Yaşanmış ya da yaşanması mümkün olayları yer, zaman ve kişiye bağlı olarak anlatan kısa yazılara öykü (hikâye) denir. Ayrıntıların yer almadığı öyküde kişiler genellikle hayatlarının kısa ve belli bir anı içinde izlenir. Kısacası öyküyü romanın küçük kardeşi olarak da tarif edebiliriz.
- Hikâyede düş ürünü veya gerçek bir olay kısaca
anlatılır.
- Hikâyeler büyük çoğunlukla kişilerin anılarını
anlatması şeklinde ortaya çıkar.
- Hikâyelerin mutlaka bir anlatıcısı vardır.
- Hikâyede bir olay veya durum söz konusudur.
- Olay ağırlıklı bir tür olan hikâyede tek bir olay
yer alır. Bu olayda da ayrıntı söz konusu değildir. Yani yaşamın bir
kesitine yoğunlaşma esastır.
- Hikâyede dar bir zaman söz konusudur.
- Karakterlerin sadece bir yönü üzerinde durulur.
- Hikâyede etkileyici ve sürükleyici bir anlatım
söz konusudur.
- Öyküde kişilerin değil yerin tasviri yapılır.
- Hikâyede fazla ayrıntı yer almadığı için okurun
düş gücü birçok yerde devreye girer.
- Realizm akımıyla birlikte öykü (hikâye) türü
büyük bir gelişme göstermiştir.
1. Olay: Hikâye kahramanının başından geçen veya hikâyede üzerinde söz söylenen durum veya yaşantıdır. Hikâyelerde olay ana unsurdur.
2. Yer: Hikâyelerde oldukça sınırlandırılmış bir yer söz konusudur. Öykünün oluştuğu çevrede ayrıntı yer almaz. Olayın anlatımı sırasındaki ayrıntılar hikâyenin yeri hakkında okuyucuya ipucu verir.
3. Zaman: Hikâyeler genellikle görülen geçmiş zaman (-di) kipiyle anlatılır. Olay öykülerinde açık bir zaman söz konusuyken durum öykülerinde zaman açıkça belirtilmez, okuyucunun sezgi gücüne bırakılır.
4.
Kişi: Hikâyede "tip" olarak
karşımıza çıkan kişiler çok azdır. Bu kişiler ayrıntılı olarak tanıtılmaz.
Kişilerin sadece olayla ilgili özellikleri anlatılır.
Hikâyede Plan
Hikâyelerin üç bölümden oluşan bir planı vardır:
1. Serim: Hikâyenin giriş bölümüdür. Serim bölümünde olay, kişi veya çevre tanıtılır.
2. Düğüm: Hikâyede olayın çok boyut kazandığı en ayrıntılı bölümdür. Buna gelişme bölümü de denir. Hikâye, bu bölümde bütün boyutlarıyla anlatılır.
3.
Çözüm: Hikâyenin sonuç
bölümüdür. Hikâyede anlatılan olayın bir sonuca bağlandığı yerdir.
Hikâyede
(Öyküde) Dil ve Anlatım
Dil ve anlatım öyküde yazarın başarısını etkileyen önemli bir unsurdur. Öyküde
dil; açık, akıcı ve anlaşılırdır.
Hikâyede
iki anlatı söz konusudur. Yazarın anlattıklarını kendi benine indirerek
anlattığı veya kahramanların birinin ağzından yapılan anlatıma "birinci
kişili anlatım"; yazarın bir gözlemci gibi davrandığı ve öykü ile okuyucu
arasına girmesiyle bizzat kendi ağzından yaptığı anlatıma
da "üçüncü kişili anlatım" denir. Bunlar, hikâyelerdeki anlatımı
oluşturur.
Hikâye Türleri (Biçim ve İçerik Özelliklerine Göre Öykü)
Durum öykülerinde serim, düğüm ve çözüm bölümleri bulunmaz. Yani bir olay söz konusu değildir. Duygu, tahlil ve gözlemin ön plana çıktığı durum öykülerinde merak öğesi ikinci planda kalır. Öyküdeki durumun akışı bir şekilde okuyucunun hayal gücüne bırakılır.
Bu öykü türünün ilk örneği Anton Çehov tarafından
verildiğinden "Çehov tarzı" olarak da adlandırılır. Durum öyküsünün
edebiyatımızdaki temsilcileri Sait Faik Abasıyanık, Memduh Şevket Esendal'dır.
"Merak öğesi" olay öykülerinde önemli bir unsurdur. Olay öykülerinin ilk örneğini Guy de Maupassant vermiştir. Türk edebiyatındaki ilk ve en önemli temsilcisi Ömer Seyfettin'dir. Refik Halit Karay, Samim Kocagöz, Necati Cumalı, Talip Apaydın diğer önemli kişilerdir.
Not: Bu iki hikâye tarzı dışında "modern tarz" denilen
bir tarz daha vardır.
Modern öyküde bireysel bunalım ve çıkmazlar ön plandadır. Hikâye kahramanı dış gerçekliği içinde bulunduğu ruh haline göre şekillendirir. Metropollerdeki yozlaşmış tipleri, sosyal aksaklıklarla toplumsal bozuklukları ince bir yergi ile anlatmak modern öykünün ana unsurlarıdır.
Batı edebiyatında bu türün önde gelen temsilcisi Franz Kafka'dır. Türk edebiyatında ise bu öykü türünün temsilcisi Haldun Taner'dir. Oğuz Atay, Bilge Karasu ve Nezihe Meriç modern öykünün edebiyatımızdaki önemli temsilcileridir.
Öykü ile Romanın Farkı
- Hikâye türü roman türüne göre daha kısadır.
- Kahramanlar romana oranla hikâyede daha az kişiden
oluşur. Öyküde kahramanlar tanıtılırken ayrıntıya girilmez kahramanların
sadece olayla ilgili yönleri ön plana çıkarılır; romanda ise kahramanlar
her açıdan tanıtılır.
- Romanda çok geniş bir zaman söz konusuyken
hikâyede kısa bir zaman dilimi söz konusudur.
- Hikâyede yer unsuru ayrıntılı bir şekilde
anlatılmaz yani dar bir çevrede olay cereyan eder; romanda ise oldukça
geniş bir çevreyle karşılaşırız.
- Hikâyede temel unsur "olay"; romanda
"kişi"dir. Hikâyelerin kurgusu olay üzerine romanın ise kişiler
üzerine kuruludur.
- Hikâyede tek bir olay; roman türünde birbirine
bağlı olaylar zinciri vardır.
- Hikâyede dil açık, anlaşılırdır; romanda ise
kısmen sanatlı ve süslü bir söyleyiş söz konusudur.
Dünya Edebiyatında Öykü (Hikâye)
Alphonse Daudet, Guy de Maupassant gibi Fransız yazarlar öykü türünde
Dünya edebiyatına önemli yapıtlar kazandırmışlardır. Alphonse Daudet ve Guy de
Mauppasant Fransız edebiyatında başı çeken kişilerdir. Amerikan edebiyatında da
Mark Twain, O. Henry, John Steinbeck öykü türüyle ön plana çıkan kişilerdir.
Türk
edebiyatına modern hikâyeye geçişin ilk örneğini "Müsameretname" adlı
eseriyle Emin Nihat Bey kazandırmıştır. (1872) Batılı anlamda ilk
öykü örneğini "Küçük Şeyler" adlı yapıtıyla Samipaşazade Sezai
vermiştir.
Servetifünun ve Milli Edebiyat devirlerinde boy gösteren öykü türü Cumhuriyet
Edebiyatı ile zirve yapmıştır. Öyküde asıl çıkışı Ömer Seyfettin yapar. Sait
Faik ve Ömer Seyfettin öykü denilince aklımıza gelen ilk
kişilerdir. Memduh Şevket Esendal, Tarık Buğra, Haldun Taner, Sabahattin
Ali öykü türünde Türk edebiyatına
önemli yapıtlar kazandırmışlardır.
Ayrıca bakınız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder