Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı'nın
oluşumunda Cumhuriyet'in ilan edilmesinden sonra gerçekleştirilen siyasi,
kültürel ve toplumsal gelişme ve değişimlerin çok büyük etkisi
olur. Cumhuriyet'in kurulmasıyla Türk toplum hayatında da yeni bir safhaya
geçilir ve edebiyatımızda yeni bir dönem açılır. Cumhuriyet Dönemi
edebiyatımıza, Kurtuluş Savaşı, Atatürk ilke, inkılap ve devrimleri, özellikle
de harf inkılabı damgasını vurur. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı'yla
birlikte Türk dili üzerindeki tartışmalar bilimsel bir sonuca ulaşır. İstanbul'un
dışında da şair ve yazarlarımız yetişmeye başlar. Böylece önceleri seçkin bir
çevrenin yer edindiği edebiyatımıza halk ve Anadolu insanı, köylüsü yer
edinmeye başlar. Milli Edebiyat'la başlayan Anadolu ve halka yöneliş Cumhuriyet
Dönemi ile birlikte kökleşir.
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı'nın Genel
Özellikleri
- Roman, öykü, tiyatro ve düşünce yazıları en
çok kullanılan düzyazı türleri olur.
- "Deneme" türü önemli gelişme gösterir.
- Dilde sadeleşme çabaları olumlu netice verir.
"İstanbul Türkçesi" esas alınmaya başlanır.
- Yazı ve konuşma dili arasındaki fark ortadan
kalkar.
- Türk şiirinde biçim ve içerik yönünden büyük
değişiklikler olur. Aruz ölçüsünün yerini hece ölçüsü ve serbest ölçü
alır. Serbest ölçü özellikle ön plana çıkar.
- Şiirlerde günlük konuşma dilinden faydalanılır.
- Şiirde halk kaynaklarına yönelme, ulusçuluk
bilincini güçlendirme, Anadolu ve Türk tarihi önemli yer edinmeye başlar.
- 1930'lu yıllardan sonra toplumcu-gerçekçi roman
akımının doğması Anadolu'nun çeşitli yörelerinde yaşayan halkın yaşamı,
sorunları şiire yansıtılır.
- 1940'lı yıllardan sonra bireysel sorunlar ve
duygular da eserlerde yer edinmeye başlar.
- Eleştiri ve edebiyat tarihi çalışmaları daha
sağlam bir bilimsel temele oturtulur.
- Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı'yla; Yedi
Meşaleciler, Birinci Yeniciler (Garipçiler), Maviciler, İkinci Yeniciler,
Toplumsal Gerçekçiler gibi yeni akım ve topluluklar ortaya çıkar.
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı'nı akım, fikir ve sanatçılarıyla
şöyle şematize edebiliriz.
1. Öz (Saf) Şiir Anlayışını Sürdüren Şiir
- Paul Valery'nin şiirde dilin her şeyin üstünde
tutan görüşünden yola çıkılarak bazı şairlerimizde görülen ortak zevk ve
anlayıştır.
- Bu anlayışın temsilcileri için önemli olan iyi ve
aynı zamanda güzel olan şiir yazmaktır.
- Öz şiiri savunanlar, kendilerini her türlü fikir
eğilimlerinin dışında tutarak sadece "estetizm" kavramına
yoğunlaşmışlardır.
- Bu eğilim, Ahmet Haşim'in "Şiir Hakkında
Bazı Mülahazalar" isimli makalesiyle başlar.
- Şiirde sembolizm ve empresyonizm akımının
etkisindedirler.
- Şiiri bir biçim sorunu olarak ele alırlar. Şiir
dilini her şeyden üstün görürler.
- "Şiirde duyulmak, hissedilmek anlaşılmaktan
daha önemlidir." ilkesini benimserler.
- Dilde sadeleşme esas alınır.
- Edebi sanatlar, imge, iç ahenk, redif, kafiye,
ritm gibi unsurlar çok fazla önemsenir.
- "Dize" en değerli şey olarak kabul
görür.
- Anlam derinliği ve gizemsel yaklaşım esas alındığı
için temalar sıradan bir okurun anlamayacağı şekildedir.
- Şiirde güzelliğe ancak çalışmak ve emekle
ulaşılır, görüşü hâkimdir.
- Ruh, bireysellik, ölüm, yalnızlık gibi konular en
fazla işlenen konular arasında yer alır.
- "Sanat, sanat içindir." anlayışı
doğrultusunda eserler oluşturulur.
Necip Fazıl
Kısakürek
Yahya Kemal
Beyatlı
Ahmet Hamdi
Tanpınar
Cahit Sıtkı
Tarancı
Ahmet Muhip
Dranas
Asaf Halet
Çelebi
Özdemir Asaf
ve Yedi
Meşaleciler
2. Serbest Nazım ve Toplumcu Gerçekçi Şiir
- Serbest nazım, ölçü ve uyağa bağlı olmayan
dizelerdeki hece sayısı farklı olan şiirlere denir.
- Toplumcu gerçekçi şiir, serbest nazmın
özelliklerini esas alır.
- Toplumcu şiirin arka planında ideolojik olarak
materyalist, Sosyalist ve Marksist dünya görüşü vardır.
- İnsan, toplum ve onun iletişim ilişkileri
toplumcu şiirin ana eksenini oluşturur.
- Serbest nazım ve toplumcu gerçekçi anlayışta
şiirler, toplumsal kaygı esas alınarak yazılır. Geniş bir hedef kitleye
seslenme ve onların sözcülüğünü yapma amaçlanır.
- Dil, alıcıyı harekete geçirme işleviyle
kullanılır.
- Hitabetvari söyleyiş tarzı ön plana çıkar.
- İçerik, her zaman için biçimin önünde yer alır.
- Fütürizm (gelecekçilik) akımından etkilenirler.
- Emek, sömürü, isyan, baskı, halkçılık gibi
konular işlenir.
- "Toplum" merkezli bir şiir anlayışı
olduğundan bu şiirde "Sanat toplum içindir" anlayışı esastır.
- Sanatçılar, sanatın değişen sanayi toplumuna ayak
uydurması gerektiğini şiirde makine sesleri, fabrikanın gürültü ve
işleyişi duyulmalıdır, tarzını savunurlar.
- Toplumcu gerçekçiler sanatı, her türlü dinsel ve
töresel bağdan kopuk bireysel varoluş biçimi olarak algılamayı savunurlar.
Temsilcileri:
Nazım Hikmet Ran
Rıfat Ilgaz
Ercüment Behzat Lav
Hasan İzettin Dinamo
3. Milli Edebiyat Zevk ve Anlayışını
Sürdüren Şiir (Memleketçiler)
- Kurtuluş Savaşı'nın etkilerinin sürdüğü dönemde
ortaya çıkan dünyadaki milliyetçilik akımından etkilenen şiir anlayışıdır.
- Memleketçiler, Türkçeye büyük bir önem
atfederler. Yabancı sözcükler yerine mümkün olduğu kadar bu sözcüklerin
Türkçe karşılıklarını kullanırlar.
- Şiirde hece ölçüsünü esas alırlar.
- Halk Edebiyatı nazım biçimlerinden faydalanma
yoluna giderler.
- Ağırlıklı olarak epik ve didaktik şiirleri
işlerler.
- Anadolu'yu yeniden keşfetme çabasına girerek
memleket meselelerine eğilirler.
- Folkloru tanıtma çabası içerisine girerler.
- Bireyler üzerinden aslında toplumun gerçeklerini,
eğilimlerini yansıtırlar.
- Bu dönem şairlerinin üzerinde Faruk Nafiz
Çamlıbel'in özellikle de "Sanat" şiirinin önemli bir etkisi
vardır.
Temsilcileri:
Ahmet Kutsi Tecer
Ömer Bedrettin Uşaklı
Kemalettin Kamu
Halide Nusret Zorlutuna
Necmettin Halil Onan
Arif Nihat Asya
Orhan Şaik Gökyay
Zeki Ömer Defne
Behçet Kemal Çağlar
Hüseyin Nihal Atsız
Şükufe Nihal Başar
Ali Mümtaz Arolat
4. Birinci Yeni (Garipçiler)
- Orhan Veli Kanık, Oktay Rıfat Horozcu, Melih
Cevdet Anday'ın 1941'de "Garip" ismini verdikleri ortak şiir
kitabıyla başlattıkları akımdır.
- Garip akımı, şiirde var olan aşırı duygusallığa,
şairaneliğe, basmakalıp söyleyişe bir başkaldırıdır.
- Garipçiler, şiir ve edebiyat hakkındaki
görüşlerini kitabın ön söz kısmında açıklarlar.
- Şiirde ölçü ve uyağı gereksiz görüp geleneksel
şiir anlayışına tepki gösterirler.
- Şairaneliği, söz sanatlarını, süslü anlatımı,
mecazlı söyleyişi dışlarlar.
- Şiirde sıradan insanları işlerler. Şiirde her
şeyin konu olarak yer alması gerektiğini savunurlar. İşlenecek konuların o
güne kadar işlenmemiş konular olmasına gayret gösterirler.
- Şiirde o zamana kadar kullanılmayan bazı
sözcükleri kullanırlar.
- Konuşma diliyle halk ağzının şiirde yer alması
gerektiğini savunurlar.
- Nükteli, esprili bir dil ve üsluba sahiptirler.
- Akıl, anlam ve somut gözlemin; hayal, ilham ve
duygunun yerine geçmesi gerektiğini savunurlar.
- Halk deyişlerinden yararlanırlar.
- Toplumsal yergiyi oldukça önemserler.
- Yaşama sevinçlerini fazlaca şiire yansıtırlar.
- Şiirde, serbest ölçüyü savunurlar.
- Musiki ve resmi şiirden atarlar.
- Sürrealizm akımının etkisinde kalırlar.
Oktay Rıfat
Horozcu
Melih Cevdet Anday
5. Garip Dışında Yeniliği Sürdüren Şairler
- Garip Hareketi'nin etkisinin sürdüğü yıllarda,
şiiri onlar kadar bayağılaştırmak istemeyen kişilerin oluşturduğu bir şiir
anlayışıdır.
- Kendine özgü bir şiir tarzı oluşturarak lirizmle birlikte yenilikçi ruhu devam ettirirler.
Temsilcileri:
Behçet
Necatigil
Cahit
Külebi
Bedri
Rahmi Eyüboğlu
Hilmi
Yavuz
Sabahattin Kudret Aksal
Ceyhun
Atuf Kansu
Ümit
Yaşar Oğuzcan
Ahmet
Arif
Özdemir
Asaf
Neyzen
Tevfik Kolaylı
6. Maviciler
- 1952'de Ankara'da çıkarılmaya başlanan
"Mavi" isimli dergide bir araya gelen gençlerin oluşturduğu bir
gruptur.
- Garip Akımı'na ve Orhan Veli'ye karşı çıkarlar.
- Kendilerini, Halk Edebiyatına yakın gördükleri
kadar Divan Edebiyatı'ndan uzak görürler.
- Şairane bir sanat anlayışını temsil ederler.
- Toplumsal gerçekçilik anlayışını benimserler.
- Anadolu'yu her açıdan eserlerinde anlatmak
isterler.
- Şiirlerin basit olamayacağını aksine şiirlerin
samimi, derinlikli ve bol benzetmeli olması gerektiği fikrini savunurlar.
Temsilcileri:
Atilla İlhan
Ferit Edgü
Demir Özlü
Ece Ayhan
Tahsin Yücel
Orhan Duru
7. Hisarcılar
- 16 Mart 1950'de çıkarılmaya başlanan
"Hisar" adlı fikir ve sanat dergisinin etrafında bir araya gelen
sanatçıların oluşturduğu topluluktur.
- Garip akımına bir tepki niteliğindedir.
- Halk Edebiyatı'na bağlıdırlar.
- Milli ve manevi değerlere bağlı kalmaya özen
gösterirler.
- Doğa sevgisi, aşk, yurt sevgisi ve kahramanlık
konularını eserlerinde kaleme alırlar.
- Sanatçının dilinin yaşayan dil olması gerektiğini
savunup herkesin bu dili anlaması gerektiği görüşünü savunurlar.
- Hisarcılar, ölçü ve kafiyeye ayrı bir önem
atfederler.
- Sanatçının bağımsız ve ulusal olması gerektiği
fikrini savunurlar.
Temsilcileri:
Munis Faik Ozansoy
Mehmet Çınarlı
İlhan Geçer
Mustafa Necati Karaer
Nevzat Yalçın
Bahattin Karakoç
Gültekin Samanoğlu
Bekir Sıtkı Erdoğan
Yavuz Bülent Bakiler
8. İkinci Yeni Şiiri
- "Yeditepe" ve "Pazar Postası"
dergileri etrafında bir araya gelen bazı şairlerin oluşturduğu bir
akımdır.
- Garip akımına tepki olarak doğar.
- İnsanın bilinçaltına inerler.
- İkini Yeni Şiiri'ni savunanlar insan, doğa ve
görünümü yeni bir söyleyişle oluştururlar.
- Halkın kültür ve folklorundan uzaklaşırlar.
- Yalnızlık, karamsarlık, bunalım kavramları en
fazla işledikleri kavramlar olur.
- Şiirdeki üslubun konuşma dilinden uzak ve özgün
olması gerektiğini savunurlar.
- Garip akımında görülen sıradanlık ve basitlikten
ayrılırlar.
- Aydın kesimin ve elit tabakanın zevkine hitap
ederler. Garip ve yoksulun yerine aydınlara seslenmeyi esas alırlar.
- Şiirde öyküleyici anlatım yerine kapalı ve soyut
anlatımı tercih ederler. Dolayısıyla şiirde konu ve olayı atarlar.
Kısacası şiirin öykü olamayacağını savunurlar.
- Şiirde en önemli öğe olarak "imge"yi
(hayal) gösterirler.
- Şiirin yoruma açık olması gerektiğini savunurlar.
- Eserlerinde edebi sanatlara çok fazla
başvururlar.
- Şiirde ahengin; ölçü ve uyakla değil anlatım
zenginliği ve musiki esas alınarak sağlanmalıdır, fikrini savunurlar.
- "Nükte" ve "şaşırtma"dan da
uzak dururlar.
- İkini Yeni'yi savunanlar erdem, ahlaki değerler,
gerçek gibi kavramların şiirde amaç olmaması gerektiğini ısrarla
belirtirler.
- İkinci Yeni'de sürrealizm akımı (gerçeküstücülük)
etkili olur.
- Farklı imge, soyutlama ve çağrışımlarla yeni bir
söyleyişi amaçlarlar. Bunu oluşturmak için de duyulmadık yeni kelimeler
kullanırlar. Cehennet, üvercinka, aparthan vb.
Temsilcileri:
Cemal Süreya
İlhan Berk
Ece Ayhan
Edip Cansever
Turgut Uyar
Sezai Karakoç
Ülkü Tamer
9. 1960 Sonrası (İkinci Yeni Sonrası)
Toplumcu Şiir
- 1960 Sonrası Toplumcu Şiir, 1961 anayasasının
oluşturduğu ortamın ürünüdür.
- Bu dönemin temsilcileri şiiri ideolojik bir
çizgiye çekip kendilerini toplumun sözcüsü sayarlar.
- "Yeni Gerçek", "And",
"Halkın Dostları", "Militan" gibi dergiler etrafında
bir araya gelen şairler, şiirle ilgili düşüncelerini bu dergilerde
anlatmaya çalışırlar.
- Eserlerde bunalım, yalnızlık, problemler yerine;
geleceğe duyulan kuvvetli inanç, direnme ve isyan gibi temalar işlenir.
- Marksist felsefeyi benimseyen toplumcu gerçekçi
şairler, çoğunlukla sosyal ve güncel siyaseti işlerler.
- Şiirlerde sloganı önemli bir unsur olarak ön plana
çıkarırlar.
- Hapis cezası alıp hapse girmek şairler için bir
ayrıcalık halini alır.
- Dönemin şiirinde yerleşik düzene karşı bir
başkaldırı görülür.
- Sanata, ideolojik bir yaklaşım görülür. Estetik,
ikinci planda kalır.
- Kentleşme, kentleşme sorunları, işçi sınıfı,
kadın, kadın hakları temaları en çok işlenen konular arasında yer alır.
- Şiir dili ve anlatımında aşırılıktan kaçınan
şairler, yalın, açık ve anlaşılır bir dil kullanmayı tercih ederler.
- Biçimden çok içeriğe önem verirler.
Temsilcileri:
Ataol Bahramoğlu
Süreyya Berfe
Nihat Behram
Refik Durbaş
Ahmet Oktay
10. 1980 Sonrası Türk Şiiri
- Bu dönemde siyasi ve sosyal açıdan büyük bir değişim
olduğundan ortak özelliklere sahip bir hareket oluşmaz.
- İnsani duyarlılık ve evrensel değerler şiirde ön
plana çıkar.
- Büyük şehirlerde yaşayan kişilerin şehir ve
insana yabancılaşması, teknoloji ile gelenekler arasında bocalamaları
eserlerde işlenen en önemli temalar olur.
- Bu dönemin önemli şahsiyetleri geleneksel
birikimin önemine vurgu yapar.
- İkinci Yeni hareketinin imge anlayışı devam
ettirilir. Uzak çağrışımlar yeniden değer kazanmaya başlar.
- İdeoloji kavramı şiirde öne çıkar.
- İçerik ikinci planda kalır. Yapı ve söyleyişe çok
fazla önem verilir.
- Şiir, düzyazıya yaklaştırılır.
- Karmaşık ve bir o kadar da kapalı olan bir anlatım
benimsenir.
- Biçim ve ölçü bakımından halk ve divan şiirine
müracaat edilir.
- Zaman zaman tasavvuftan da faydalanma yoluna
gidilir.
Temsilcileri:
Haydar Ergülen
Hüseyin
Atlansoy
Murathan Mungan
Küçük
İskender
Sunay
Akın
11. Cumhuriyet Dönemi'nde Halk Şiiri
- Cumhuriyet Dönemi'nde halk kültürüne çok fazla
önem verilir. Özellikle folklor alanıyla ilgili araştırmalar bilimsel bir
hüviyete kavuşur.
- Gelenekselin yanında yeni ve aynı zamanda güncel
konulara da yer verilir.
- Bu dönemde de halk şairleri usta-çırak ilişkisi
dâhilinde yetişir.
- Şairler, şiirlerini saz eşliğinde söylerler. Bazı
şairler saz çalma geleneğine uymayıp şiir yazmaya yönelir. (Abdürrahim
Karakoç gibi.)
- Şairler, bazı şiirlerinde sosyal sorunlarla
ilgili halkın bakış açısını yansıtırlar.
- Divan şiirinin etkisiyle Arapça-Farsça
sözcüklerin kullanımı oldukça azalır.
Temsilcileri:
Âşık Veysel Şatıroğlu
Âşık Murat Çobanoğlu
Âşık Mahzuni Şerif
Âşık Şeref Taşlıova
Âşık Feymani
Abdürrahim Karakoç
B. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı'nda Anlatmaya Bağlı Metinler (Hikâye-Roman)
1. Milli Edebiyat Zevk ve Anlayışını Sürdüren
Sanatçılar
- Bu anlayışı sürdüren roman ve öykülerde I. Dünya
Savaşı ve Milli Mücadele Dönemi ve akabinde Atatürk ilke ve inkılaplarının
Anadolu'ya benimsetilmesi ile ilgili konular ele alınır.
- Anadolu halkının yaşantısı, yanlış
Batılılaşma'dan kaynaklanan ahlak bozuklukları, hurafeler, halk-aydın
ilişkisi eserlerde işlenen konular olarak öne çıkar.
- Bu dönem eserlerinde realizmin etkisi görülür.
- Hikâyede klasik olay tekniği esas alınır.
- Milli Edebiyat'ın belkemiğini oluşturan yazarlar
bu dönemin de önemli yazarları arasında yer alır.
- Milli Edebiyat zevk ve anlayışını sürdüren
sanatçılar:
Halide Edip Adıvar
Reşat Nuri Güntekin
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Refik Halit Karay
Memduh Şevket Esendal
Mithat Cemal Kuntay
Nihat Sırri Örik
Cevat Şakir Kabaağaçlı
Aka Gündüz
Emine Işınsu Tezkan
2. Toplumcu Gerçekçi Anlayış
ve Toplumcu Gerçekçi Eserlerin Özellikleri
- Anadolu köy ve kasabalarının sorunlarını anlatan
toplumcu-gerçekçi roman ve öykü, 1940'lı yıllardan sonra köyü ve köy
insanını merkeze alır.
- Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun "Yaban"
isimli eseri köy gerçekliğini gözler önüne serer. Anadolu, artık
İstanbul'da oturup hayal edilerek yazılan bir yer olmaktan çıkar. Anadolu,
bizzat gözlemlenerek eserlerde yer edinmeye başlar.
- 1950'li yıllardan itibaren "köy romanı"
sosyalist düşüncenin etkisiyle ideolojik bir cenahta gelişir. Köylerdeki
toprak kavgaları, ağa-köylü, zengin-fakir, öğretmen-imam çatışması,
kentlere göç ve bunun sonucunda verilen ekmek kavgası eserleri süsler.
- Hikâye ve romanda ideolojik kurgular yer alır.
- Köy enstitülerinden mezun olan öğretmen kökenli
yazarlar, köy ve köylüyü esas alarak köy edebiyatı hamlesine öncülük
ederler.
- Eserlerde köylü ağzı, konuşma dili, bölgesel şive
özellikleri göze çarpar.
- İşçi sınıfı eserlerde yer almaya başlar.
- Sanat, amaç değil araç olarak görülür. Yazarın
kendi görüşlerini okuyucuya benimsetmesi asıl amaç olur.
- Bazı yazarlarımızca bazı yöreler özellikle ön
plana çıkarılır. Kemal Bilbaşar Doğu Anadolu'yu, Orhan Kemal ve Yaşar
Kemal Çukurova bölgesini, Necati Cumali Batı Ege'yi eserlerinde işler
- Bu anlayışın savunucuları olan başlıca
yazarlar:
Sabahattin Ali
Samim Kocagöz
Sadri Ertem
Kemal Bilbaşar
Orhan Kemal
Yaşar Kemal
Kemal Tahir
Aziz Nesin
Fakir Baykurt
Talip Apaydın
Dursun Akçam
Necati Cumali
Mahmut Makal
3. Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Eserler
- Olaylar ve insanlar esas alınarak bireyin iç
dünyası yani bireyin psikolojik yönü ön plana çıkarılır.
- Psikolojik roman ve öyküde, bireyin iç dönüşümünü
ve manevi olarak yeniden doğuşunu işlerler.
- "Olay" ikinci planda kalır. Bireyin ruh
hali ve iç çatışmaları psikolojik tasvirlerle anlatılır.
- Romanlarda geçmiş ile yaşanılan an çatışması
işlenir.
- Yazarlar, eserlerinde özellikle bilinç
akışı, iç konuşma tekniklerini kullanır.
- Yer yer tasavvufa değinirler.
- Bireyin iç dünyasını esas alan sanatçılar:
Peyami Safa
Ahmet Hamdi Tanpınar
Abdülhak Şinasi Hisar
Tarık Buğra
Samiha Ayverdi
Mustafa Kutlu
Halikarnas Balıkçısı
4. Modernizmi Esas Alan Eserler
- Modernizmi esas alan yapıtlarda geleneksel
anlatım ve yapı reddedilir. Modernizm kısaca, "geleneksel olanı
reddetme tavrı" olarak tanımlanır.
- Modernizmin doğuşunda I. ve II. Dünya Savaşı'nın
insanlar üzerindeki yıkıcı etkisi rol oynar.
- Duygu, düşünce ve davranışlarıyla insanın
karmaşık bir varlık olduğu kabul görür.
- Huzursuzluk üzerine kurulan hayatlar, kişinin
bunalımları ve toplumla çatışmaları, bireysel yalnızlık, topluma sırt
çevirme, eserlerde işlenen ana konular olur.
- Roman ve hikâyelerde alegorik anlatım, çağrışım
ve şiirsel anlatım benimsenir.
- Modernist yazarlar gerçeklik, düş, bilinç ve
bilinçaltını yoğurarak eserlerini oluştururlar.
- İnsanın geleneklere başkaldırması ve toplumdan
kaçışı ele alınır.
- Bilinç akışı, iç konuşma ve iç diyalog gibi
teknikler kullanılır.
- Modernist romanda geleneksel roman anlayışında
yer alan neden-sonuç ilişkisi ortadan kalkar.
- Romanın en başta başlaması veya belirli şekilde
sonlanması kuralına bağlı kalınmaz.
- Modernist yazarlar Kafka, Camus, Sartre'nin
varoluşçuluk akımından etkilenirler.
- Modernizmi esas alan başlıca yazarlarımız:
Haldun Taner
Sait Faik Abasıyanık
Yusuf Atılgan
Vüs'at O. Bener
Bilge Karasu
Attila İlhan
Nezihe Meriç
Adalet Ağaoğlu
Rasim Özdenören
Ferit Edgü
Füruzan
Oğuz Atay
Orhan Pamuk
Latife Tekin
Pınar Kür
Oktay Akbal
İnci Aral
Ayşe Kulin
Selim İleri
Hasan Ali Toptaş
İhsan Oktay
Anar Nazlı Eray
Ayla Kutlu
Elif Şafak
Tomris Uyar
Tahsin Yücel
Oya Baydar
B. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı'nda Göstermeye Bağlı Metinler (Tiyatro)
- Türkiye'de modern anlamda tiyatro
"Darülbedayi"nin kurulmasıyla başlar.
- Muhsin Ertuğrul, tiyatronun ülkemizde çağdaş bir
hüviyete kavuşmasında ilk ve en önemli katkıyı sunar.
- Cumhuriyet'in ilkelerini halka aktarmada tiyatro
bu dönemde bir araç olarak görülür.
- Cumhuriyet Dönemi'nde tiyatro yaşamı olduğu gibi
değil görünmeyen iç yüzüyle yansıtır.
- Kadın oyuncuların sayısı ve etkinliği artmaya
başlar.
- Çocuk tiyatrosu ile ilgili çalışmalar yapılır.
- Tiyatroda Batı modeli benimsenir. Tiyatronun
kurumsallaşmasında büyük merhaleler kaydedilir.
- Aile trajedileri, gelenekler, büyük şehirlere
göçün oluşturduğu olumsuzluklar, toplumda mevcut adaletsizlikler,
Osmanlılardaki yanlışlıklar ve daha sonraki yıllarda işçi sorunları
tiyatrolarda konu olarak işlenir.
- Cumhuriyet Dönemi Türk tiyatrosunda oyun
yazarlığı büyük bir gelişme gösterir.
- Sade ve anlaşılır bir dil tercih edilir.
- Nazım-nesir karışık oyunlar yazılır.
- Geleneksel ile modern tiyatronun özelliklerinin
birlikte yer aldığı tiyatro eserleri ortaya konur.
- Cumhuriyet Dönemi tiyatrosuyla absürt ve epik
tiyatro türlerinden yararlanma yoluna gidilir.
- Tiyatro türünde ön plana çıkanlar:
Orhan Asena
Refik Erduran
Recep Bilginer
Turan Oflazoğlu
Güngör Dilmen
Turgut Özakman
Cevat Şakir Başkut
Tarık Buğra
Haldun Taner
C. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı'nda
Öğretici Metinler
- Cumhuriyet Dönemi ile birlikte deneme, gezi,
günlük, söylev, anı ve mülakat türü büyük bir gelişme gösterir. Bu türler
bir nevi bu dönemde tanınmıştır, denilebilir.
- Günlük konuşma dilinden yararlanılır. Açık, sade
ve anlaşılır bir dil kullanılır.
- Arapça ve Farsça sözcüklere çok az yer verilir.
- Yazarlar, öncelikle geniş kitlelere ulaşmayı
amaçlarlar.
- Bu devrin öğretici metinlerinde edebi sanatlar,
süslü ve kinayeli anlatım çok az yer bulur.
- Dolambaçlı anlatımdan uzaklaşıldığı için dil daha
çok göndergesel işlevde kullanılır. Somut ve nesnel anlatım esas
alınır.
- Öğretici metinlerde ön plana çıkanlar:
Nurullah Ataç
Suut Kemal Yetkin
Sabahattin Eyüboğlu
Mehmet Kaplan
Salah Birsel
Cemil Meriç
Pertev Naili Boratav
Eflatun Cem Güney
Şevket Süreyya Aydemir
Şevket Rado
İskender Pala
Nihat Sami Banarlı
İsmail Habip Sevük
Ayrıca bakınız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder