Şair kimliğiyle öne çıkan Ömer Bedrettin Uşaklı, 24 Ağustos 1904'te Uşak'ta dünyaya geldi. Sivas kadısı Ömer Efendi'nin oğludur. İlköğrenimini Uşak'ta, ortaöğrenimini Sivas'ta tamamladı. 1924'te İstanbul Kabataş Erkek Lisesini, 1927'de Mülkiye Mektebini (Siyasal Bilgiler Fakültesini) bitirdi.
Ömer Bedrettin Uşaklı, öğrenimini
tamamladıktan sonra memurluğa başladı. Bursa'da maiyet memuru olarak görev
yaptı. Sonra Mudanya kaymakamı vekilliğine atandı. 1928'den sonra kaymakam
oldu. Manavgat, Ünye, Şavşat ve Edremit ilçelerinde görev yaptı. Sonra mülkiye
müfettişliğine atandı. 1943'te de Kütahya'dan milletvekili seçildi.
Ömer Bedrettin Uşaklı, yazın hayatına şiirle başladı. İlk şiirlerini "Milli Mecmua"da yayımlayarak ismini duyurdu. "Hayat" ve "Varlık" dergilerinde şiirlerini yayımladı. Şiirleri birçok kişi tarafından bestelendi. Kaptanzade Ali Rıza Bey ve Cevdet Çağla'nın yaptığı "Yıldızların Altında", "Eğilmez Başın Gibi", "Kapıldım Gidiyorum" besteleri halkça sevilir ve bestelenir.
Ömer Bedrettin
Uşaklı, 24 Şubat 1946'da İstanbul'da öldü.
Edebi Kişiliği
- Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı'nın memleketçi
şairleri arasında yer alır.
- Anadolu ve coğrafyasına âşık olmuşçasına bunları
eserlerinde işler. Özellikle Anadolu'da görev yaptığı yıllarda tanıdığı
yerler ve gözlemleri şiirine kaynaklık eder. Gezip gördüğü yerleri adeta
pastoral bir güzellikle mısralaştırır.
- Halk şiirimizin geleneğinden yararlanarak hece
ölçüsüyle şiirler yazar.
- Sanatı "Beş Hececiler"i andırır.
Özellikle Faruk Nafiz Çamlıbel'i çağrıştırır.
- "Anadolu Şairi" olarak ün yapar.
- Anadolu, deniz, doğa güzellikleri, gurbet, özlem,
ölüm ve tarihi konular şiirlerindeki başlıca temaları oluşturur.
- Şiirlerinde, Munzur Dağları, Manavgat Nehri,
Çoruh Nehri'nin azgın suları, halıcı kızlar, tütün işçileri, portakal
bahçeleri gibi Anadolu'nun dört bir tarafı resmedilir.
- Türk şiirine denizi sokar. Onda deniz; uzaklaşma
ve mutluluğu temsil eder.
- Şiirlerinde hassas, samimi bir söyleyiş göze
çarpar. Oldukça sade, duru ve temiz Türkçe ile şiirlerini kaleme alır.
- Ailesini ve çok sevdiği kızını kaybetmesi onu hüzne
ve iç duyarlılığa yönlendirir.
- Son dönemlerinde çağdaş Fransız şiirinden
yararlanır.
- "Sarıkız Mermerleri" ismindeki şiir
kitabını kızına adar.
- "Yıldızların Altında", "Kapıldım
Gidiyorum", "Eğilmez Başın Gibi" başta olmak üzere birçok
şiiri sonraki zamanlarda bestelenir.
Şiir
Deniz
Sarhoşları
Efe'nin Bayramı
Deniz Hasreti
Yayla Dumanı
Sarıkız Mermerleri
Örnek 1
SARIKIZ MERMERLERİ
Afrodit, aşk tahtını kurmuş yüksek başında,
Yakub'un rüyasından sanki iz var taşında...
Şahikanda yaşamış efsane dünyaları,
Senden birer parçaymış kainatın dağları...
Yalçın tepelerinde kartal saklı yuvalar,
Eteğinde Aşil'den ses veren Truvalar;
Binbir çiçek açarken ormanlarında yer yer,
Saçlarını tararmış körfezinde periler...
Bahar, meşalelerle sende alkışlanırmış,
Yapraklar solarken de başında ağlanırmış...
Venüs, şen sahilinde yatarmış kumsallara,
Her taşın bir taç gibi sunulmuş krallara...
İlyad'ı çamlarının dibinde yazmış Homer,
Lesbos'tan akşamları seyretmiş seni Bodler...
Barbaros, göklerinde tanımış ülkelerini,
Yeşil ormanlarında yapmış gemilerini...
Sarıkız'ın derdiyle çatlamış kayaların,
Sarıkız'ı anarak esiyormuş rüzgarın...
Taşında ve suyunda ağlıyor onun sesi,
Zümrüt tepelerinde Türkmenlerin kabesi...
Mağrur güzelliklerin ruhunda ve tenimde,
Senin yüksek başından dileğim var benim de...
Bir şey istemiyorum, ne çiçek, ne de çemen...
Ne dağ çileklerinden, ne beyaz çam balından,
Ne gemiler yapılan o kızılçam dalından...
Ne ceylan, ne de ince Türkmen dilberlerinden...
Bir parça istiyorum meşhur mermerlerinden...
Ne üstüne destanlar, sevdalar yazmak için;
Ne şekilsiz derdime bir şekil kazmak için...
Fıskiyeli havuzlar, heykeller kurmuyorum;
Mermerinden saraylar yapıp oturmuyorum;
Bir şelale parçası, bir kevser ister gibi,
Onu çürütmeyecek bir cevher ister gibi;
Bir parça istiyorum meşhur mermerlerinden...
Ne ceylan, ne de ince Türkmen dilberlerinden;
Sarıkız'ın gözyaşı damlamış bir yerinden
Bir parça istiyorum meşhur mermerlerinden...
Toprağına gömdüğüm bir dağ sümbülü için,
Eteğine koyduğum bir küçük ölü için...
Ömer Bedrettin Uşaklı
DENİZ SARHOŞLARI
Köpükten omuzları birbirine dayanmış
Yüksek, mağrur başları akşam rengiyle yanmış
Sahile koşuyorlar bak deniz sarhoşları!..
Bazen yırtık yelkenli bir sandala çarparak
Bazen ufkun kıpkızıl şarabına taparak
Gitgide coşuyorlar bak deniz sarhoşları!..
Rüzgarların ıslığı en yakın yoldaşları
Yıllarca dövünerek içi yenmiş taşları
Bir anda parçalayıp doyacak bu sarhoşlar!..
Çılgın gönüllerinde aşkın en büyük kini
Yosunlu kayaların o yeşil gözlerini
Deli aşıklar gibi oyacak bu sarhoşlar!..
Ömer Bedrettin Uşaklı
DENİZ HASRETİ
Gözümde bir damla su deniz olup
taşıyor
Çöllerde kalmış gibi yanıyor, yanıyorum
Bütün gemicilerin ruhu bende yaşıyor
Başımdaki gökleri bir deniz sanıyorum
Nasıl yaşayacağım ey deniz senden uzak
Yanıp sönüyor gözlerimde fenerin
Uyuyor mu limanda her gece sallanarak
Altından çivilerle çakılmış gemilerin?
Sevmiyorum suyunda yıkanmamış rüzgârı
Dalgaların gözümde tütüyor mavi, yeşil...
İçimi güldürmüyor sensiz ay ışıkları
Ufkunda yükselmeyen güneşler güneş değil
Bir gün nehirler gibi çağlayarak derinden
Dağlardan, ormanlardan sana akacak mıyım?
Ey deniz, şöyle bir gün sana bakacak mıyım
Elma bahçelerinden, fındık bahçelerinden?
Ömer Bedrettin Uşaklı
Ayrıca bakınız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder