Nabzına göre şerbet vermek: Birinin hoşuna gidecek, gururunu okşayacak tarzda davranışta bulunmak.
Nabzını yoklamak: Niyetini, eğilimini anlamaya çalışmak.
Nafile yere: Boş yere, boşu boşuna.
Nal deyip mıh dememek: Düşüncesinde direnmek.
Nalıncı keseri gibi kendine yontmak: Hemen hemen bütün işlerde kendi çıkarını düşünerek hareket etmek.
Nalları dikmek: Ölmek.
Nam almak: İsmi her tarafta duyulmak, herkes tarafından tanınmak, ünlenmek.
Namus belâsı: Kişinin namusunu koruması için katlandığı zor durumlar, kabullendiği zorluklar.
Nane molla: Güçsüz, dirençsiz kişi.
Nanik yapmak: Birini kızdırmak için nanik işareti yapmak.
Nara atmak: Yüksek sesle bağırmak.
Nasır bağlamak: Duyarlılığını yitirmek.
Nato kafa nato mermer: Söz dinlemez, anlamaz, kalın kafalı kimse.
Naza çekmek: Birinin kendini ağırdan alması, bir şeyi yerine getirmek için isteksiz davranması.
Nazarı dikkatini çekmek: İlgisini, dikkatini çekmek, bir şeyle ilgilenmeye başlamak.
Nazarı itibara almak: Birine önem ve değer vermek.
Nazı geçmek: Birine istediklerini yaptıracak derecede
hatırı sayılır bir kişi olmak.
Nazını çekmek: Birini kırmamak için elinden geleni yapmak.
Ne akar ne kokar: Hiç kimseye faydası ve zararı dokunmayan kimse, çekingen, pısırık.
Ne çıkar: Hiçbir sonuç çıkmaz.
Ne fayda: Artık faydası olmaz, neye yarar.
Ne güne duruyor: "Bunu şimdi yapmazsa ne zaman yapacak?" anlamında kullanılır.
Ne günlere kaldık: Çok zor ve kötü günler geçiriyoruz. Zaman çok değişti. Eski halimizden eser kalmadı, anlamında.
Ne hâli varsa görsün: Beni dinlemiyor, ne yapsa da beni ilgilendirmez.
Ne idiği belirsiz: Soyu, sopu belli değil. Nereden geldiği bilinmiyor.
Ne mal olduğunu anlamak: Gerçek kimliğinin ortaya çıkması.
Ne od var ne ocak: Çok büyük bir yoksulluğu, geçim sıkıntısını anlatmak için kullanılır.
Ne oldum delisi olmak: Beklemediği bir şeye kavuştuğu için değişmek, şımarmak, kendini kaybetmek.
Ne olur ne olmaz: Her ihtimali göz önünde bulundurmak gerekir.
Ne pahasına olursa olsun: Her türlü sıkıntı ve tehlikeyi hesaba katarak.
Ne şiş yansın ne kebap: İki taraf da korunsun. Orta bir yol bulunsun anlamında.
Ne tadı var ne tuzu: Kişinin hoşuna gidecek, kişiye zevk verecek bir şey değil.
Ne yardan geçer ne serden: Fedakârlık gerektiren bir şeyde hem fedakârlık yapmak istememek hem de istediğinden vazgeçmemek.
Ne yer ne yedirir: Kendisi faydalanmadığı gibi o şeyden kimsenin de
faydalanmasını istememek.
Nefes aldırmamak: Soluk aldırmamak.
Nefes kesmek: Şaşırtıcı, heyecan verici.
Nefes nefese gelmek: Koşarak, yorulmuş, heyecanlı bir şekilde gelmek.
Nefes tüketmek: Bir şeyi anlatmaktan çok fazla yorulmak.
Nefesi kesilmek: Çok çalışmaktan bunalmak.
Nefsine yedirememek: Bir şey yapmayı kendisi için ağır bulmak, kendine yakıştıramamak.
Nefsini körletmek: Bedeni isteklerinden herhangi birini üstünkörü gidermek. Bir şey isteyemez duruma getirmek.
Nefsini yenmek: İsteklerini denetim altına almak.
Nerede akşam orada sabah: Bir kimsenin gece kalacak belli bir yeri olmadığını, rastgele bir yerde kaldığını anlatmak için kullanılır.
Nereden nereye: Oldukça şaşılacak bir durum, olacak gibi değil.
Neşter vurmak: Bir sorunu çözmek amacıyla ele almak.
Nev-i şahsına münhasır: Eşi benzeri bulunmayan
Nevri dönmek: Bir olay ya da durum karşısında aşırı sinirlenmek.
Neye uğradığını bilememek: Beklenmedik bir durum ile karşılaştığı için donup kalmak, bir şey yapamamak.
Nimeti ayağıyla tepmek: Çok yakınına gelmiş fırsatların değerini bilmemek.
Niyet etmek: Bir şey yapmayı düşünmek, onu zihinde tasarlamak.
Niyeti bozuk: Birine bir kötülük yapmaya karar veren.
Nokta koymak: Sonuçlandırmak.
Noktası noktasına: Her şeyiyle aynı, hiçbir farklılık yok anlamında.
Not düşmek: Bir şeyle ilgili birkaç satırlık bir yazı bırakmak.
Notunu vermek: Kıymetini tespit etmek. Bir kişinin ne olduğunu ortaya koymak.
Nuh der, peygamber demez: Sözünde direnmek, inat etmek.
Nuh Nebi'den kalma: Çok eski, modası geçmiş şey.
Numara yapmak: Yalancı tavırlarla olmamışı olmuş göstererek birini aldatmaya çalışmak.
Nur topu: Sağlıklı, güzel ve temiz çocuk için kullanılır.
Nutku tutulmak: Korku, üzüntü ve heyecandan konuşamaz olmak.
Nutuk çekmek: Çok uzun, çok sıkıcı konuşma
yapmak.
Ayrıca bakınız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder