Türk şair ve mutasavvıf Âşık Paşa, 1272'de dönemin kültür merkezi olan Kırşehir'de doğdu. Kaynaklarda asıl ismi "Ali" olarak geçer. Babası Muhlis Paşa, dedesi ise tanınmış mutasavvıf Baba İlyas'tır.
Tasavvuf geleneği olan bir ailede yetişen Âşık Paşa son derece dindar biri olarak bilinir. Din ve tasavvuf alanındaki bilgisini Kırşehirli Şeyh Süleyman'dan edinmiştir.
Âşık Paşa'nın ismindeki "Paşa" lakabı farklı bir anlama gelmektedir. Anadolu'da "Paşa", "Beşe", "Başağa" diye isminin sonuna eklenen unvanlar babasının ilk oğlu olduğunu belirtmek amacıyla "ilk" anlamında kullanılır.
Şairliğinden ziyade şeyhliği ile ön plana çıkan Âşık Paşa, Osmanlı'nın ilk kuruluş yıllarında babası ile Osman Gazi'nin yanında hizmetle meşgul olmuştur.
Âşık
Paşa, 1333'te Kırşehir'de vefat etmiştir. Mezarının üzeri türbe yapılmış mezarı
ziyaretgâh yeri olmuştur.
Edebi Kişiliği
- Hem hece hem de aruz veznini kullanan tasavvuf
şairidir.
- Tasavvufi bilgileri halka yaymayı amaç
edindiğinden eserlerini açık, anlaşılır ve yalın bir dille oluşturmuştur.
- Arapça ve Farsçanın revaçta olduğu bir dönemde
Âşık Paşa, Türkçeye verdiği önemle ön plana çıkar. Arapça ve Farsçaya olan
özentiyi şiddetle eleştirir. Devrinde hâkim görüş olan "Türkçeyle
eser yazılmaz." anlayışına karşı çıkarak eserlerini Türkçe yazar.
- Eserlerinde tasavvufun yanı sıra yoğun şekilde
dini motifler mevcuttur.
- Eserlerinde Mevlana'nın "Mesnevi" adlı
eserinden esinlenir.
- Âşık Paşa, Yunus Emre'nin etkisiyle sanat yapmayı
esas almamış eserlerinde öğreticiliği ön plana çıkarmaya çalışmıştır.
- Türkçenin Anadolu'da bir edebiyat dili olarak
yerleşmesinde önemli hizmetler görmüştür.
- Aruz ve hece ölçüsüyle yazılmış şiirleri, gazel
ve ilahileri bulunan Âşık Paşa'nın en ünlü eseri Garipname'dir. Bu eserle
"Mevlid" eserinin yazarı Süleyman Çelebi'yi etkilemiştir.
Eserleri
Garipname: Eser, tasavvufu tanıtıcı bilgilerin yanı sıra "insan-ı kâmil" olmayı öğütleyen ahlakî ve didaktik bir mesnevidir. Âşık Paşa, eserde Türklere tasavvufi düşünceyi öğretmeye çalışır. Eser, 12.000 beyitlik bir eser olup 1330 yılında yazılmıştır.
Âşık Paşa, bu eserinde hem içerik hem de şekil açısından Mevlana'nın Mesnevi eserinden esinlenmiştir. Garipname'de yer alan hikâyelerin gerçek hayattan alınmış olması esere olan rağbeti arttırmıştır.
Garipname, yazıldığı dönemin dil özelliklerini taşıması açısından da önemli bir eserdir. Çok sade bir dille kaleme alındığı için eser, yüzyıllarca geniş bir okur kitlesine hitap etmiştir. Âşık Paşa, bu eserinde Türkçenin ihmal edildiğini, Türklerin dahi kendi dillerini hakkıyla bilmediklerini dile getirmiş Farsçaya olan meyli de eleştirmiştir.
Fakr-nâme: Âşık Paşa'nın 161 beyitten oluşan diğer önemli bir eseridir. Alegorik bir özelliğe sahip eser mesnevi tarzında kaleme alınmıştır. Dinî-tasavvufî ağırlıklı Fakr-nâme'de kullanılan vezin Garipname'nin vezniyle aynıdır.
Ayrıca
bakınız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder