Sabah ola, hayrola: Sabah vaktinde
belki bu olumsuz durum tersine döner. Geleceğin ne göstereceğini şimdiden
kestirmek zordur. Olumsuz durumlarda kullanılır.
Sabah sürçen, geceye dek sürçer: Bir işte başta başarısız olan kişinin bu başarısızlığı sonuna dek sürer.
Sabanın tutağına yapışan el aç kalmaz: Çiftçilik yapan kişiler aç kalmaz.
Sabır acıdır meyvesi tatlıdır: Bir şey için sabretmek güçtür fakat bu şeyin sonucu güzeldir.
Sabırla koruk helva olur, dut yaprağı atlas: Sabretmesini bilenler için aslında olması mümkün olmayan şeyler bile gerçekleşir.
Sabreden derviş, muradına ermiş: Hayatın doğası gereği insanın karşısına pek çok engel çıkabilir. Bu olumsuzluklara sabredenler istediklerine ulaşır.
Saç safadan, tırnak cefadan uzar: İnsan mutlu olduğu zaman saçı; dertli, hüzünlü olduğu zaman da insanın tırnağı uzar.
Saçın ak mı kara mı, önüne düşünce görürsün: Hiç acele etme, sonucu birazdan anlarsın.
Sadık dost akrabadan yeğdir: Candan olan dostlar akrabadan daha hayırlı olur.
Safa ile yenen cefa ile kazanılır: Aslında keyifle harcadığımız para sıkıntı çekilerek kazanılır.
Sağ baş yastık istemez: Sağlıklı olan hasta olmayan kişiler durup dururken yastık istemez. Yastık isteyenin mutlaka bir hastalığı vardır.
Sağılır ineğin buzağısı kesilmez: Bir faydası olan verimli şeyler elden çıkarılmamalıdır.
Sağır için iki kere keramet olmaz: Herkesin duyup öğrendiği şeyler, dikkatsiz kişiler için bir daha söylenmez.
Sağlık, varlıktan yeğdir: Kişinin sağlıklı olması her şeyin üstündedir. Sağlığı yerinde değil ise zenginliğin, servetin ona hiçbir faydası olmaz.
Sahipsiz eve it buyruk: Kimsenin ilgilenmediği, sahip çıkmadığı işler değersiz, bilgisiz kişilerin elinde kalır.
Sakal bıyığı denk olmayınca berber ne yapsın: Geliri giderini karşılamayan kişi bir şey yapamaz.
Sakalım yok ki sözüm dinlensin: Ancak yaşlı kişilerin söz ve öğütleri dinlenir. Deneyimsiz kişilerin sözlerine çoğunlukla itibar edilmez.
Sakınılan göze çöp batar: Esirgediğimiz, üzerine titrediğimiz şeye bir şekilde bir zarar gelir.
Sakla samanı gelir zamanı: Bugün gereksiz görülen bir şey gelecekte lâzım olabilir. Önemsiz gördüğümüz şeyleri ileride işimize yarayabilir diye bir tarafta tutmalıyız.
Sana taşla vurana sen aşla vur: Sana kötülük eden kimseye sen yine de iyilik yap.
Sana vereyim bir öğüt kendi ununu elinle öğüt: Kişi, işini mutlaka kendisi yapmalıdır.
Sanat altın bileziktir: Kişinin sanatı, altın gibidir. Kişi dara düşünce altın gibi yardımına koşar. Sanat sahibi biri her yerde iş bulur, hiçbir zaman işsiz kalmaz.
Sarımsağı gelin etmişler, kırk gün kokusu çıkmamış: İnsanlar, kötü yanlarını çoğunlukla saklar. Bir kişi hakkında hemen hüküm verilmemelidir. Kişinin ne olduğu zamanla ortaya çıkar.
Satılık ziftin olsun Selanik'ten kel gelir: İnsanın satacağı bir şeyi olduktan sonra bu çok kötü bir şey dahi olsa mutlaka müşterisi olur.
Sayılı günler tez geçer: Bir iş bir süre ile sınırlı ise o süre gelip geçer.
Sayılı koyunu kurt kapmaz: Kişi hesabını kitabını iyi yapıp bir şeyi birine emanet ederse o şey daha iyi korunur.
Sel gider kum kalır: Hangi durumla karşılaşırsak karşılaşalım her şey aslına döner. Sonradan ortaya çıkanlar geçer asıl şeye yeniden kavuşulur.
Sel ile gelen yel ile gider: Emeksiz kazanç devamlı olmaz. Nasıl gelmişse öyle de zayi olup gider.
Serçeden korkan darı ekmez: Girişeceği işin tehlikelerini göze alamayan kimse o işe girişmemelidir.
Serçeye çubuk beredir: Güçsüz, iradesiz kişiler en ufak bir olumsuzlukta ortadan kaybolup giderler.
Sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa: Herkes kendini iş yaptıran kişi olarak görürse o iş ortada kalır.
Sinek küçüktür ama mide bulandırır: Olumsuz, kötü şeyler çok önemsiz şeyler olsa da yine de insanın moralini bozar.
Sinek pekmezi tanır: İşin ehli kişiler yararlanacağı, fayda umacağı şeyi tanır.
Sirkesini, sarımsağını sayan paçayı yiyemez: Çok fazla şüpheyle hareket eden kişiler büyük kazançlardan yoksun kalır.
Siyah inekten beyaz süt sağılır: Bir şeyin şekline bakıp aldanmamak gerekir. Şekil bazen insanı yanıltabilir.
Son pişmanlık fayda vermez: İyice düşünülmeden yapılan iş, çoğu kez insana zarar verir. O zaman pişman olmak ise hiçbir işe yaramaz.
Son gülen iyi güler: Bir konunun üzülecek ve sevinilecek yönleri sona erdiğinde sevinilecek durum ağır basmışsa eski hüzün ve kederli anlar unutulur. O kişinin sevinci daimi olur.
Sona kalan dona kalır: Zamanını iyi kullanamayan işini zamanında yapmayan biri istediği şeyi elde etmez, bütün fırsatları kaçırır.
Sora sora Bağdat bulunur: Kişi, sormakla her şeyi öğrenir. Öyle ki en umulmadık şeylerden dahi haberi olur.
Söyleyene bakma, söyletene bak: İçinden geleni söyleyen bir kişinin sözleri, doğru çıkmasını istediğimiz şeylerse bunları ona Tanrı söyletiyor der, söylediklerine inanmak isteriz.
Söz ağızdan çıkar: Mert olan her zaman sözünde durur, o sözün gereğini yapar.
Söz gümüşse sükût altındır: Konuşmak iyi olsa dahi, susmak konuşmaktan çok daha iyidir. Çok konuşunca bazen istemediğimiz şeyleri söyleyebiliriz.
Sözünü bil, pişir; ağzında der, devşir: Kişi, sözünü çok iyi düşündükten biçip tarttıktan sonra söylemeli. Bu şekilde başına geleceklerden de kurtulabilir.
Su akarken testiyi doldurmalı: İnsan fırsatlardan yararlanmasını bilmelidir. Geliri bol olduğu zaman ilerisi için para biriktirmeli, mal mülk edinmelidir.
Su bulanmayınca durulmaz: Bir şeyin çözüme kavuşması için önce onun tam bozulması gerekir. Bazı şeyler birçok tartışmadan sonra aydınlığa kavuşur.
Su bulununca teyemmüm bozulur: Bir işi yapmak için gerekli ana unsurlar ortaya çıkınca diğerleri bir tarafa bırakılır.
Su içene yılan bile dokunmaz: Su içme zamanında kimseye dokunulmamalıdır.
Su küçüğün söz büyüğün: Su, önce küçüklere verilir. Karar vermede büyüklere öncelik tanınır. Yani büyüklere önce söz hakkı verilir.
Su testisi su yolunda kırılır: Bir kişi, bir şey hizmet ettiği amaç, iş uğruna kazaya uğrar, başına bir şey gelir.
Su uyur, düşman uyumaz: Durmadan akan suya uyuyor denilebilir fakat ses çıkarmayan kıpırdamayan düşmana uyuyor denilmez çünkü düşman fırsat beklemektedir.
Sükût ikrardan gelir: Bir insan, kendisine yöneltilen suçlamalara karşı ses çıkarmıyorsa bunları kabul ediyor demektir.
Sütsüz koyun meleğen olur: Çevresine faydası olmayan kişiler, her zaman umutsuz, acıklı konuşur.
Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer: Bir olaydan zarar gören kimse buna benzer başka bir şeyle karşılaştığında daha seçici davranır, daha temkinli olur.
Şahin ile deve avlanmaz: Yetersiz imkânlarla büyük işler başarılmaz.
Şaraptan bozma sirke keskin olur: Sonradan bozulan ve yoldan çıkan kimse daha önce yoldan çıkmış kimseden daha azgın, kötü olur.
Şaşkın ördek başını bırakır, kıçından dalar: Ne yaptığını bilmeyenler işleri tersinden yürütmeye kalkarlar.
Şeriatın kestiği parmak acımaz: Yasalara göre yapılan yargılamalarda verilen cezalarda kişinin diyecek bir sözü olmaz.
Şeyh uçmaz, müridi uçurur: Bir kişiye inananlar, onu rehber edinenler onu olduğundan oldukça üstün görürler ve onda olağanüstü özellikler olduğuna herkesi inandırmak isterler.
Şeytanın dostluğu darağacına kadardır: Kötü arkadaş insanı yoldan çıkarıp ölüme kadar götürebilir. O esnada dahi onu tek başına bırakır.
Şeytanla kabak ekenin kabak başına patlar: Kötü, kurnaz, hilekâr kişilerle arkadaş olanın sonu berbat olur.
Şimşek çakmadan gök gürlemez: Bir şey henüz ortaya çıkmamışsa onun belirtileri görülmemişse onun bir yankısı olmaz.
Şöhret afettir: İnsanın ün, şan, şöhret sahibi olması her zaman kişinin hoşuna giden bir durumu ortaya çıkarmaz. Bu şöhret, onu bazen zor durumda bırakabilir.
Ayrıca bakınız
Sabah sürçen, geceye dek sürçer: Bir işte başta başarısız olan kişinin bu başarısızlığı sonuna dek sürer.
Sabanın tutağına yapışan el aç kalmaz: Çiftçilik yapan kişiler aç kalmaz.
Sabır acıdır meyvesi tatlıdır: Bir şey için sabretmek güçtür fakat bu şeyin sonucu güzeldir.
Sabırla koruk helva olur, dut yaprağı atlas: Sabretmesini bilenler için aslında olması mümkün olmayan şeyler bile gerçekleşir.
Sabreden derviş, muradına ermiş: Hayatın doğası gereği insanın karşısına pek çok engel çıkabilir. Bu olumsuzluklara sabredenler istediklerine ulaşır.
Saç safadan, tırnak cefadan uzar: İnsan mutlu olduğu zaman saçı; dertli, hüzünlü olduğu zaman da insanın tırnağı uzar.
Saçın ak mı kara mı, önüne düşünce görürsün: Hiç acele etme, sonucu birazdan anlarsın.
Sadık dost akrabadan yeğdir: Candan olan dostlar akrabadan daha hayırlı olur.
Safa ile yenen cefa ile kazanılır: Aslında keyifle harcadığımız para sıkıntı çekilerek kazanılır.
Sağ baş yastık istemez: Sağlıklı olan hasta olmayan kişiler durup dururken yastık istemez. Yastık isteyenin mutlaka bir hastalığı vardır.
Sağılır ineğin buzağısı kesilmez: Bir faydası olan verimli şeyler elden çıkarılmamalıdır.
Sağır için iki kere keramet olmaz: Herkesin duyup öğrendiği şeyler, dikkatsiz kişiler için bir daha söylenmez.
Sağlık, varlıktan yeğdir: Kişinin sağlıklı olması her şeyin üstündedir. Sağlığı yerinde değil ise zenginliğin, servetin ona hiçbir faydası olmaz.
Sahipsiz eve it buyruk: Kimsenin ilgilenmediği, sahip çıkmadığı işler değersiz, bilgisiz kişilerin elinde kalır.
Sakal bıyığı denk olmayınca berber ne yapsın: Geliri giderini karşılamayan kişi bir şey yapamaz.
Sakalım yok ki sözüm dinlensin: Ancak yaşlı kişilerin söz ve öğütleri dinlenir. Deneyimsiz kişilerin sözlerine çoğunlukla itibar edilmez.
Sakınılan göze çöp batar: Esirgediğimiz, üzerine titrediğimiz şeye bir şekilde bir zarar gelir.
Sakla samanı gelir zamanı: Bugün gereksiz görülen bir şey gelecekte lâzım olabilir. Önemsiz gördüğümüz şeyleri ileride işimize yarayabilir diye bir tarafta tutmalıyız.
Sana taşla vurana sen aşla vur: Sana kötülük eden kimseye sen yine de iyilik yap.
Sana vereyim bir öğüt kendi ununu elinle öğüt: Kişi, işini mutlaka kendisi yapmalıdır.
Sanat altın bileziktir: Kişinin sanatı, altın gibidir. Kişi dara düşünce altın gibi yardımına koşar. Sanat sahibi biri her yerde iş bulur, hiçbir zaman işsiz kalmaz.
Sarımsağı gelin etmişler, kırk gün kokusu çıkmamış: İnsanlar, kötü yanlarını çoğunlukla saklar. Bir kişi hakkında hemen hüküm verilmemelidir. Kişinin ne olduğu zamanla ortaya çıkar.
Satılık ziftin olsun Selanik'ten kel gelir: İnsanın satacağı bir şeyi olduktan sonra bu çok kötü bir şey dahi olsa mutlaka müşterisi olur.
Sayılı günler tez geçer: Bir iş bir süre ile sınırlı ise o süre gelip geçer.
Sayılı koyunu kurt kapmaz: Kişi hesabını kitabını iyi yapıp bir şeyi birine emanet ederse o şey daha iyi korunur.
Sel gider kum kalır: Hangi durumla karşılaşırsak karşılaşalım her şey aslına döner. Sonradan ortaya çıkanlar geçer asıl şeye yeniden kavuşulur.
Sel ile gelen yel ile gider: Emeksiz kazanç devamlı olmaz. Nasıl gelmişse öyle de zayi olup gider.
Serçeden korkan darı ekmez: Girişeceği işin tehlikelerini göze alamayan kimse o işe girişmemelidir.
Serçeye çubuk beredir: Güçsüz, iradesiz kişiler en ufak bir olumsuzlukta ortadan kaybolup giderler.
Sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa: Herkes kendini iş yaptıran kişi olarak görürse o iş ortada kalır.
Sinek küçüktür ama mide bulandırır: Olumsuz, kötü şeyler çok önemsiz şeyler olsa da yine de insanın moralini bozar.
Sinek pekmezi tanır: İşin ehli kişiler yararlanacağı, fayda umacağı şeyi tanır.
Sirkesini, sarımsağını sayan paçayı yiyemez: Çok fazla şüpheyle hareket eden kişiler büyük kazançlardan yoksun kalır.
Siyah inekten beyaz süt sağılır: Bir şeyin şekline bakıp aldanmamak gerekir. Şekil bazen insanı yanıltabilir.
Son pişmanlık fayda vermez: İyice düşünülmeden yapılan iş, çoğu kez insana zarar verir. O zaman pişman olmak ise hiçbir işe yaramaz.
Son gülen iyi güler: Bir konunun üzülecek ve sevinilecek yönleri sona erdiğinde sevinilecek durum ağır basmışsa eski hüzün ve kederli anlar unutulur. O kişinin sevinci daimi olur.
Sona kalan dona kalır: Zamanını iyi kullanamayan işini zamanında yapmayan biri istediği şeyi elde etmez, bütün fırsatları kaçırır.
Sora sora Bağdat bulunur: Kişi, sormakla her şeyi öğrenir. Öyle ki en umulmadık şeylerden dahi haberi olur.
Söyleyene bakma, söyletene bak: İçinden geleni söyleyen bir kişinin sözleri, doğru çıkmasını istediğimiz şeylerse bunları ona Tanrı söyletiyor der, söylediklerine inanmak isteriz.
Söz ağızdan çıkar: Mert olan her zaman sözünde durur, o sözün gereğini yapar.
Söz gümüşse sükût altındır: Konuşmak iyi olsa dahi, susmak konuşmaktan çok daha iyidir. Çok konuşunca bazen istemediğimiz şeyleri söyleyebiliriz.
Sözünü bil, pişir; ağzında der, devşir: Kişi, sözünü çok iyi düşündükten biçip tarttıktan sonra söylemeli. Bu şekilde başına geleceklerden de kurtulabilir.
Su akarken testiyi doldurmalı: İnsan fırsatlardan yararlanmasını bilmelidir. Geliri bol olduğu zaman ilerisi için para biriktirmeli, mal mülk edinmelidir.
Su bulanmayınca durulmaz: Bir şeyin çözüme kavuşması için önce onun tam bozulması gerekir. Bazı şeyler birçok tartışmadan sonra aydınlığa kavuşur.
Su bulununca teyemmüm bozulur: Bir işi yapmak için gerekli ana unsurlar ortaya çıkınca diğerleri bir tarafa bırakılır.
Su içene yılan bile dokunmaz: Su içme zamanında kimseye dokunulmamalıdır.
Su küçüğün söz büyüğün: Su, önce küçüklere verilir. Karar vermede büyüklere öncelik tanınır. Yani büyüklere önce söz hakkı verilir.
Su testisi su yolunda kırılır: Bir kişi, bir şey hizmet ettiği amaç, iş uğruna kazaya uğrar, başına bir şey gelir.
Su uyur, düşman uyumaz: Durmadan akan suya uyuyor denilebilir fakat ses çıkarmayan kıpırdamayan düşmana uyuyor denilmez çünkü düşman fırsat beklemektedir.
Sükût ikrardan gelir: Bir insan, kendisine yöneltilen suçlamalara karşı ses çıkarmıyorsa bunları kabul ediyor demektir.
Sütsüz koyun meleğen olur: Çevresine faydası olmayan kişiler, her zaman umutsuz, acıklı konuşur.
Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer: Bir olaydan zarar gören kimse buna benzer başka bir şeyle karşılaştığında daha seçici davranır, daha temkinli olur.
Şahin ile deve avlanmaz: Yetersiz imkânlarla büyük işler başarılmaz.
Şaraptan bozma sirke keskin olur: Sonradan bozulan ve yoldan çıkan kimse daha önce yoldan çıkmış kimseden daha azgın, kötü olur.
Şaşkın ördek başını bırakır, kıçından dalar: Ne yaptığını bilmeyenler işleri tersinden yürütmeye kalkarlar.
Şeriatın kestiği parmak acımaz: Yasalara göre yapılan yargılamalarda verilen cezalarda kişinin diyecek bir sözü olmaz.
Şeyh uçmaz, müridi uçurur: Bir kişiye inananlar, onu rehber edinenler onu olduğundan oldukça üstün görürler ve onda olağanüstü özellikler olduğuna herkesi inandırmak isterler.
Şeytanın dostluğu darağacına kadardır: Kötü arkadaş insanı yoldan çıkarıp ölüme kadar götürebilir. O esnada dahi onu tek başına bırakır.
Şeytanla kabak ekenin kabak başına patlar: Kötü, kurnaz, hilekâr kişilerle arkadaş olanın sonu berbat olur.
Şimşek çakmadan gök gürlemez: Bir şey henüz ortaya çıkmamışsa onun belirtileri görülmemişse onun bir yankısı olmaz.
Şöhret afettir: İnsanın ün, şan, şöhret sahibi olması her zaman kişinin hoşuna giden bir durumu ortaya çıkarmaz. Bu şöhret, onu bazen zor durumda bırakabilir.
Ayrıca bakınız
S,Ş harfi ile
başlayan atasözleri ve anlamları
Çok güzel bir site
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilDoğru
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilÇok uzunnnnnnnnnnnnnnnnnn
YanıtlaSilEvet arkadaşlar çok uzun kelimeler
Silbiraz
SilGüzel ama çok uzun
YanıtlaSil