyorsun. Bugün de dünün bir yarını değil midir? Bir işe tam başlayacağımız zaman nedense bir anda tamam tamam haftaya başlayacağız deriz. Bu, çok yanlış bir düşüncedir ve tamamen de kendimizi avutmaktır bence. İşe vakit geçirmeden hemen başlamak gerekir. Bu kadar vakti sahi biz nereden buluyoruz. Boşa geçirdiğimiz o vakitleri kimse bir daha verecek mi bize? Hayır, vermeyecek. Geç başladığımız her şeyde büyük bir servet kaybettiğimiz göz önündeyse durmak niye?

Bu paragrafın ana düşüncesi aşağıdakilerden hangisidir?

A) En büyük hata işe başlama zamanını ayarlamamaktır.

B) Zaman en büyük sermayedir. Zamanını iyi değerlendiren toplumlar daha çok gelişir.

C) Bir işin en zor kısmı o işe başlamaktır.

D) Bir işe başlamak için yarını beklemeden hemen başlamak gerekir.

E) Her işin bir zamanı vardır. Vaktinden evvel çiçek açmaz.

 

11. Çalışma, doğanın anasıdır; mutlak bir dinlenme ölüm demektir. Çalışmayan toplumları tarih hiçbir zaman affetmemiştir. Hatta bu toplumlar tarihin karanlık sayfalarından çıkamamışlardır. Bir milletin bağımsızlığını koruması da çalışmasına bağlıdır. Mustafa Kemal Atatürk'ün; "Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar." sözü başka söze hacet bırakmamaktadır.

Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Çalışmayan toplumlar, sonraları daha çok çalışmak zorunda kalır.

B) Mutlak anlamda dinlenme ancak diğer dünyada mümkündür.

C) Çalışmayan, rahatına düşkün toplumlar her şeyini kaybetmeye aday toplumlardır.

D) Çalışmanın sonunda iyice dinlenmek gerekir. O zaman daha verimli oluruz.

E) Çalışmaya ve üretmeye düşkün toplumlar istikballerini korumaya düşkün olan toplumlardır.

 

12. Düşünmeden konuşmak, nişan almadan ateş etmeye benzer. Nişan almadan ateş edenlerin bir sonuç elde ettiklerine hiç rastlanılmamıştır. Aksini söylemek de elbette mümkün. Hedefini isabetle vuran kişiler, iyi nişan alan kişilerdir. Konuşmanın da bundan bir farkı var mı? Hayır, hiçbir farkı yoktur. Önce güzelce bir düşüneceğiz sonra düşündüklerimizi tartacağız ve nihayetinde terennüm işini dudaklarımıza bırakacağız. O zaman bizler hedef olmaktan çıkar, hedefler bizim olur.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bir insan bütün gün ne düşünürse kendisi de odur.

B) İkinci defa düşünülen şeylerin sonucunun daha iyi olduğu söylenir.

C) Çok düşünmeye çalışmalı, çok bilmeye değil.

D) Uyanan bir düşünce kolay kolay uyumaz.

E) Sözünü bil, pişir; ağzında der, devşir.

 

13. 14. yüzyılda İtalya'da doğan insanı, merkeze alan, insanı tek ve en yüce değer sayan insan-merkezcilik anlayışa hümanizm (insancılık) denir. Hümanist anlayışta her şeyin ölçüsü insan kabul edildiği için insan sevgisi hümanizmde önemlidir. Hümanizmle çağdaş insanın yeniden anlamlandırdığı dünya görüşü ve yaşamı anlamlı hale gelir. Otoriter düşünceye karşı insanı özgürleştirmeyi esas aldığı için hümanizmde bireysellik ön plandadır. 

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Hümanizmin doğuş yeri İtalya'dır.

B) İnsan ve insana olan sevgi hümanizmde önemli unsurlardır.

C) Hümanizmde bireyselliğin ön planda olması hümanizmdeki otoriter düşüncenin bir sonucudur.

D) İnsan yaşamının yeniden anlam kazanması hümanizmle olmuştur.

E) Hümanizmle insan daha özgür bir varlık olmuştur.

 

14. Masallarda evrensel konular işlenir. Yani işlenen konular herkesi ilgilendirir. Eğiticiliğin ön planda olduğu masallar bu cihetle didaktik özellikler taşır. Masallarda çocuklara doğruluk, iyilik, yardımseverlik, dürüstlük gibi özellikler kazandırılmak amaçlanır. Masallarda iyiler daima iyi; kötüler ise daima kötüdür. Masalın sonunda iyiler ödüllendirilir; kötüler ise cezalandırılır. Haksızlıklara karşı direnmede ise sonunda mutlaka bir başarı sağlanır.

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Masallarda tüm insanlığı ilgilendiren konular işlenir.

B) Masallar, baştan sona olağanüstü özelliklerle süslüdür.

C) Masallarda bir şeyler öğretmek amaçlanır.

D) Çocukların davranışları üzerinde olumlu izlenimler edindirmek masallarda amaçlananlar arasında yer alır.

E) Masalların sonunda iyiler ödüllendirilir kötüler ise cezalandırılır.

 

15. Bir kimsenin gezip gördüğü yerleri, bu yerlerle ilgili edindiği bilgi ve izlenimleri anlattığı yazı türüne gezi yazısı denir. Gezi yazıları, insanların görmedikleri yerlere besledikleri merak duygusundan ortaya çıkmıştır. Gezi yazıları, hayal ürünü yazılar değil gerçek yazılardır. Gezi yazılarında amaç, okuru bilgilendirmek, onda gezip görme isteği uyandırmaktır. Gezip görülen kentler, yaşayışlar, adetler, gelenek ve görenekler, tarihi ve turistik yerler, doğal güzellikler ilginç ve etkileyici bir dil ve üslupla dile getirilir. Gezi yazılarında saha, yurt içerisinde bir yer olabileceği gibi yurt dışında bir yer de olabilir.

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Gezi yazıları, gezip görülen yerlerle ilgili bilgi ve izlenimleri içerir.

B) Gezi yazılarının ortaya çıkış nedeni insanların görmedikleri yerlere besledikleri merak duygusudur.

C) Gezi yazılarında okuru bilgilendirip okurda gezip görme isteği uyandırma amaçlanır.

D) Gezi yazılarında etkili bir dil ve anlatım esas alınır.

E) Gezi yazılarında daha çok yurt içinde yer alan bir yerle ilgili izlenimler kaleme alınır.

 

16. Herhangi bir yazının bir satır başından diğer satır başına kadar süren kısmı olan paragraf, bir düşünce, duygu veya durumu dile getirir. Paragrafta anlatım tekniklerine ve düşünceyi geliştirme yollarına başvurulur. Bir yazının küçük bir örneği sayılan paragrafta anlatım bir plan dâhilinde yapılır. Paragrafı, bir yazının küçük bir örneği gibi düşünmek de mümkündür. Bir yazıda var olan giriş, gelişme ve sonuç bölümleri paragrafta da bulunur.

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Paragrafta yalnızca bir anlatım tekniğinden faydalanılır.

B) Paragraf, bir düşünce, duygu ve durumu dile getirir.

C) Paragraflar rastgele değil belirli bir plan dahilinde oluşturulur.

D) Paragraflarda giriş, gelişme ve sonuç kısımları yer alır.

E) Paragrafta düşünceler farklı yollarla geliştirilir.

 

17. İçten gelen heyecanları anlatan duygusal şiir türüne lirik şiir denir. Lirik şiirde coşku, heyecan, bireysel duygular ön plandadır. Lirik şiirlerin konusu genellikle aşk, ayrılık, özlem, hasret ve ölümdür. Lirik şiirlerde hedef kitlenin beynine değil kalbine seslenme esastır. İçli bir anlatımın esas olduğu lirik şiirde olay değil durum ön plandadır. Eski Yunan edebiyatında şairler şiirlerini "lir" denilen bir sazla söyledikleri için bu şiire lirik şiir ismi verilmiştir.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Lirik şiirin tanımı ve işlevi

B) Lirik şiirin konusu

C) Lirik şiirin hitap ettiği kitle

D) Lirik şiirin tarihsel geçmişi

E) Lirik şiirin ismini aldığı kaynak

 

18. Yalnız planlarının değil; başarılarının da tadını çıkarmaya çalış. İşinle ne kadar küçük olursa olsun ilgilen. Hayattaki tek dayanağın odur. Seveceğin bir iş seçersen yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın. İşini öyle seveceksin ki; başarıların bedenini ve yüreğini güçlendirirken verdiklerinle de yepyeni bir hayat başlatmış olacaksın.

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Kişi, elde ettiği başarının tadını çıkarmaya çalışmalıdır her zaman.

B) Her başarı, planlı bir çalışmanın ve birlikte hareket etmenin sonucudur.

C) İnsanın işiyle en ince ayrıntısına kadar ilgilenmesi gerekir.

D) İnsanın hayatta yorulmadan bir işi yapması için seveceği bir işi seçmesi gerekir.

E) İş, insanın hayattaki en önemli dayanağıdır.

 

19. İnsanın dili kullanma amacı dilin işlevini belirler. Hedef kitle, burada en önemli unsur olarak ön plana çıkar. Bir şiirde, bir romanda kullanılan dil ile bilimsel araştırmada kullanılan dil aynı olmaz. Şiir ve romanın dilinde sanatlı, süslü, yoğun anlatım ön plana çıkarken bilimsel anlatımın esas alındığı metinlerde sade ve düz anlatım ön plana çıkar. 

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Dilin hangi işlevde kullanılacağı dilin kullanma amacı belirler.

B) Hitap edilen kesim dilin hangi işlevde kullanılacağına yön verir.

C) Sanatsal türlerde aynı dil ve anlatım olmaz. Dil ve anlatım farklı türlerde farklı şekillerde yer alır.

D) Duygu ağırlığının egemen olduğu anlatımda sanatsallık; düşüncenin esas alındığı anlatımlarda sadelik ön planda olur.

E) Şiirlerde dize, romanlarda cümle biriminin esas alınması dilin işlevini belirler.

 

20. Yazıda kullanılan ortak dile yazı dili denir. Edebiyat, kültür, kitap dili olarak da bilinir. Bir uygarlık dili olan yazı dili ulus bilincine ulaşmamış topluluklarda bulunmaz. Devletlerin yazışma dili olan yazı dilinde bütün coğrafya için geçerli olan kurallar vardır. Yazı dili yapma bir özelliğe sahiptir. Bir ülkede özlenen bütün bir coğrafyada yazı dilinin esas alınmasıdır. Dil bilgisi kuralları ve noktalama işaretleri yazı dilinde önemli özelliklerdir. Bizim yazı dilimiz Milli Edebiyat Dönemi'nde benimsenen İstanbul Türkçesidir

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Yazı dili yapma bir özellik taşır.

B) Yazı dili dil bilgisi kuralları çerçevesinde şekillenir.

C) Yazı dilindeki kurallar az da olsa bölgeden bölgeye değişiklik gösterebilir.

D) Yazı diline ancak millet bilincine ulaşmış topluluklarda rastlanır.

E) Bizim yazı dilimiz Milli Edebiyat Dönemi'nde benimsenen İstanbul Türkçesi'dir.

 

CEVAP ANAHTARI: 1-E 2-D 3-C 4-D 5-A 6-C 7-B 8-B 9-B 10-D 11-C 12-E 13-C 14-B 15-E 16-A 17-D 18-B 19-E 20-C 

Ayrıca bakınız

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder