Divan şiirinin son büyük temsilcisi kabul edilen ve asıl adı Mehmed Esad olan Şeyh Galip, 1757'de İstanbul'da doğdu. Babası tasavvuf eğitimi almış Mevleviliğe bağlı Reşit Efendi, annesi ise Emine Hatun'dur.
Şeyh Galip, ilköğrenimini babasından alır.
Bu arada Arapça öğrenir. Ders aldığı hocalar arasında zamanın en tanınmış
hocası Neşet Efendi de yer alır. Neşet Efendi, Şeyh Galip'in şiirlerini beğenir
ve ona "Esad" lakabını verir. İlk şiirlerinde bu mahlası kullanan
şair, sonrasında "Galip" mahlasını kullanır.
Ona büyük ün kazandıran "Divan"ını ve "Hüsn ü Aşk" mesnevisini çok genç yaşta kaleme alır. Böylece bir anda ünü her tarafta duyulmaya başlanır. Yine genç yaşta Galata Mevlevihanesi ve Mevlana dergâhında çileye giren Şeyh Galip, babasının isteğiyle buradan ayrılıp İstanbul'a gider. Burada uzun bir süre dergâhta şeyhlik yapar. Şeyh Galip, sanatıyla devrin padişahı III. Selim'in sevgi ve beğenisini kazanır. III. Selim onu saraya davet edip ona çeşitli iltifatlarda bulunur.
1799'da İstanbul'da ölür. Mezarı, Galata Mevlevihanesi'nin avlusundaki türbede yer alır.
- Divan şiirinin son büyük ustası kabul edilir.
- Galata Mevlevihanesi şeyhi olan Şeyh Galip
mutasavvıf bir kişiliğe sahiptir. Bu anlamda en büyük yol göstericisi
Mevlana olur. Mesnevi'yi tam on bir kez okuduğunu söyler.
- Tasavvuf düşüncesini şiirleştirmiş; Allah aşkını
dile getirmiştir. Eserlerinde tasavvufun çağrışım, mazmun ve fikir
hazinesinden faydalanmıştır. Tasavvuf, şiirlerinde derinde yer alır.
- Eserlerinde mecaz, sembolik ifadeler ve söz
sanatları çok fazla yer alır. Dili bu sebepten oldukça ağırdır.
- Şeyh Galip, çok zengin bir kelime hazinesine
sahiptir. Şiirleri kapalı hayallerle örülüdür.
- Kendine has bir üslup oluşturan Şeyh Galip,
Sebk-i Hindi akımının edebiyatımızdaki temsilcisi sayılır. Bu akımın
etkisiyle yazdığı ilk şiirleri kolayca anlaşılmayan şiirlerdir.
- Yazdığı ilk şiirlerinde "Esad";
sonrakilerde "Galip" mahlasını kullanır.
- Yabancı sözcükleri, uzun tamlamaları çokça
kullanmış bu da eserlerinin dilini ağırlaştırmıştır. Özellikle Farsça
kelime ve tamlamalara çok fazla başvurmuştur.
- Ahenkten çok manaya önem verdiği için derin ve
ince anlamlı kelimeleri bulup kullanmaya özen göstermiştir.
- Yoğun bir hayal gücüne sahip olan şairin,
eserlerinde musiki önemli bir öğedir. Yine kendi bulduğu mecazlar
şiirlerine farklı bir hava katmıştır.
- "Tardiyye" biçimini ustaca kullanan bir
şairdir.
- Şarkılarında sade bir dil kullanmıştır. Bu
şiirlerde yerlileşme hareketine uymuştur.
- Fuzuli'den etkilenmiş onun gibi aşkı şiirlerinin
merkezi haline getirmiştir.
- Şeyh Galip, hece ölçüsüyle de şiirler yazmıştır.
Eserleri
Divan: 24 yaşındayken kaleme aldığı eseridir. Mısır'da basılan Divan'ın 20 kadar yazma nüshası vardır.
Hüsn ü Aşk: Şeyh Galip'in henüz 26 yaşındayken oluşturduğu en önemli eseridir. Bir mecliste Nabi'nin "Hayrabad" isimli mesnevisinden daha güzel bir eser yazılamayacağı fikri ortaya atılmış Şeyh Galip de bu fikri çürütmek için bu eserini kaleme almıştır. 2001 beyitten oluşan eser, tasavvuftan esinlenerek oluşturulmuştur. En çok Mevlana'nın Mesnevi eseri örnek alınmıştır. Eserdeki olayları ve kişileri sembolleri gerçekleştirmek için kullanmıştır.
Görünüşte
bir aşk hikâyesine benzeyen eser gerçekte de tasavvuf yolunda yürüyen ve Allah
aşkına ulaşmaya çalışan dervişin maceralarını dile getiren sembolik unsurları
barındırır.
Mesnevide kullanılan hüsün ve aşk, mutlak güzellik ile mutlak bilgidir. İkisi de edep okulunda okur. Kalp şehrine yapılan çileli bir yolculuktan sonra ikisi de muratlarına erer. Eserde hüsn Allah'ı, aşk dervişi, mekteb-i edeb dergâhı temsil eder.
Şerh-i Cezire-i Mesnevi: Yusuf Sineçak'ın Cezire-i Mesnevi ismindeki eserinin düzyazı şeklinde oluşturulmuş şerhidir.
Şeyh Galip'in Şiirlerinden Örnekler
Örnek
O zamân ki bezm-i cânda bölüşüldü kâle-i kâm
Bize hisse-i mahabbet dil-i pâre pâre düştü
Gehî zîr-i serde desti geh ayağı koltuğunda
Düşe kalka haste-i gam der-i lûtf-ı yâre düştü
Erişip bahâra bülbül yenilendi sohbet-i gül
Yine nevbet-i tahammül dil-i bî-karâre düştü
Meh-i burc-ı ârızında gönül oldu hâle mâ`il
Bana kendi tâli`imden bu siyeh sitâre düştü
Süzülüp o çeşm-i âhû dedi zevk-i vasla yâ hû
Bu değildi niyyetim bu yolum intizâre düştü
Reh-i Mevlevîde Gâlib bu sıfatla kaldı hayrân
Kimi terk-i nâm u şâne kimi it'ibare düştü
Şeyh Galip
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder