Ölçü ve uyağın olmadığı duygu ve düşüncenin şiirdeki incelikle anlatıldığı düzyazı türüne mensur şiir denir.
- Mensur şiirlerde bir olay örgüsü
vardır.
- His, hayal, şairanelik ve yoğun anlatım ön
plandadır.
- Mensur şiirde ölçü ve kafiye yoktur. Yalnız edebi
sanatlardan yararlanma vardır.
- Mensur şiirler öyküye de şiire de benzeyen
özellikler içerir.
- Düzyazı biçiminde yazılan mensur şiirlerde kafiye
örgüsü ve nazım birimi yer almaz.
- Mensur şiirlerde seci denilen mısra sonları
kafiyeleri önemlidir. Yani mensur şiirlerde bir iç ahenk söz konusudur.
Aliterasyon, asonans, tekrir gibi sanatlara da başvurulabilir.
- "Mensure" olarak da bilinir.
- Mensur şiirlerin bir başlığı vardır.
- Mensur şiirler, dizelerle değil cümlelerle
yazılır.
- Seslenme ve ünlem cümleleri mensur şiirde çok
fazla yer alır.
- Mensur şiirlerde şairane bir üslup söz konusudur.
- Mensur şiirlerde iç ahenk önemli olduğu için dil
bilgisi kurallarına yer verilmez.
- Mensur şiir, şiirdeki arayıştan doğsa da
öncelikle düzyazıdır.
- Betimleme ve çözümlemelere önem verildiği için
mensur şiirlerde cümleler oldukça uzundur.
Tanzimat Döneminde Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit ile mensur şiir yazma denemeleri olmuşsa da Türk edebiyatındaki ilk önemli örneği Halit Ziya Uşaklıgil "Mensur Şiirler" adlı eseriyle vermiştir. "Aşkımın Mezarı", ve "Mezardan Sesler" Halit Ziya'nın mensur şiir türündeki önemli diğer eserleridir.
Mehmet
Rauf (Siyah İnciler) ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu (Erenlerin Bağından ve Okun
Ucundan), Ruşen Eşref Ünaydın'ın "Damla Damla" eserleri mensur şiirin
edebiyatımızdaki diğer önemli örnekleridir.
Mensur
Şiir ile Şiir Arasındaki Benzerlik ve Farklılıklar
- Her iki türde de ahenk unsuru oldukça önemlidir.
- Mensur şiirde de şiirde de temalar benzerdir.
- Her iki türde de şairanelik ve duygusallık
egemendir.
- Söz sanatları her iki türde de önemsenir.
- Dilin doğru ve etkili kullanımı her iki türde de
ön plandadır.
- Mensur şiirde ölçü, kafiye, dize
yoktur. Şiirde ise bunlar ana unsurlardır.
- Şiirde dörtlük, beyit gibi nazım birimleri vardır; mensur şiirde bu birimler yer almaz.
- Mensur şiirde, şiirde olduğu gibi her zaman
"duygu" ön plandadır. Düzyazıda ise "düşünce" ön
plandadır.
- Mensur şiirde şairanelik, edebi sanatlar ön
plandayken düzyazıda açık ve sade anlatım esas alınır.
- Mensur şiirde de düzyazıda da aynı temalar
işlenebilir.
Örnek 1
ERENLERİN BAĞINDAN
Yıllar yârlardan, yârlar yıllardan
vefasız. Kara baht bir kasırga gibi. Bu ne baş döndürücü iş? Geceler günleri,
günler geceleri kovalıyor; cefalar cefaları kolluyor. Saçlarımızda aklar
akları, alnımızda çizgiler çizgileri doğuruyor. Kadere boyun eğmek güç, isyan
tehlikeli, felek hiç acımayacak mı? Heyhat, aziz dost, onu döndüren kara bahtın
kasırgası…
"Bahçeler bozuldu, yuvalar dağıldı,
yollar silindi, cihan viran oldu." Yaşlı gönül şimdi böyle diyor; her şeyi
kendine eş görüyor. Bu da yanlış duygulardan biri… Cihan ne vakit bayındır idi?
Bahçelerde ne vakit güller açtı? Ne vakit yuvalarda bülbüller öttü? Yollardan
ne vakit yârlar geldi? Umduk, bekledik, düşündük. Hangi şey umduğumuza uygun
düştü? Gördüğümüz düşündüğümüze benzedi mi? Gelenler beklediğimize değdi mi? O
mutlu ve yüce saat hangi saatti ki, içinde iken "Geçme! Dur!" diye
haykırdık? Hiçbiri, aziz dost, hiçbiri! Belki hepsini geçsin gitsin diye
bekliyorduk; çünkü onlar birbirinden çirkin, birbirinden yararsız saatlerdi.
Kimi bir damla gözyaşıyla, kimi tek bir "Eyvah!" ile kimi bir
esnemeyle, kimi yalnız susmayla dolup gitti. Onlar birer birer yeniden gelsin
ister misin? Hayır, hayır, hayır; değil mi?
Şimdi kalbimiz boş, başımız doludur. Ağzımızda zehir, gözlerimizde ateş var; tatsız bir içki sersemliği içindeyiz. Ve artık yolun ortasını geçtik ve saçlarımızda aklar akları ve alnımızda çizgiler çizgileri doğuruyor. Ve ellerimiz, dizlerimiz titriyor ve önümüzdeki ufuklardan yok olma havası esiyor. Söyle, gençliğini ne yaptın? Söyle, gençliğimi ne yaptım?
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Açıklama: Ölçü ve uyağın olmadığı ancak duygu ve
düşüncenin şiirdeki incelikle anlatıldığı düz yazı türüne mensur şiir denir.
Mensur şiirlerde bir olay örgüsü vardır. Mensur şiirde his, hayal,
şairanelik ve yoğun anlatım her zaman ön plandadır. Yakup Kadri'ye ait
yukarıdaki mensur şiirde de bu özellikler ön plandadır. Metindeki ahenk,
şairanelik metnin mensur şiir olduğunun göstergesidir. Yine metnin cümlelerden
oluşması ve metinde iç ahenk unsurları metnin mensur şiir olduğunu gösterir.
Örnek 2
BENİM OLSAYDIN
Benim olsan, ah bu mümkün olsaydı… Seni uzak, uzak, bu insanlardan pek uzak bir yere götürürdüm: Öyle bir yere götürürdüm ki orada yalnız tabiatla baş başa kalırdık… Denizle, sema ile sahra ile kalırdık… Sade ikimiz kalırdık…
Orada, yalnız ormanda yapraklarla inleyen mütehevvir rüzgârın, uzakta dalgalarla dövünen medhuş denizin, gökte şimşekleriyle gürleyen haşin yıldırımın sesiyle kalırdık…
Sade ikimiz kalırdık… Sade ikimiz, unutmuş, unutulmuş, her türlü kayıttan azade iki mevcut gibi yaşardık. İlk insanlar gibi yaşardık. Benim olsaydın felaketlerine, afetlerine tahammül için kuvvet bulur, hayatın sebebini anlardım; benim olsaydın hayatı severdim.
Açıklama: Yukarıdaki metinde şiirsellik düzyazı
şeklinde dile getirilmiştir. Metinde yer alan hayal ve yoğun anlatım, seciler
(iç kafiyeler) ve metnin cümlelerden (uzun cümleler) oluşmuş olması metnin
mensur bir şiir olduğunu ortaya koymaktadır.
Örnek 3
HİCRAN-I
EMEL
Daha hiç, hiçbir şey, daha hiçbir şey yok, sade birkaç nazar, sade birkaç
tebessüm fakat ruhum, fakat hayatım bütün senin, bütün seninle meşgul, bütün
seninle muattar…
Daha hiçbir şey yok, hayalin bile benim değil, hayaline bile hakkım yok! Fakat
ruhum bütün hicran, bütün hicranla mâl-âmâl, bütün hicranla meshüf ve
mütehassır…
Hayalin bile benim değil iken beni sevsen de benim olamayacağın, benim olsan da
yine kaybolacağın hicranıyla zehr-âlüd; bu kadar bikes saadetin bile sinesinde
acı bir hicran var, bir hicran-ı emel, senin emelinin hicranı, senin hicranının
ateşi… Fakat bari buseydin, ümitsiz, emelsiz bile senin için muztarib ve zebûn
kalan bir ruh-ı perişan, bir hayat-ı mecruh olduğunu olsun buseydin…
Acı, pür-hicran fakat yine bir teselli, yine hemen bir saadet olurdu.
Mehmet Rauf
Açıklama: Şairanelik ve yoğun anlatım mensur şiirlerin özelliklerindendir. Metinde kafiye ve ölçünün olmaması, metindeki seciler (iç kafiyeler), metnin cümlelerden oluşmuş olması ve bir nazım birimi (dize, beyit, bent gibi) ile oluşmamış olması metnin mensur bir şiir olduğunun kanıtlarıdır.
Aliterasyonla (aynı sessiz harfin metinde çokça yer alması) dolu
bir metin karşımıza çıkmaktadır. Örneğin "n" sesi. Asonans (aynı
sesli harfin metinde çokça yer alması) ile ilgili örneğin "e" sesinin
metinde çok fazla yer alması da yine metnin mensur şiir olduğunu gösteren bir
ölçüttür.
Örnek 4
MÜNZEVİ YILDIZ
Kuşlara benzer kelimeler, odana dolarlar bir akşam. Nereden gelirler bilinmez. Kâh çığlık çığlığadırlar kâh sesleri işitilmez.
Çiçeğe benzer kelimeler: turuncu, erguvan, beyaz. Bir rüzgâr sürükler hepsini. Bulutlara güven olmaz:
Saçlarından yakalayamıyorsun zamanı, mısra, şarkıya kaybedemiyorsun. Ve sükût medar ormanlarındaki bitkiler gibi büyüdükçe büyüyor. Senin türben kelimeler. Yuvarlanırken tırnaklarını kâğıda geçirmek istiyorsun; kâğıda, yani ebediyete. Zavallı çocuk, bilmiyorsun ki ebediyet sümüklü böceğin izleri kadar aldatıcı.
Cemil Meriç
Açıklama: Cemil Meriç, mensur şiir türünde eseri
olan nadide şahsiyetlerden biridir. Yukarıdaki metin okunduğunda metnin hem
düzyazıya hem de şiire benzediğini görmekteyiz. Metnin cümlelerden oluşması,
metinde var olan iç ahenk, metnin kafiyesiz ve ölçüsüz olması, şairane bir
söyleyişin metinde yer alması, metnin anlatımındaki yoğunluk metnin mensur şiir
olduğunun kanıtlarıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder