Şair, yazar ve fikir adamı kimlikleriyle
öne çıkan Sezai Karakoç, 22 Ocak 1933'te Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde dünyaya
geldi. Çocukluk yılları Diyarbakır'ın farklı ilçelerinde geçti. İlkokulu
1944'te Ergani'de bitirdi. Ortaokulu, Kahramanmaraş'ta, Liseyi de Gaziantep'te
parasız yatılı olarak okudu. Yükseköğrenimini Ankara Üniversitesi Siyasal
Bilgiler Fakültesinde tamamladı.
Yükseköğrenimini tamamladıktan sonra Maliye Bakanlığı'nda memur olarak çalışmaya başlar. 1956'da da maliye müfettişi olur. Birçok farklı yerlerde memur olarak çalışır. Bu vesileyle birçok il ve ilçeyi tanıma fırsatı bulur. 1973'ten sonra resmi hiçbir görevde bulunmayarak yazın çalışmalarına başlar.
Yazın çalışmalarına dergi türüyle başlayan Sezai Karakoç, İstanbul'da "Diriliş Yayınları" ve "Diriliş" dergisini kurar. "Diriliş" dergisini aylık, haftalık olarak çıkarır. "Yeni İstiklal", "Yeni İstanbul", "Milli Gazete" ve "Babıâli'de Sabah"ta yazılar kaleme alır. Daha sonra siyasete adım atan Sezai Karakoç, 1990'da "Diriliş Partisi"ni kurar. Seçime girmediği için kapatılan bu partinin yerine 2007'de "Yüce Diriliş Partisi"ni kurar. 2011 yılında Cumhurbaşkanlığı Edebiyat Ödülü"ne layık görülür.
Edebi anlamda şiirleriyle ön plana çıkan Sezai Karakoç, ilk şiirini 1951'de "Hisar" dergisinde yayımlar. Üniversiteyi okuduğu yıllarda "Şiir Sanatı" dergisini çıkarır. Daha sonra "Yenilik", "Mülkiye", "20. Asır" ve "İstanbul" dergilerindeki şiirleriyle tanınır. İlkin "Pazar Postası"nda İkinci Yeni Akımı çizgisinde şiirler yazan Sezai Karakoç, daha sonra kendi çizgisine yönelir. Şiir anlayışı ile ilgili düşüncelerini "Edebiyat Yazıları" ismini verdiği üç kitapta toplar.
Edebi Kişiliği
- Yeni, kapalı ve karanlık bir imge dünyasıyla öne
çıkan İkinci Yeni hareketinin önemli şairlerindendir.
- "Mona Rosa" adlı şiiri ona büyük ün
kazandırır. Eser, edebiyatımızın çağdaş anlamda "Leyla ve
Mecnun"u sayılır.
- "Diriliş" dergisini çıkarıp bu derginin
etrafında bir araya gelen birçok genç aydın, fikir ve sanat erbabının
yetişmesine öncülük eder.
- İçerik bakımından Necip Fazıl'a yakın bir çizgi
izler.
- İnançla yoğrulmuş bir özü, zaman zaman
soyutlamaya başvurarak serbest çağrışımla kendine has bir üslupla dizelere
döker. Yani İslami düşünceyi şiirdeki gerçeküstücülük ile kaynaştırır.
Türk halkının inançlarına ve milli değerlere sürekli bağlı kalır.
- Mistisizm, veli ve peygamberler kıssalarından
faydalanıp özgün sentezlere varır.
- Modern şiirin diliyle şiirlerini yazar.
- Metafizik sorunlar, Anadolu gelenek ve
görenekleri, şehir hayatının doğurduğu bunalımlı sonuçlar, çocukluk
yılları eserlerinde en fazla işlenen konular olarak öne çıkar.
- Maddeyi aşan ruh değerlerine bağlı bir şair olan
Sezai Karakoç, her şiirin kendine özgü bir anlamı vardır, düşüncesine
katılır.
- Şiirleri, çarpıcı benzetmeler, imgelerle süslü
zor şiirler olup mecazlarla yoğrulu şiirler arasında yer alır.
- Eserlerinde konuşma diline başvurur.
- Şiirleri ölçüsüz olan Sezai Karakoç kafiyeye de
bel bağlamaz.
- İnceleme ve deneme türünde Türk edebiyatına
önemli yapıtlar kazandırır.
- Sanat hayatını birçok ödülle taçlandıran Sezai
Karakoç 1968'de Milli Talebe Birliği Hizmet Madalyası; 1982'de Türkiye
Yazarlar Birliği Hikâye Ödülü; 1988'de Türkiye Yazarlar Birliği Üstün
Hizmet Ödülü; 1991'de Dünya Sanat ve Kültür Akademisi Ödülü'nü alır.
Mona Rosa
Körfez
Şahdamar
Hızırla Kırk
Saat
Sesler
Gül Muştusu
Taha'n Kitabı
Zamana Adanmış
Sözler
Leyla ile
Mecnun
Alınyazısı
Saati
Ayinler
Ateş Dansı
Gün Doğarken
Hikâye
Portreler
Meydan Ortaya Çıktığında
İnceleme
Mehmet Akif
Yunus Emre
Mevlana
Sezai Karakoç'un Şiirlerinden Örnekler
MONA ROSA
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Ulur aya karşı kirli çakallar,
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
Mona Rosa bugün bende bir hal var.
Yağmur iri iri düşer toprağa,
Ulur aya karşı kirli çakallar.
Açma pencereni perdeleri çek,
Mona Rosa seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmem için yetecek.
Anla Mona Rosa ben bir deliyim.
Açma pencereni perdeleri çek.
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi,
Bende çıkar güneş aydınlığına.
Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi.
Seni hatırlatır her zaman bana.
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur.
Bir mumun ardında bekleyen rüzgâr,
Işıksız ruhumu sallar da durur.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar.
Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi.
Ellerinden belli olur bir kadın,
Denizin dibinde geziyor gibi.
Ellerin, ellerin ve parmakların.
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.
Saat on ikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana,
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar.
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.
Akşamları gelir incir kuşları,
Konarlar bahçemin incirlerine.
Kiminin rengi ak kiminin sarı.
Ah beni vursalar bir kuş yerine.
Akşamları gelir incir kuşları.
Ki ben Mona Rosa bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında.
Hayatla doldurur bu boş yelkeni.
O masum bakışların su kenarında.
Ki ben Mona Rosa bulurum seni.
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.
Henüz dinlemedin benden türküler.
Benim aşkım uymaz öyle her saza.
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler.
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.
Artık inan bana muhacir kızı,
Dinle ve kabul et itirafımı.
Bir soğuk, bir mavi, bir garip sızı
Alev alev sardı her tarafımı.
Artık inan bana muhacir kızı.
Yağmurdan sonra büyürmüş başak,
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış.
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış.
Yağmurdan sonra büyürmüş başak.
Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kuş tüyüne.
Bir tüy ki can verir gülümsesen,
Bir tüy ki kapalı geceye güne.
Altın bilezikler o kokulu ten.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister,
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Sezai KARAKOÇ
Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin dışında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Uzatma dünya sürgünümü benim
Güneşi bahardan koparıp
Aşkın bu en onulmazından koparıp
Bir tuz bulutu gibi
Savuran yüreğime
Ah uzatma dünya sürgünümü benim
Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil
Ayaklarımdan belli
Lambalar eğri
Aynalar akrep meleği
Zaman çarpılmış atın son hayali
Ev miras değil mirasın hayaleti
Ey gönlümün doğurduğu
Büyüttüğü emzirdiği
Kuş tüyünden
Ve kuş sütünden
Geceler ve gündüzlerde
İnsanlığa anıt gibi yükselttiği
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Bütün şiirlerde söylediğim sensin
Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin
Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkis'in
Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikârsın sen bellisin.
Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
Ey gönüllerin en yumuşağı en derini
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Yıllar geçti sapan ölümsüz iz bıraktı toprakta
Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında
Çatı katlarında bodrum katlarında
Gölgelendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba
Hep Kanlıca'da Emirgân'da
Kandilli'nin kurşunî şafaklarında
Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Ey çağdaş Kudüs (Meryem)
Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha)
Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında
Köle gibi satıldım pazarlar pazarında
Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında
Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında
Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda
Verilmemiş hesapların korkusuyla
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yâr vardır
Yoktan da vardan da öte bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden umut kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Sezai KARAKOÇ
Ayrıca bakınız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder