Asıl adı Ömer olan şair ve yazar olarak ön plana çıkan Muallim Naci, 1850'de İstanbul'un Saraçhanebaşı semtinde dünyaya gelir. İlköğrenimini İstanbul'da tamamlar.
Çok
küçük yaşta babasını kaybeder. Varna'da bulunan dayısının yanına gider. Düzenli
bir öğrenim görmediği için bunu özel derslerle kapatmaya çalışır. Bu esnada
Arapça ve Farsça öğrenir.
Muallim Naci, Varna Rüştiyesi'nde öğretmenlik yaparak çalışma hayatına başlar.
Kendisine mahlas olarak "Naci" adını seçer. Şiir türü ile ilgili bazı
denemelere girişir. Mehmet Sait Paşa ile tanıştıktan sonra öğretmenlik
mesleğinden ayrılıp paşanın özel kâtibi olur. 1881'de padişah ile gittiği Sakız
Adası'nda üç yıl kalır. Burada kaleme aldığı şiirleri ona büyük ün kazandırır.
Muallim Naci, 1883'te İstanbul'a döner. Hariciye Nezareti'nde çalışmaya başlar.
Memurluk hayatından kısa bir süreliğine çekilip gazeteciliğe başlar. Tercüman-ı
Hakikat gazetesinde edebiyat sayfalarını yönetir. Ahmet Mithat Efendi'nin kızı
Mediha Hanım ile bu dönemde evlenir. Ahmet Mithat'ın önerisiyle Fransızca
öğrenmeye başlar. Fransızcadan yaptığı tercümeler ona büyük ün kazandırır.
Muallim Naci, 1883'te ilk şiir kitabı olan "Ateşpare"yi İstanbul'da
yayımladı. Eserde, yeni teknikler kullanılarak yazdığı şiirleri yer aldı.
1884'te ise gazel, şarkı, kıt'a, rubai gibi divan tarzında kaleme aldığı
şiirlerini topladığı "Şerrare" ismindeki kitabını yayımladı. Ahmet
Mithat'ın yeni edebiyatı savunan Recaizade'nin yazılarını gazetede yayımlatması
Muallim Naci'nin gazeteden ayrılmasına neden oldu.
Muallim Naci, "Füruzan" ve "Sünbüle" isminde iki şiir
kitabı daha yayımladı. Hatıralarını topladığı "Ömer'in Çocukluğu"
eserini de bu dönemde yayımladı. Muallim Naci sonrasında Galatasaray
Lisesi ve Mekteb-i Hukukta dil ve edebiyat ile ilgili dersler verdi. Tevfik
Fikret ve Mehmet Akif Ersoy başta olmak üzere birçok öğrenci yetiştirdi.
Muallim
Naci, 1887-1888 yılları arasında toplam 58 sayı olarak yayımlanan
"Mecmua-i Muallim" ismindeki haftalık dergiyi çıkardı. 1891'de
"Lügat-i Naci" eseri üzerinde çalışmaya başladı.
Ömrünün son yıllarında manzum olarak yazdığı "Gazi Ertuğrul Bey"
destanı ona büyük ün kazandırdı. Eserde Ertuğrul Gazi'nin Anadolu'daki mücadelelerini
anlattı. Destanda geçen "Türküm" kelimesi, onu Türk sözcüğünü
kullanan ilk şair yapar. Bu sebeple II. Abdülhamit tarafından ödüllendirilir.
Muallim Naci, bir gezi esnasında aniden rahatsızlanır. Bütün çabalara rağmen
kurtarılamayarak 1893'te İstanbul'da ölür. Naaşı, II. Mahmut haziresine
gömülür.
Tanzimat
II. Dönem sanatçısı olan Muallim Naci, Tanzimatçılarla aynı dönemde yaşamasına
karşın sanat anlayışı bakımından onlardan ayrılır. Aldığı medrese kültürü onu
eski edebiyat taraftarı biri haline getirir.
Muallim
Naci, Tanzimat Edebiyatı'nda eski şiirin temsilcisi olarak eski edebiyat
geleneğini sürdüren kişi olarak bilinir. Eski-yeni tartışmasını başlatarak uzun
yıllar isminden söz ettirmeyi başarır. Muallim Naci, eski şiirin bağlarından
kopmadan yenileşmeyi savunur. Eski ile yeni arasında bir denge kurmaya çalışır.
Muallim
Naci, Osmanlıcayı ayrı bir dil olarak görür fakat Türkçeyi Osmanlıcadan
ayırmaz. Dilde Türkçülüğün savunucuları arasında yer alır.
Abdülhak
Hamit Tarhan'ı örnek alan Muallim Naci, Mehmet Akif, Tevfik Fikret ve Yahya
Kemal üzerinde oldukça etkili olur. Ayrıca Servetifünun sanatçılarını etkiler.
Recaizade Mahmut Ekrem ile "uyak, göz içindir" düşüncesi etrafında girdiği tartışmalar edebiyatımıza önemli eserler kazandırır. Muallim Naci, "göz için uyak" anlayışını savunur.
Muallim Naci, Recaizade Mahmut Ekrem ile ciddi görüş ayrılığına düşer. Ekrem'in "Zemzeme" eserindeki eleştirilerine "Demdeme" isimli yazılarıyla cevap verir. Bu tartışmaya "abes-muktebes" tartışması da denir.
Eski şiir taraftarı olmasına rağmen Batılı şiir tarzında da önemli örnekler verir. Eski şiire olan sevgisi "Ateşpare", "Şerare" ve "Füruzan" eserlerinde görülür. Muallim Naci, Halk Edebiyatı nazım biçimlerinden de faydalanır.
Muallim Naci, şiirlerinde konuyu genişletir. Tabiat tasvirlerine önem verir. Şiirlerinde gurbet, doğa, yalnızlık, karamsarlık ve milli duyguları işler.
Eserlerinde sade, açık, anlaşılır bir dil tercih eder. Halk dilinde kullanılmayan kelimeleri sadece ahenk yaratmak amacıyla seçip kullanır. Dilde sadeleşme çalışmalarını savunur ve bu konuda büyük çaba sarf eder.
Aruzu Türkçeye kusursuz uygulayan Muallim Naci, hece ölçüsüyle de şiirler kaleme alır.
Köyden söz eden ilk şiir olan "Köylü Kızların Şarkısı" şiirini yazar.
Victor Hugo, Prudhomme, Musset ve Emile Zola'dan Türkçeye çeviriler yapar.
Muallim Naci, edebiyat tarihi ve sözlük çalışmalarıyla da ilgilenir. Yazdığı denemeler yazın hayatımıza renk katar.
"Ateşpâre", Naci'nin İstanbul'da yayımlanan ilk şiir kitabıdır. Muallim Naci'nin yeni teknikle yazdığı şiirlerini barındırır. Eser, Naci'nin şiir kitapları içinde en hacimlisi olup Muallim Naci'ye büyük şöhret kazandırır.
"Şerare", Muallim Naci'nin gazel, şarkı, kıt'a, rubai gibi divan tarzındaki şiirlerini topladığı kitabıdır. Sanatsal özellikleriyle öne çıkar.
"Fürüzan", Muallim Naci'nin gerek konu gerekse şekil yönünden eski tarzda yazılan şiirlerini kapsar.
"Sünbüle", iki bölümden oluşur. Kitabın ilk bölümünde eski tarzda yazılan şiirler bulunur.
"Yadigâr-ı Naci", Muallim Naci'nin ölümünden sonra yakın dostu Şeyh Vasfi eliyle yazarın kitaplarda olmayan bazı şiirlerini içeren kitabıdır.
"Yazmış Bulundum", Muallim Naci'nin eleştiri türünde kaleme aldığı eseridir. Yapıt, Muallim Naci'nin "Tercüman-ı Hakikat"e yolladığı on dört mektup ve bu mektupların cevaplarından meydana gelir.
"Demdeme", Naci'nin eleştiri türündeki eseridir. Recaizade'nin Naci'yi küçük düşürücü yazılarına karşın çok sert bir üslupla kaleme aldığı cevap niteliğindeki eleştiri türündeki yapıtıdır.
"Ömer'in Çocukluğu", Muallim Naci'nin hatıralarını anlattığı anı türündeki yapıtıdır.
"İstilahat-ı Edebiyye", Muallim Naci'nin sözlük tarzında yazdığı eseridir. Eserde Naci, Divan Edebiyatı'nın şiir ve yazınını, belagat kaidelerini ve edebi sanatlarını oldukça güzel bir şekilde açıklar.
Şiir
Ateşpâre
Füruzân
Şerâre
Yadigârı
Naci
Sünbüle
Eleştiri
Demdeme
Yazmış
Bulundum
Anı
Ömer'in
Çocukluğu
Sözlük
Lügat-i
Naci
İstilahat-ı
Edebiyye
Ayrıca bakınız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder