Ahmet Hikmet Müftüoğlu'nun edebiyata olan ilgisi lise yıllarında başlar. 1896'dan itibaren Servetifünun Edebiyat topluluğuna katılır. 1898'den itibaren on yıla yakın Galatasaray Sultanisinde ders verir. Tevfik Fikret'in buraya müdür olmasıyla bu görevinden ayrılır. Bundan sonraki hayatında "Türkçülük" hareketini benimser. 1908'de "Türk Derneği"nin, 1911'de "Türk Yurdu Derneği"nin kurucu üyesi olur. Ayrıca "Türk Ocağı"nın da kurucuları arasında yer alır.
Ahmet Hikmet Müftüoğlu 19 Mayıs 1927'de İstanbul'da yakalandığı karaciğer
kanserinden öldü. Kabri, Maçka Mezarlığı'ndadır.
Diplomat olarak görev yaparken aynı zamanda edebiyatla
uğraşmış biri olarak öne çıkar. Ahmet Hikmet Müftüoğlu'nun edebi hayatını iki
dönemde incelemek gerekir. İlkin 1896'da Servet-i Fünun dergisinde yayımladığı
bir hikâye ile bu gruba dâhil olur. Bu dönemde Servetifünun topluluğu içinde
yer alır. Bu dönemde sanatlı ve süslü bir anlatımla daha çok bireysel konuları
işler.
Daha sonra bu toplulukla bağlarını kopararak edebi hayatının ikinci aşamasını
başlatır. Bu dönemde Türkçülük akımını benimser. Milli duyguları
güçlü bir sanatçı olan Ahmet Hikmet Müftüoğlu, 1908'den sonra başlayan
Türkçülük hareketinin kurucuları arasında yer alır. Milli Edebiyata katılır.
Bu dönemde "Türkçülük" ve "Yeni Lisan" dil akımının
etkisinde kalır. Türk dili ve Türk milliyetçiliği için yazılar kaleme alır. Bu
dönemde yerli konuların işlendiği milli özellikli ve sade bir üslupla yazdığı
Türkçü ve milliyetçi hikâyeleri ile ön plana çıkar.
Ahmet Hikmet Müftüoğlu, kelime bulmaya ve üsluba aşırı
yoğunlaştığı için konuları kaçıran özelliğiyle de ön plana çıkar.
Servetifünun Edebiyatı döneminde
"İkdam" ve "Servet-i Fünun" dergilerinde yazdığı
hikâyelerini ve nesirlerini "Haristan ve Gülistan"da toplar. Ahmet
Hikmet Müftüoğlu, burada hayal mahsulü konuları işler. Eserde oldukça abartılı
bir üslup göze çarpar. Anlaşılması oldukça güç Servetifünun dilini burada
kullandığı için bu eserleri fazla ilgi görmez.
"Çağlayanlar"
eserinde hikâyelerini toplar. Eserde, Türk kültürünün özelliklerini ve milli
değerleri yansıtan on altı hikâye bulunur. Ahmet Hikmet Müftüoğlu, arı bir
Türkçe ile yazdığı bu eserinde halkın milliyetçilik duygularını uyandırmaya
çalışır.
"Gönül Hanım", Ahmet Hikmet Müftüoğlu'nun tek
romanıdır. "Gönül Hanım" romanı Pantürkizm idealini içeren bir
eserdir. Türkçülük, burada siyasi bir ideoloji olarak sunulur. Turancılık
fikrinin ön plana çıkarıldığı eser, Tasvir-İ Efkâr gazetesinde tefrika edilir.
Yazar, burada Kafkaslarda Ruslara esir düşen bir Türk subayı ile Gönül
ismindeki Tatar kızının aşklarını anlatır.
Ahmet Hikmet Müftüoğlu, hikâye ve roman türünün yanı sıra makale, monolog
türlerinde de önemli eserlere imza atar.
Roman
Gönül Hanım
Öykü
Çağlayanlar
Ayrıca
bakınız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder