Yunancada "seyirlik yeri" anlamını içeren "theatron" sözcüğünden türemiştir. Türkçeye İtalyancadaki "teatro" sözcüğünden geçmiştir. Bir olayı, öyküyü, yaşamın çelişkilerini söz veya eylemle sahnede bir seyirci kitlesi önünde canlandırma sanatına tiyatro denir.
Diğer edebi
türler dinlenmek, okunmak için kaleme alınırken tiyatro metinleri oynanma,
canlandırma için yazılır. Dinsel törenlerden doğan tiyatro, sonrasında dinden
bağımsızlaşarak sanatsal bir kimlik kazanır.
- Tiyatro, bir sahne sanatıdır. Oyunlar, sahnede
canlandırmak için yazılır. Çok az da olsa okunmak için yazılan tiyatro metinleri
de vardır.
- Tiyatro, hayattan beslenen, hayatın içinde olan
bir sanat dalıdır.
- Ortaya çıkışında insanın doğadaki olayları
simgesel olarak bedenen canlandırması yatar.
- Olay, kişi, yer ve zaman tiyatronun temel
öğeleridir.
- Tiyatro yapıtlarına "oyun" adı verilir.
Oyunlar da oluş halinde gösterilir.
- Tiyatroda amaç izleyici kitlesini düşündürüp
onların ders almasını sağlama, bundan çıkarımlarda bulunmadır. Bazı
sanatçılar tiyatroyu bir okul olarak görmüş böylece halkı eğitmeyi
amaçlamışlardır.
- Önceleri trajedi ve komedi olarak ikiye ayrılan
tiyatro, sonraki zamanlarda dramı da içine almıştır.
- Tiyatro yapıtlarında kostüm,
ışık, dekor, sahne düzeni, müzik, ışıklandırma bir bütünlük teşkil eder.
- Tiyatroda hem göze hem kulağa ve
doğrudan seyircilerin fiziksel duyularına hitap etme söz konusu olduğu
için tiyatro metinleri diğer türlere nazaran daha etkilidir.
- Tiyatroda; resim, müzik,
heykeltıraşlık, mimarlık vb. güzel sanatlardan yararlanılır.
- "Jest" ve
"mimik" tiyatroda etkileyiciliği oldukça arttırır.
- Tiyatroda göz önünde canlandırma
esas olduğu için somutlamaya başvurulur.
- Tiyatro eserlerinin dili,
konuşma diline oldukça yakın, açık, anlaşılır ve kısa cümleleri içerir.
- Tiyatro; konusunu tarih ve
mitolojiden alan, kahramanlarını soylu insanlar ve tanrıların oluşturduğu
ayrıca üç birlik kuralının uygulandığı trajedi; toplum veya bireylerin
komik ve aksak taraflarının sahnede canlandırıldığı, güldürürken
düşündürmeyi amaçlayan komedi ve bu iki türün birleşiminden oluşan
romantizm akımının bir ürünü olan ve her şeyin sahnede canlandırıldığı
dram olmak üzere üçe ayrılır.
- Opera ve bale de Batılı anlamda
tiyatro türleri içerisinde yer alır.
- Batılı anlamda ilk tiyatro
ürünleri eski Yunan edebiyatına aittir. Eski Yunan'da tiyatro yapıtları
şiir şeklindedir.
Sopokles, Corneille
ve Racine trajedide, Moliere komedide; Voltaire de dram türünde Dünya
edebiyatına önemli eserler kazandırmışlardır.
Tiyatronun Öğeleri
Tiyatroda birçok unsur yer alsa da temel öğeler "olay, kişi, yer ve zaman" unsurlarıdır.
Olay: Tiyatroda kişilerin başına gelebilecek her türlü olay sahnelenebilir. Konu, kahramanların kendileriyle veya çevreleriyle olan çatışma ve anlaşmazlıklarından doğar.
Tiyatro oyunlarında sahnelenen oyunlar gerçek yaşamdan
alınır. Gerçek yaşama uygun oyunlar da tiyatroda sahnelenir. Serim, düğüm ve
çözüm olmak üzere üç bölümden oluşan tiyatro oyunundaki olay genellikle iki
perde şeklinde oynanır.
Kişi/Kişiler: Tiyatro oyunlarındaki olay, kişi veya kişilerin başından geçer. Bunlar "oyuncu" olarak nitelendirilir. Olaylardaki kişi sayısı konuya göre değişiklik arz eder. Olayla olan ilgilerine göre kişiler birinci ve ikinci derecede kişiler olarak yer alır. "Tip" ve "karakter" kavramları da yine kişiler için kullanılır.
Kişiler içerisinde hayvan da bulunabilir. Eserin
başında yer alan betimlemede yazar, kişileri kostümleriyle betimler. Kişilerin
sahnede yaptıkları canlandırmaya "rol"; erkek oyuncuya
"aktör"; bayan oyuncuya da "aktrist" denir.
Yer: Tiyatro eserlerinde olayın cereyan ettiği yer sahnede "dekor" ismini alır. Oyun başlamadan sahne, olayın geçtiği gerçek yere benzetilmeye çalışılır.
Zaman: Tiyatro oyunlarında zaman olaydan ayrı düşünülemez. Oyunun temsil ettiği zamanın ruhu sahnede yansıtılır. Zaman, kronolojik veya karışık bir seyirde tezahür edebilir.
Sahne: Tiyatro oyununun oynandığı yere denir. Sahne, olay, yer ve zamanla uyumlu olacak şekilde düzenlenir.
Seyirci: Tiyatronun hitap ettiği hedef kitledir. Tiyatro oyununun başarısı seyircinin değerlendirmesiyle belirlenir. Tiyatro türünü diğer türlerden ayıran en önemli özellik seyircidir.
Oyun: "Piyes"
olarak da adlandırılır. Sahnede canlandırmak üzere yazılan metindir. Oyun,
olayın geçtiği yer ve kişiler hakkında bilgilerin verildiği serim; merak
öğesinin doruğa ulaştığı düğüm ve izleyici kitlesinin kafasındaki bütün soru
işaretlerinin giderildiği çözüm olmak üzere üç bölümden oluşur.
Tiyatronun Tarihi
Tiyatro kelimesi, Yunancadan "görme yeri" anlamına gelen "theatron" sözcüğünden gelmiştir. Antik çağ, yani tiyatronun ilk dönemlerinde tiyatro sadece üst sınıfa yönelikti. Bu dönemde Tanrı adına bir yarışma düzenlenir; yarışmada seçilen en güzel oyunla ilgili kişilerin itibarı artardı. Bu ilk dönemde yer alan eserler Yunan mitolojisiyle bir paralellik arz eder.
İlk dönemde günümüz tiyatrosundaki gibi kostüm, dekor ve oyuncular yoktu. İlk dönemde sadece trajedi ve komedi türleri vardı. Trajedide insan-Tanrı çatışması; komedilerde ise siyasi açıdan alay konusu olan içerikler yer alırdı. Bu dönem tiyatrosunda "üç birlik kuralı" (tek sahne, tek yer ve olayın geçtiği sürenin 24 saat ile sınırlı olması kuralı) uygulanırdı.
William Shakespeare'in ön plana çıktığı orta dönemde tiyatro dinsel kimliğinden sıyrılıp bir eğlence türü haline gelir. Aristoteles'in "üç birlik kuralı" bu dönemde terk edilir.
Günümüz tiyatrosunda başka bir ifadeyle modern
tiyatroda üç birlik kuralı terk edilmiştir. Oyuncular, temsil ettikleri
karakterlerin duygu ve düşüncelerini taşırlar. Ayrıca tiyatro sanatı,
teknolojinin gelişmesiyle birçok alanda yeni imkânlara kavuşmuştur.
Tiyatro Türleri
1. Klasik Tiyatro: Şiir
şeklinde yazılan dramatik şiirlerin oluşturduğu tiyatrodur.
Batılı anlamda tiyatro Tanzimat Dönemi'yle edebiyatımıza girmiştir. İlk tiyatrolar Fransız ve İtalyan girişimciler tarafından kurulmuştur. Bu dönemde "kadın" oyuncu konusunda önemli sorunlar yaşanmıştır.
Tanzimat Dönemi'ndeki tiyatroda sosyal ve tarihi konular ağırlıktadır. Bu dönemde daha çok komedi türünde eserler verilmiş ve oynanmıştır. Tanzimat Dönemi tiyatrosu Batı'nın etkisi altındadır. Bu dönemde Moliere ve Shakespeare'in eserleri bizim tiyatrocularımız için birer rehber olmuştur.
Batılı anlamda ilk tiyatro eserimiz de Şinasi'nin 1859'da yazdığı "Şair Evlenmesi"dir. Namık Kemal de tiyatro türünde edebiyatımıza önemli eserler kazandırmıştır. Kemal; Vatan Yahut Silistre, Celâlettin Harzemşah oyunlarında tarihi konuları, Zavallı Çocuk, Gülnihal ve Akif Bey oyunlarında ise toplumsal konuları işlemiştir.
Tanzimat Dönemi'nde diğer önemli bir isim de tercüme ve adaptasyonlarla edebiyatımıza birçok eser kazandıran Ahmet Vefik Paşa'dır. "Zor Nikâh" ve "Zoraki Tabip" onun tiyatro türündeki önemli yapıtlarıdır.
Ali Bey'in "Kokana Yatıyor", "Ayyar Hamza" eserleri; Recaizade Mahmut Ekrem'in "Çok Bilen Çok Yanılır" eseri; Abdülhak Hamit Tarhan'ın "Finten", "Eşber", "İçli Kız" eserleri bu dönemde tiyatro alanında verilen önemli yapıtlardır. Özellikle Abdülhak Hamit Tarhan, tiyatroyla ilgili çok fazla eser vermiştir.
Cumhuriyet Dönemi'nde Muhsin Ertuğrul, Cevat Fehmi
Başkurt, Refik Erduran, Recep Bilginer, Turan Oflazoğlu, Orhan Asena,
Turgut Özakman, Güngör Dilmen Kalyoncu tiyatro türüyle ön plana çıkan
kişilerdir.
Türk tiyatrosu denildiğinde Muhsin Ertuğrul için ayrı
bir sayfa açmak gerekir. Muhsin Ertuğrul; çağdaş Türk tiyatrosunun Batılı
anlamdaki kurucularındandır. Ertuğrul; tiyatro oyuncusu, eğitmeni, yönetmeni ve
çevirmenliği olan çok yönlü bir sanatçıdır. Çağdaş Batı tiyatrosunu ülkemizde
kurumsallaştıran kişidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder