Destan geleneğinden halk öykücülüğüne geçişin ilk ürünleridir. Dede Korkut Hikâyeleri olarak bildiğimiz hikâyelerin asıl ismi "Kitab-ı Dede Korkut Ala Lisan-ı Taife-i Oğuzan"dır.
12. ve 13. yüzyıllarda Doğu Anadolu'da ve Azerbaycan'da yaşayan İslamiyet’i seçmiş olan Oğuz boylarının iç mücadelelerini, gelenek ve göreneklerini, doğaüstü güçlerle olan savaşlarını anlatır.
Hikâyelerde geçen Dede Korkut, yaşlı, herkesçe saygı duyulan, çocuklara isim veren kırgınları barıştıran gelecekten haber veren eğlencelerde kopuz eşliğinde şiir söyleyen biridir. Yine veli bir kimliğe sahip olan Dede Korkut'un, 295 yıl yaşadığı da Oğuzname'de anlatılmaktadır.
Dede Korkut Hikâyelerinde halkın ekonomik durumu da anlatılmıştır. Oğuzların daha çok hayvancılıkla geçindikleri neredeyse her hikâyede görülmektedir.
Yiğitlik, Oğuzlarda çok önemsenen bir
özelliktir. Hikâyelerde, erkeklerin isim alabilmeleri için yiğitlik göstermesi
gerektiği hususu üzerinde durulur.
Dede Korkut Hikâyelerinin Özellikleri
- Hikâyeler, tarih boyunca dilden dile aktarılarak günümüze ulaşmış sözlü gelenek ürünleri içerisinde yer alır.
- Dede Korkut Hikâyeleri, bir ön söz ve on iki hikâyeden oluşur.
- Nazım-nesir karışık olarak oluşturulmuşlardır. Hikâyelerde, nazım yani dizelerden oluşan bölüm ağırlıktadır. Manzum olan bölümde kulağa hoş gelen bir söyleyiş tarzı görülür.
- Dede Korkut Hikâyelerinde 8.000 adet farklı kelime ve deyim yer alır.
- Hikâyelerde açık, yalın, duru ve zengin bir dil kullanılmıştır.
- Bol bol aliterasyonlara başvurulmuştur.
- Hikâyelerde yer yer öğüt verme söz konusu olduğu için Dede Korkut hikâyeleri, didaktik bir özelliğe sahiptir.
- Dede Korkut Hikâyeleri, 15. yüzyılın ikinci yarısında kimliği belli olmayan bir kişi tarafından yazıya geçirilmiştir.
- Hikâyelerde kadın ve çocuğa özel önem verilmiştir. Aile kavramı yüceltilmiştir.
- Hikâyelerin tümünde de dini unsurlar ön plana çıkmaktadır. Misafirperverlik, cömertlik, doğruluk ve adalet sürekli yüceltilmiştir.
- Dede Korkut Hikâyelerinin iki yazma nüshası vardır. Tam olan nüshası Almanya'da Dresden Kütüphanesi'nde; diğeri Vatikan Kütüphanesi'nde bulunmaktadır.
- Dede Korkut Hikâyeleri, Kilisli Muallim Rıfat Bilge tarafından 1916'da Arap harfleriyle yayımlanmıştır.
- Orhan Şaik Gökyay'ın 1938'de Dede Korkut Hikâyeleri üzerinde yaptığı çalışma da takdire şayandır.
2. Salur Kazan'ın Evinin
Yağmalanması
3. Kam Büre Bey Oğlu Bamsı
Beyrek
4. Kazan Bey Oğlu Uruz'un
Tutsak Olması
5. Duha Koca Oğlu Deli
Dumrul
6. Kanlı Koca Oğlu Kan
Turalı
7. Kazılık Koca Oğlu Yiğenek
8. Basat'ın Tepegöz'ü
Öldürmesi
9. Begil Oğlu Emren
10. Uşun Koca Oğlu Segrek
11. Salur Kazanın Tutsak
Olup Oğlu Uruz'u Çıkarması
12. İç Oğuz'a Dış Oğuz Asi
Olup Beyrek'in Öldürülmesi
Dede Korkut'ta Yer Alan Hikâyelerin Özetleri
Bayındır Han, her yıl
düzenlediği şölenin birisinde gelecek olan konukların üç farklı çadırda
ağırlanması emrini verir. Bu çadırlar; ak, kızıl ve kara çadırlardır. Oğlu
olanlara ak, kız çocuğu olanlara kızıl; hiç çocuğu olmayanlara da kara çadırı
hazırlar.
Dirse Han'ın çocuğu yoktur.
Buraya gelip yapılanları görünce onları hoş karşılamaz. Öğüt alır ve insanlara
yardım edip onların hayır duasını alır. Böylece çok çok arzuladığı sağlıklı bir
erkek evlada kavuşur. Oğlu zamanla büyür. Bayındır Han'ın boğasıyla güreşip onu
yener ve büyük bir şan kazanır. 40 fesat kişi bunu kıskanır ve Boğaç Han'a
tuzak düzenler fakat büyük bir olağanüstülük gösteren Boğaç Han bunları yener
ve Oğuz ülkesine barışı getirir.
Salur Kazan, oğlu Uruz
Han'ın uyarısına rağmen, Oğuz beyleriyle ava çıkar. Bu esnada, evine üç yüz
yiğidi ve Uruz'u bırakmasına karşın Salur Han'ın yokluğunu fırsat bilen
düşmanlar evine baskın düzenler. Eşi Burla, oğlu Uruz ve annesi esir alınır. Av
esnasında kötü bir rüya gören Salur Kazan, düşman ellerine gider. Düşmana karşı
savaşıp on bin koyununu vermeyen çoban da kendisine eşlik eder. Bunlar Oğuz
beylerinin desteğiyle düşmanı yenip tekrar yurtlarına dönerler.
Bamsı Beyrek ile Banıçiçek beşik kertmesidirler. Birbirini tanımayan bu iki kişi bir av sırasındaki anlaşmazlıktan güreşe tutuşurlar. Bamsı Beyrek çok güçlü görünen Banıçiçek'e bir yumruk atıp kazanır. Her ikisi de esir düşer. Bu esaret dönemi çok uzun sürdüğünden bunlar evlenir.
Aruz, yıllar sonra Bamsı Beyrek'i obasına çağırır.
Bu çağırma esnasında ona pusu kurup onu yakalatıp sağ kolunu keser. Bamsı, esir
düştüğü kaleden kaçar ve yaşanılanları Banıçiçek'e anlatır. Sonra ikisi düğün
yapar.
Kazan Bey, oğlunun henüz bir kan akıtıp baş kesip isim sahibi olamayışına üzülür. Oğlu da bu aşamaları babasından öğrenmek ister. Bunun üzerine babası oğlunu ava götürür. Bu av esnasında düşman gelir. Kazan Han düşmanla savaşmaya başlar. Oğlu da babasına fark ettirmeden savaşmaya başlar. Oğlu bu arada esir düşer.
Babası savaş
esnasında oğluna ait olan kılıcı görünce onun esir düştüğünü anlar. Kazan Bey
bunun üzerine tek başına düşmanla savaşmaya gider ve yenilir. Bu sonuçla
birlikte hatun kırk kızla ve diğer Oğuz beyleriyle kâfirleri yener. Böylece
Oğuzlar da yurtlarına döner.
Oğuzlarda, Duha Koca oğlu Deli Dumrul, isminde bir er vardır. Deli Dumrul, kuru bir çayın üzerine köprü kurar. Köprüden geçenden 30 akçe, geçmeyenden döve döve 40 akçe alır. Günlerden bir gün bu köprünün yanında büyük bir oba gelip yerleşir. Obadan bir yiğidin ölmesi üzerine Deli Dumrul atıyla oraya varır. Azrail'in onun canını aldığını duyar ve ona hiddetlenir. Azrail ile dövüşmek için Allah'a dua eder.
Deli Dumrul, düzenlediği bir toyda Azrail'e denk gelir. Azrail, Deli Dumrul'dan canını ister. Deli Dumrul, canını vermek istemez. Bunun üzerine Azrail, Deli Dumrul'dan canının yerine bir can bulması durumunda yaşamasına izin vereceğini söyler.
Deli Dumrul, anne ve babasına gider. Onlar, bir türlü canlarını vermeye yanaşmazlar.
Deli Dumrul, sonra karısına gider. Karısı buna razı olur. Deli Dumrul, bu sefer
de her ikisinin de canını bağışlaması için Allah'a yalvarır. Allah, onların
canını bağışlar ve onlara 140 yıl ömür bahşeder. Azrail'e Deli Dumrul'un
annesinin ve babasının canını alması için emreder. Azrail, bu canları alır.
Deli Dumrul ve eşi böylece 140 yıl ömür yaşarlar.
Kanlı Koca'nın bir oğlu
vardır. Kanlı Koca, Kan Turali ismindeki oğlunu evlendirmeyi düşünür. Oğlan
babasına yiğit bir kızla evlenmek istediğini söyler ve kız aramaya koyulur.
Oğlan istediği kızı bulamayınca babası oğluna kız aramaya çıkar.
Trabzon kâfir beyinin kızının tam istedikleri gibi bir kız olduğunu haber alır. Bu kıza ulaşmanın yolu üç canavarı öldürmekten geçtiğini öğrenir. Kan Turalı bunu göze alır. Oğlan kızın bulunduğu yere gider. Kâfirler oğlana buraya geliş sebebini sorarlar. Kızı almak için geldiğini söyler.
Kâfirler tarafından içerideki boğa
oğlanın üstüne salıverilir. Oğlan boğayı öldürür. Kız da oğlanı görür ve ona
tutulur. Bu engelden sonra oğlanın önüne bir de aslan engeli çıkarılır. Kan
Turalı aslanı da öldürür. Bir engel için bu defa da deveyi kızın önüne
çıkarırlar. Kan Turalı deveyi de öldürür. Kan Turalı böylelikle Selcen Hatun'u
alıp gider. Çok güzel bir yere gidip uyurlar. Düşmanlar bu defa Kan Turalı'nın
üzerine yürüyüp onu öldürme gayreti içine girer. Bir zaman sonra ikisi baş başa
verip düşmanı yenerler. Düğün yapıp muratlarına kavuşurlar.
Bayındır Han, bir gün İç
Oğuz beylerini bir sohbette davet eder. Bu sohbete gelenler içerisinde Kazılık
Koca ismindeki bir bey Bayındır Han'dan bir akın yapmasını ister. Kazılık Koca,
bu isteği yerine getirir. İhtiyarlarla birlikte Karadeniz kenarındaki bir
kaleye giderler. Kazılık Koca, kalenin tekürü tarafından esir alınır. Bayındır
Han'a giden Kazılık Koca'nın oğlu babasını kurtarma isteğini iletir. Yanına 24
sancak beyini de alan Yigenek, Allah'a dua eder ve tekürü Allah'ın izniyle
yener. Böylece babasını da kurtarmış olur.
Basat, bu hikâyenin
kahramanıdır. Uruz Bey'in oğludur. Basat, Oğuzların iç göçü esnasında bir
arslan tarafından büyütülür. Oğuzların yaylaya çıktıkları bir zamanda bir çoban
bir su kenarında gördüğü peri kızını çok beğenir. Peri kızıyla onun rızası
olmadan birlikte olur. Bu da peri kızın çok zoruna gider. Peri kız bu hıncını
Tepegöz'ü Oğuzların içine salarak çıkarmaya çalışır.
Tepegöz, korkunç bir varlık
olarak toplumun içine karışır. Bu korkunç yaratığın sadece bir gözü vardır.
Bundan dolayı da tepegöz ismini alır.
Çocukların burun ve kulaklarını yer. Kişileri tümüyle yiyerek öldürür.
Oğuzlar, sonrasında tepegözle anlaşma yoluna giderler. Her gün tepegöze beş yüz
koyun ve bir aşçı verirler. Basat, bunu duyar ve Tepegöz'ü gözüne kestirir.
Tepegöz'ün gözüne kızgın şişi saplayarak onu öldürür. Böylece Oğuzları
tepegözden kurtarır.
Begil Oğlu Emren'in Hikâyesi
Oğuzlara her yıl belirli
miktarda haraç gelir. Bir sene de Gürcistan'dan haraç olarak bir kılıç, bir
çomak, bir at gelir. Bayındır Han buna hiddetlenir. Yanındakiler buna
sinirlenmemesini tembih eder. Dede Korkut da bu üç haracın bir yiğide
verilmesini tembih eder. Çok yetenekli bir avcı olan Begil Yiğit, bunları kabul
eder.
Begil, geyikleri ok atmadan
sadece ipiyle avlar. Kazan, bütün hüneri atta bulunca Begil buna sinirlenir ve
hediyeleri geri verip ayrılır. Evine dönen Begil ava çıkar. Avda ayağını kırıp
sakatlanır. Zamanla herkes bunu duyar. Kâfir, Begil'in üzerine ordu gönderir.
Begil, oğluna Bayındır Han'dan yardım istemesini dilese de oğlu bunu kabul
etmeyip giyinip kuşanıp kâfirlerle savaşır. Allah'a yalvarıp yakaran Begil'in
oğlu kâfiri yener. Diğer kâfirler de kaçar. Dede Korkut, hikâyenin sonunda
gelip dua eder.
Oğuzlarda Uşun Koca isminde birinin Eğrek ve Seğrek isminde iki oğlu vardır. Büyük olan Eğrek küçük olan ise Seğrek'tir. Bayındır Han'ın düzenlediği sohbette bir yiğit Eğrek'e sitemde bulunur. Divan'a ancak baş kesip dolayısıyla kan döküp öylece gelebileceğini söyler.
Eğrek, bir akın düzenleyerek Kara Tekür'ün kalesine kadar gider. Bu ara
yaptığı tüm savaşları kazanır. Kara Tekür'ün bir oyunu neticesinde esir düşer.
Seğrek, abisinin esir düştüğünü öğrenir. Kara Tekür'le savaşmaya karar verir.
Kara Tekür'ün askerlerini yenip kardeşini fark edip onların kurduğu tuzağa
düşmeyip onu öldürmez. İki kardeş bu zaferden sonra Oğuz iline dönüp mutlu bir
hayat yaşarlar.
Salur Kazanın Tutsak Olup Oğlu Uruzun Çıkardığı Hikâyesi
Tarabuzan tekürü, Salur Kazan'a bir şahin göndermeye karar verir. Salur Kazan, ava çıkar. Av esnasında şahin, Taman'ın kalesine iner. Salur Kazan bir ara şahinin arkasından gitmeye karar verir. Bu esnada şiddetli bir uykuya tutulur ve tam 7 gün uyur.
Taman,
ismindeki kişi Salur Kazan'ı tutsak eder. Salur Kazan'dan ısrarla kâfirleri
övmesini ister fakat o buna bir türlü yanaşmaz. Uruz, babası Salur Kazan'ı
kurtarmaya gelir. Savaş esnasında babasını fark etmeyen Uruz, babasını yaralar.
Salur Kazan, oğluna kendini tanıtır. Böylece baba-oğul mutlu bir şekilde
Oğuzların yurtlarına dönerler.
İç Oğuz Dış Oğuz Asi Olup Beyrek'in Öldürülmesi Hikâyesi
Kazan, her üç yılda bir Dış Oğuz ile İç Oğuz beylerini bir araya getirirdi. Kazan, bu toplama esnasında onların kendi evini yağmalamalarını isterdi. Dış Oğuz beyleri en son yağmalamada yer almadıkları gibi Kazan'la aralarına mesafe koymaya karar verirler. Bunun üzerine Kazan, Dış Oğuz beylerine Kıllı Baş isminde bir adamını gönderir.
Kıllı Baş, Aruz'un mekânına giderek yardım dileğinde bulunur. Aruz,
bunu kabul etmez ve Dış Oğuz beylerinin toplanmasını emreder. Kazan'a düşman
olduklarını onlara anlatır ve onların desteğini alır. Beyrek, Kazan'a düşman
olmayı reddettiği için öldürülür. Dış Oğuzların saldırısı sonucunda İç Oğuz ile
Dış Oğuz savaşırlar. Aruz, yaralanır, kardeşi de onun (Aruz'un) başını keser.
Böylece İç Oğuz ile Dış Oğuzlar arasındaki kavga da bitmiş olur.
Ayrıca bakınız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder