Uzmanlık
alanlarında tanınmış kişilerle yaşamları, çalışmaları, yapıtlarıyla ilgili ya
da istenilen herhangi bir konuda, sorulu cevaplı olarak yapılan karşılıklı
konuşmaların yazıya geçirilmesiyle oluşturulan yazılara mülakat
(görüşme) denir.
- Mülakatlar, görüşmeyle veya görüşme sonucu oluşan
yazılardır. Söyleşmeye bağlı bir anlatımı içeren mülakat, diyaloglara
dayalı bir türdür.
- Sanat, siyaset, bilim, ekonomi gibi konular başta
olmak üzere mülakatlarda birçok konu ele alınabilir.
- Mülakatın konusu ilgi çekici ve güncel olmalıdır.
- Mülakat, (görüşme) daha çok sanatçılar,
siyasetçiler, yazarlar, bürokrat ve lider vasıflı kişilerle yapılır.
- Mülakat, bir kişiyle yapılabildiği gibi birden
fazla kişiyle de yapılabilir.
- Mülakat yapılacak kişinin konunun uzmanı olması
gerekir. Birinci kaynak kişiler bu konuda tercih edilmelidir.
- Görüşme türünde katılımcılarla önceden bir ön
görüşme yapılmalıdır. Bunlara görüşmenin nerede, ne zaman yapılacağı
bildirilmelidir.
- Görüşmede konunun dışına çıkmayı önlemek için
görüşmenin sınırları, soruları önceden belirlenmelidir. Sorular bir yere
not edilmeli ve kuşatıcı olmalıdır.
- Mülakat yazılarında öznellik değil nesnellik
esastır.
- Mülakatı yapacak kimse sorularını sorar ve aldığı
cevapları yazıya geçirir. Kendi yorumunu bunun içine katmaz, Günümüzde ses
kayıtları veya video birer araç olarak kullanılabildiğinden öznellik
tamamen ortadan kalkmıştır.
- Mülakat, daha çok yüz yüze yapılan bir görüşme
olup iki taraflı konuşma ve dinlemeyi içerir.
- Mülakatın (görüşme) başarısı, mülakat yapan
kişinin birikim, kültür, yetenek ve üslubuna bağlıdır.
- Mülakatlarda açık, yalın ve akıcı bir anlatım
kullanılmalıdır.
- Mülakat türünde birçok anlatım türünden
yararlanılmasına karşın en çok açıklayıcı ve öyküleyici anlatım
tekniklerinden yararlanılır.
- Bilgi verme ve okuru aydınlatmanın amaçlandığı
mülakat türünde dil daha çok göndergesel işlevde kullanılır.
- Mülakat soruları, kısa, özlü, özgün olmalıdır.
Mülakatlar, kişi, konu ve sokak mülakatı olmak üzere üçe ayrılır.
Mülakatın bir kişinin yaşamı üzerinde odaklanması kişi odaklı, söylenilen
bir şeye yoğunlaşma konu merkezli; bir konu hakkında kamuoyunun fikrine
başvurulması gerektiğinde ani ve rastgele yapılan mülakat da sokak
mülakatı olarak adlandırılır.
- Bir gazetecinin birini karşısına alarak yüz yüze
görüşmesi "yüz yüze mülakat", zamansızlıktan bunun telefonla
gerçekleşmesi "telefon mülakatı", bilişim araçlarıyla bunun
gerçekleştirilmesi "internet mülakatı" olarak adlandırılır.
İnternet mülakatı daha çok e-posta ile yapılır. Yine televizyonlar
vasıtasıyla yapılan mülakatlar da vardır.
- Görüşmede, görüşmeciye vaktini ayırdığı için
teşekkür ederek başlanmalı; görüşmenin sonu ise nezaket kuralları gereği
teşekkür etmeyle sonuçlanmalıdır.
- Mülakatta yazarın duygu ve düşünceleri yer
almazken röportajda kişisel yorum ve değerlendirmelere başvurulur. Bu
özellik onu röportajdan ayırır.
- Mülakatta en çok konuşma çizgisi ve tırnak
işareti ön plana çıkar.
Not: Mülakat yazıları şu alt başlıklardan meydana gelir:
1. Mülakatın konusu
2. Mülakatın görüşme tarihi
3. Mülakatın gerçekleştiği yer
4. Mülakat kişisinin adı, unvanı, mesleği,
öz geçmişinin kısa özeti
5. Mülakatın amacı;
6. Mülakatı oluşturan sorular ve cevaplar.
Görüşmeler altı farklı yöntemle
yapılabilmektedir:
1. Konuyu seçmek (birinci aşama)
2. İlgili kişiden randevu almak (ikinci
aşama)
3. Mülakatı hazırlama süreci (üçüncü
aşama)
4. Mülakatı gerçekleştirme (dördüncü
aşama)
5. Mülakatın sonlandırılması (beşinci
aşama)
6. Mülakatın yazıya aktarılması (altıncı
aşama)
Örnek 1
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU NE DİYOR?
– En çok hangi eserinizi seversiniz?
– En çok, "Kiralık Konak"la "Yaban"ı severim.
– Niçin?
– "Kiralık Konak" bence roman tekniğine uygun olan eserimdir. "Yaban'a gelince o, bütün millî heyecanlarımı taşıyan kitaplarımdan biri olmak dolayısıyla bence çok kıymetlidir.
– Bugün hikâye ve romancılığımızı nasıl buluyorsunuz?
– "Bugünkü nesil, hikâyecilikte eski nesli epeyce geride bırakmıştır. Fakat henüz roman adı verilebilecek bir büyük eser meydana gelmemiştir. Belki yanılıyorum, bugünkü telakkime göre roman, bir insan ve hayat görüşünün felsefesidir. Ve böyle bir görüşle böyle bir felsefe ancak uzun soluklu bir çalışma ile vücuda gelebilir. Ve böyle bir eserin yanında küçük hikâye ancak bir etkiyi ifade edebilir. Hepimizi edebiyata hikâye yazmakla başlamışızdır. Hayat tecrübelerimiz çoğaldıkça hikâyenin hududunu romanla genişletmek mecburiyetinde kalmışızdır.
– Sanat alanından yaptıklarınızla yapmak istedikleriniz arasında bir fark oldu mu?
– Samimiyetle itiraf ederim ki bu alanda yaptıklarım, yapmak istediklerimin bir gölgesinden ibarettir.
Mustafa BAYDAR
Ayrıca bakınız
çok ama çokkkkkkkkkkkkkkkk teşekkürler
YanıtlaSil