Bir şeyi olduğundan ya çok büyük ya da çok küçük gösterme sanatıdır. Edebiyatımızda övme veya yerme olduğu zaman mübalağa sanatına başvurulur. Bütün amaç etkililiği arttırmaktır. Divan edebiyatında kaside türünde mübalağa (abartma) sanatına çokça başvurulmuştur.
Mübalağa (Abartma) Sanatına Örnekler
Örnek 1
Bir ah çeksem dağı, taşı eritir
(Karacaoğlan)
Yukarıdaki dizelerde şair olanaksız olanı dile getirmiştir. Hiçbir dağ, taş bir ah ile erimez. Yine hiçbir gözyaşı değirmeni yürütemez. Elektriğin olmadığı dönemlerde buğdayın öğütülmesi için değirmenler, suyu bol ve hızlı akan nehirlerin, çayların yanında kurulurdu. Bu dizelerde de gözyaşı o nehir suları gibi değirmenin çarkını döndürecek demek istiyor ki bu da mübalağa (abartma) sanatıdır.
Örnek 2
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker
Bu dizelerde şair söylediklerini daha etkili kılmak için abartmaya başvurmuştur. Ataların gökten inip şehitlik mertebesine ulaşanların alnını öpmesini istemektedir. "Ecdâdın göklerden inmesi" mübalağayı (abartma) oluşturan söz grubudur.
Örnek 3
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
(Mehmet Akif Ersoy)
Şair, bu dizelerle Mehmetçiğe duyduğu derin saygısını anlatmaktadır. Milliyetçi-muhafazakâr bir kimliğe sahip olan Akif, duygularına mübalağa (abartma) anlamı katmıştır. Vatan savunması yapanların tarihe sığmayacak kadar değerli kişiler olduğunu haykırmaktadır.
Örnek 4
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda
(Mehmet Akif Ersoy)
Bilinmeyen kelimeler: şüheda: şehitler
Yukarıdaki dizelerde "şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda" sözüyle Akif, aziz vatanımızın ne kadar değerli olduğunu haykırmaktadır. Öyle ki vatan toprağı için o kadar şehit verildi ki toprağı sıktığın anda topraklardan o aziz şehitlerin kutsal naaşı fışkıracak, diyor. Bu ifadeler gerçeklikle bağdaşmadığı için mübalağa (abartma) içeren ifadelerdir.
Örnek 5
Merkez-i hâke atsalar bizi
(Namık Kemal)
Namık Kemal, Türk edebiyatında "Hürriyet Şairi" olarak bilinir. Yukarıdaki dizeler, şairin sürgüne gönderildiği zamanlarda yazdığı mısralardır. Bizi nereye atarsanız atın biz yine çıkar geliriz. Hatta şair, meydan okurcasına bizi yerkürenin merkezine de atsanız biz orayı da parçalar dışarı çıkarız, diyor. Bu da mübalağa (abartma) demektir.
Örnek 6
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtmede yer
(Mehmet Akif Ersoy)
Şair bu dizelerde "ölüm" ile ilgili abartıda bulunmuştur. Göklerden ve yerden sürekli enkazlar bir tipi gibi dolaşıyor. Burada etkili olmak için sözlerine duygu değeri katıp mübalağaya (abartma) başvurmuştur.
Örnek 7
Bir gün doludizgin boşanan atlarımızla,
Yerden yedi kat Arş'a kanatlandık o hızla
Yukarıdaki dizelerde atların hareketleri
ile ilgili bir abartma yapılmıştır. Şair, atlar öyle hızlı koşuyorlar ki atı
sürenlerle birlikte göğün yedinci katına yükselirler. Akli tarafı ve gerçeklik
yönü olmayan bir mübalağadır.
Örnek 8
Yüce dağlar ne kararıp pusarsın
(Karacaoğlan)
Yukarıdaki dörtlükte "âlem sele gitti gözüm yaşından" sözleriyle mübalağa (abartma) sanatı yapılmıştır. Selin olması; yağmurun yağması ve karın erimesiyle oluşan bir doğa olayı olmasına karşın şair, selin oluşumunu kendi gözyaşlarına bağlar.
Örnek 9
Sekizimiz odun çeker,
(Kaygusuz Abdal)
"Kırk gün oldu kaynatırım kazanı" sözleri mübalağa (abartma) sanatına örnek ifadelerdir. Hiçbir kazan kırk gün kaynamaz veya hiçbir şeyin kaynaması kırk gün sürmez.
Örnek 10
Söyle nâz uykusuna varmış o yâr ey Bâki,
Ki cihan halkı figan eylese bidâr olmaz.
(Bâkî)
Baki, sevgili ile ilgili bir abartıda bulunuyor. Öyle ki sevgili öyle bir naz uykusuna dalmış ki bütün dünya feryat etse yine uyanmayacak, diyor.
Örnek 11
Sıladan ayrıyım, gözümde yaşlar,
Sel olup taşacak bir gün derinden.
Şair, "gözyaşı" ile ilgili bir mübalağayı (abartma) dile getirmektedir. Sıladan ayrı kalmasıyla gözyaşlarının sel olup aktığını söylüyor.
Örnek 12
Sevgiliden ayrı düştü garip ah!
Şair, sevgiliden ayrı düştüğü için perişan olduğunu anlatmaya çalışmaktadır. O kadar üzülmüş ki bunun sonucunda vücudu iğne deliğinden geçecek kadar incelmiştir. Bu da mübalağadan (abartma) başka bir şey değildir.
Örnek 13
Görürsem evladım seni daim şan
Şair, yukarıdaki dizelerde evladını daim mutlu gördüğünde başının göğe değeceğini söylemektedir. İnsanın başının göğe değmesi mümkün olmadığından dizelerde akla ve gerçeğe aykırı bir mübalağa (abartma) sanatı örneği vardır.
Not: Mübalağa üçe ayrılıp üç derecede bulunur.
1. Tebliğ: Birinci derecedir. Akla ve gerçeğe dayanan mübalağa türüdür.
Örnek
Buz gibi sudan içtik.
2. İğrak: Mübalağa (abartma) sanatının ikinci derecesidir. Akla uygun gibi görünse de gerçekte mümkün olmayan abartmalardır.
Örnek
Altından saraylarla gününü gün edenler...
3. Güluv: Mübalağa (abartma) sanatının üçüncü derecesidir. Akıl, mantık ve gerçeğe sığmayan abartmalardır.
Örnek
Bir ah çeksem dağı taşı eritir
(Karacaoğlan)
Ayrıca bakınız
Ayrıca bakınız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder