Servetifünun Edebiyatı'na giden yolda genç sanatçılar Recaizade Mahmut Ekrem'in etrafında toplanırlar. Servetifünun Edebiyatı da 1896'da Servetifünun dergisi etrafında toplanan Recaizade Mahmut Ekrem'in etkisindeki genç edebiyatçıların oluşturduğu bir edebiyattır.
Recaizade
Mahmut Ekrem'in Galatasaray Lisesi'nden öğrencisi olan Tevfik Fikret'in Servet-i
Fünun dergisinin yazı işleri müdürlüğüne getirilmesiyle Servetifünun Edebiyatı
başlar. Tevfik Fikret, Ali Ekrem Bolayır'la girdiği tartışma nedeniyle dergiden
ayrılır. Hüseyin Cahit Yalçın onun yerine geçer. Servet-i Fünun dergisi
Hüseyin Cahit Yalçın'ın Fransızcadan çevirdiği "Edebiyat ve Hukuk"
makalesinin kışkırtıcı bulunması nedeniyle II. Abdülhamit tarafından kapatılır.
Servetifünun Edebiyatı da bu şekilde son bulur.
- Servetifünun
Edebiyatı sanatçıları genellikle genç sanatçılar olup Fransızca bilen
kişilerdir.
- Sanatçılar,
Fransız edebiyatının biçim ve anlatımından etkilenmiş kişilerdir.
- Yaşları
birbirine yakın olan bu sanatçılar genellikle orta hali ailelerde
yetişmişlerdir.
- Servetifünun
Edebiyatı sanatçıları Doğu edebiyatı ve kültüründen oldukça uzak durmuş
Doğulu gibi yaşamayı kabul etmeyen kişilerdir.
- Servetifünun
Edebiyatı sanatçıları, II. Abdülhamit'in baskıcı yönetimi nedeniyle
İstanbul'dan uzaklaşmak istemişler, Yeni Zelanda'ya gidip oraya yerleşmek
hayaliyle kendilerini avutmaya çalışmışlardır.
- Sanatçılar,
baskıcı yönetimden dolayı siyasetten uzak kalmışlardır.
- Genellikle
içe kapanık, oldukça karamsar, mücadele azmi olmayan siyasi şartlar
karşısında bıkkın kimselerdir.
- Servetifünun
Edebiyatı'nı oluşturan sanatçılar her bakımdan Avrupalılaşmak gerektiğine
inanmış kişilerdir.
- Sanatçılar,
Batı medeniyetini, bu medeniyetin sanat ve edebiyatını öğrenme olanağını
bulmuş ve oldukça düzenli bir eğitim almışlardır.
Tevfik
Fikret
Cenap
Şahabettin
Halit
Ziya Uşaklıgil
Mehmet
Rauf
Hüseyin
Cahit Yalçın
Ahmet
Hikmet Müftüoğlu
Süleyman
Nazif
Hüseyin
Suat Yalçın
Hüseyin
Siret Özsever
Ali
Ekrem Bolayır
Celal
Sahir Erozan
Safveti
Ziya
Ahmet
Şuayp
- Servetifünun
Edebiyatı ile Türk edebiyatı hem anlayış hem içerik hem de biçim açısından
Batılı bir kimliğe bürünür.
- "Sanat
sanat içindir." anlayışı benimsenir. Tevfik Fikret kısmen bu
anlayışın dışında kalır.
- Sanatçılar,
devrin ağır şartlarının da etkisiyle eserlerinde toplumsal konulara yer
vermez.
- Servetifünun
Edebiyatı'nda platonik aşk, yalnızlık, doğa, hayal-hakikat çatışması,
bireysellik, ölüm, üzüntü, karamsarlık, hayal kırıklıkları ve hayal en çok
işlenen konulardır.
- Tanzimat
Edebiyatı'nda edebiyatımıza ilk kez giren hak, adalet, özgürlük, kanun
gibi kavramlar bu dönem edebiyatında terk edilmiştir.
- Dilde
sadeleşme bir tarafa bırakılır, dil oldukça ağırlaşır. O zamana kadar hiç
kullanılmayan sözcük ve tamlamalar edebiyatımıza girer.
- Arapça ve
Farsça sözcük ve tamlamalar çok fazla kullanılır. Bu anlamda Tanzimat
Edebiyatı dilinden daha ağır bir dil ortaya çıkar.
- Fransız
edebiyatı örnek alınır. Fransızcadan da birçok sözcük dilimize geçer.
Fransızcanın cümle kuruluşuna bağlı kalınır.
- Devrik
cümlelerden bolca yararlanılır.
- Alışılmamış
bağdaştırmalara yer verilir. Berf-i zerrin (altın renkli kar) gibi.
- Gazetecilikten
uzaklaşılır, dergicilik önem kazanır.
- Devrin
siyasi şartlarından dolayı tiyatrolar sahnelenemeyince tiyatro türü
gelişmez. Gelişme daha çok şiir, roman, hikâye ve eleştiri türlerinde
olur.
- Sanatçılar
toplumdan uzaklaşır, adeta bir aydın edebiyatı ortaya çıkar.
- Edebiyat
tarihi ve felsefe alanıyla ilgili herhangi bir çalışma yapılmaz.
Servetifünun Edebiyatında Şiir
- Servetifünun şairleri "Her şey şiirin
konusu olabilir." görüşünü benimsemiş olmalarına karşın dönemin
siyasal baskıları nedeniyle konu sınırlamasına gidip aşk, doğa, aile
hayatı gündelik yaşam gibi konulara yönelmişlerdir.
- Servetifünun Edebiyatı ile Türk şiiri biçim
bakımından yenilenir. Fransız şiirinden "sone",
"terzarima" ve "serbest müstezat" alınır. Divan
Edebiyatı nazım biçimlerinden "serbest müstezat" hariç diğer
nazım biçimleri terk edilir. Ayrıca bütünüyle kendilerinin oluşturdukları
nazım biçimleri de kullanılır.
- Servetifünun şiiri, parnasizm ve sembolizm
akımlarının etkisi altında gelişir. Bu akımların etkisiyle şiire resim ve
musiki girer. Doğa betimlemeleri yapılır. Elhan-ı Şita gibi. Tablo gibi
şiir anlayışı güçlenir.
- Şiirde aruz, esas ölçü olarak
kabul edilir. Sadece Tevfik Fikret "Şermin" adlı eserini hece
ölçüsüyle yazar. Tevfik Fikret, ayrıca Türkçeyi aruza mükemmel bir şekilde
uygular.
- Şiir düzyazıya yaklaştırılır.
Cümlenin dize sonunda tamamlanma şartı ortadan kalkar.
- "Kulak için kafiye"
anlayışı kabul edilir. Kafiyenin göz için olduğu anlayışı terk edilir.
- Servetifünun şiirinde
sanatkârane bir üslup ve "Sanat sanat içindir." anlayışı
benimsendiğinden yapmacık, anlaşılamayan ağır bir dil ortaya çıkar. Bu anlamda çok
ağır Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalara başvurulur. Dolayısıyla dil,
Servetifünun şiirinin en aksayan yönü olur.
- Şiirde beyit bütünlüğü yerine
konu bütünlüğü esas alınır. Konu bütünlüğünün sağlanması Türk şiiri
için de bir ilk olur.
- Şiire resim ve musiki girer.
Doğa betimlemeleri yapılır. (Elhan-Şita) Şiirde estetik duyarlılık ön
plana alındığı için "sanat için sanat" anlayışına bağlı
kalınır.
- Şairler halktan ziyade aydın
kesime seslenir.
- Fransızca cümle kuruluşuna bağlı
kalınır.
- Devrik ve kesik cümlelerden
yararlanılır.
- "Mensur şiir"
geliştirilir. Halit Ziya Uşaklıgil mensur şiirin ilk örneğini yazar.
- Şiirde yeni bir üslup ve
sözvarlığı oluşturma gayreti içine girilir. Bu anlamda şiirde alışılmamış
bağdaştırmalara yer verilir. Saat-i semen-fem (yasemin renkli saatler),
"berf-i zerrin" (altın renkli kar) gibi.
- Servetifünun şiirinde Tanzimat
şiirindeki eksiklikler bir anlamda giderilir.
- Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin
Servetifünun Edebiyatı'nda şiir alanında öne çıkarlar. Hüseyin Siret
Özsever, Hüseyin Suat Yalçın şiir alanında öne çıkan diğer önemli
kişilerdir.
- Servetifünun
yazarları için sanat, araç değil amaçtır.
- Sanatçılar,
Fransız sanatçılarını örnek almışlardır. Emile Zola, Balzac, Flaubert bu
anlamda ön plana çıkar.
- Psikolojik
romanın ilk örneği olan "Eylül" bu dönemde yazılır. Eserde,
kişilerin ruh durumları üzerinde durulur.
- Batılı
anlamda Türk romanı Servetifünun ile başlar (Halit Ziya Uşaklıgil, Mai ve
Siyah)
- Kahramanların
kişiliklerini açıklamak için sosyal hayat betimlenir. Çevre betimlemeleri
eserde süs olmaktan çıkar.
- Roman
konuları, İstanbul ve oranın seçkin tabakasından alınır. Olaylar, İstanbul
dışına çıkmaz.
- Roman, ilk
kez bu dönemde sağlam bir dil ve tekniğe kavuşur. Batılı anlamda roman ve
hikâyede başarılı eserler ortaya çıkar.
- Romanlarda
olay ve kahramana doğrudan müdahale anlayışı terk edilir. Sanatçılar,
eserlerinde kişiliklerini gizler.
- Romanda
realizmin ve natüralizmin etkileri görülür.
- Servetifünuncular
hikâyede orta hali kişileri konu alır. Hikâyede İstanbul dışına da
çıkılır.
- Romanlarda
sosyal konulardan uzak durulur, bireysel aşklar, hayal kırıklıkları,
hayal-hakikat çatışması, Batılılaşma, karamsarlık ve bunalımlı ruh halleri
gibi konular işlenir.
- Türk
romanı bu dönemde olay ağırlıklı bir anlatımdan karakter sentezleyici bir
anlatıma geçer.
- Servetifünun
romanında romanlardaki temel karakterler, baba-kız ve ana-oğuldur.
- Kahramanların
ruh halini yansıtabilmek için sık sık ev içi betimlemelerine başvurulur.
- Dönemin
buhranlı havasından dolayı intihar teması da sanatçıların hem hayatlarında
hem de yapıtlarında önemli bir yer teşkil eder.
- Romanlarda
sosyal çevre aile ortamı ile sınırlanır. Bütün olay örgüsü konu edinilen
aile üzerinden gerçekleşir.
- Hikâyede
Mauppassant tekniğinden yararlanılır.
- Halit Ziya
Uşaklıgil, Mehmet Rauf roman türünde ön plana çıkan kişilerdir.
- Devrin
siyasi şartlarından dolayı tiyatrolar sahnelemediği için tiyatroda
Tanzimat Edebiyatı'na göre ciddi bir gerileme görülür.
- Bu dönem
tiyatrosunda evlenme, boşanma gibi kadınların medeni haklarıyla ilgili
konular ele alınır.
- Tiyatrolar,
genellikle Ermeni sanatçılar tarafından oynanmıştır. Oynanan oyunlar da
çeviri yahut adaptedir.
- Sahnelerde
Türk kadını henüz yer almamıştır.
- Servetifünun
Edebiyatı tiyatrosu dönemi, iyi konuşulan bir Türkçeden yoksun bir tiyatro
dönemidir.
- Servetifünun
tiyatrosunda konuşma diline yaklaşmak için önemli bir çaba sarf edilir.
- Hüseyin
Suat Yalçın, Servetifünun edebiyatçıları içerisinde tiyatroyla en ilgili
kişidir. Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf, Cenap Şahabettin tiyatro
türünde eser veren diğer sanatçılar arasında yer alır.
- Servetifünun
Edebiyatı'nda öğretici metinlerde edebi konuların yanında bireysel konular
da işlenmiştir. Ahmet Mithat Efendi, bu anlamda
Servetifünuncuları toplum sorunlarından uzak, karamsar, bireysel
konulara yöneldikleri için dekadanlıkla suçlamıştır.
- Eleştiri
(tenkit) türü, çoğunlukla sanatçıların kendilerine yapılan eleştirilere
cevap vermesi ve Servetifünun Edebiyatı'nın tanıtılması şeklinde
gelişmiştir.
- Servetifünun
Dönemi öğretici metinlerinde dil oldukça ağırdır.
- Öğretici
metinlerde, halkın sorunlarından uzak kalınmıştır.
- Öğretici
metinlerde eleştiri, anı, gezi yazısı, mizah, hiciv ve fıkra türünde
yoğunlaşma görülmüştür.
- Ahmet
Şuayp, Servetifünun Edebiyatı'nda eleştiri türüyle öne çıkar. Ahmet Şuayp,
eleştiri alanına yoğunlaştığından oldukça başarılı olmuştur.
Eleştirilerini "Hayat ve Kitaplar" adıyla derlemiştir.
Hüseyin Cahit Yalçın da diğer önemli bir eleştirmen olarak ön plana
çıkar. Eleştirilerini "Kavgalarım" adıyla yayımlar.
- Servetifünun
Edebiyatı'nın öğretici metinlerinde Hüseyin Cahit Yalçın, Halit Ziya
Uşaklıgil, Ahmet Şuayp, Cenap Şahabettin, Hüseyin Suat Yalçın ön
plana çıkan kişilerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder