Maksim Gorki (1868-1936)

maksim gorki

28 Mart 1968'de Novgorod'da doğan Maksim Gorki, 5 yaşındayken babasını kaybeder. Annesinin evlenmesi sonucu Gorki, büyükbabasının yanına sığınır. 11 yaşında tam anlamıyla öksüz kalır. Anneannesi tarafından Astrahan'da büyütülür. Bu esnada en çok anneannesinin masallarından etkilenir.

Maksim Gorki, çok küçük yaşlarda çalışmaya başladığı için Rus işçi sınıfını da yakından tanıma fırsatı bulur. Bir gemide işçi olarak çalışırken okuma merakı edinir ve büyük bir sanatçı olma yolunda yol almaya başlar. Asıl adı Aleksey Maksimoviç Peşkov olmasına karşın hayatı hep acı ve ızdıraplarla geçtiği için Rus dilinde "acı" anlamına gelen "Gorki" takma ismini kullanır.

Maksim Gorki, gençlik hayatının ilk yıllarını Kazan'da geçirir. Adeta bir serseri edasıyla bütün Rusya'yı dolaşır. 1892'de Kafkasya Gazete'sinde çalışmaya başlayınca ünü hızla yayılır. İlk öyküleri Tiflis'te bulunduğu süre içerisinde dergilerde yayımlanır. İlk kitabı olan "Hikâye Denemeleri" çok beğenilir. Bu, onun için adeta yazarlık kariyerinin başlangıcı kabul edilir. Daha çok serserilerin yaşamlarının anlatıldığı bu hikâyeler, gerçekçi bir üslupla kaleme alınır. Maksim Gorki'nin geniş halk kitlelerince tanınması hep bu ilk öyküleri sayesinde olur. Bu öykülerdeki kahramanları daha çok Rusya içinde yaptığı gezilerde karşılaştığı toplum dışına itilmiş kişiler oluşturur. 

İlerleyen yıllarda siyasete merak salar. Maksim Gorki, sosyal demokratlarla temasa geçmeye başlayınca polisler, onu takibe alır. 1905 yılında "Bilgi" isimli bir yayınevi kurar. Bu arada Rusya'da bir ayaklanma baş gösterir. Ayaklanmada aktif rol alan Gorki, ayaklanmaya katılan işçilere de gerekli malzemeleri tedarik eder. Ayaklanmada kullanılan askeri malzemeler bile onun dairesinde hazırlanır. Bütün bu sebeplerden Maksim Gorki, sürgüne gönderilir. 1906'da İtalya'ya gidip Capri Adası'ndaki villasında yaşamaya başlar. Gorki, cephede de Çar'a cephe alır.

Maksim Gorki, 1906-1913 yılları arasında yurtdışında kalıp ABD, İtalya ve Almanya'yı görme fırsatı bulur. Bu süre zarfında çoğunlukla İtalya Kapri'de yaşar. 1913'te tekrar Rusya'ya döner. İhtilaldan sonra bir nevi yeni hükümetin sözcüsü olur. Maksim Gorki, Rusya'nın I. Dünya Savaşı'na girmesine şiddetle karşı çıkar. 1921-1929 arasındaki yıllarını İtalya'da geçirir. 1929 yılından sonra birçok kez SSCB'yi ziyaret eder. Üç yıl sonra Stalin, Gorki'yi ülkeye dönmesi için çağrı yapınca Maksim Gorki, bunu memnuniyetle karşılar. Bu dönüş SSCB'nin bir zaferi olarak görülür. Gorki'ye Lenin Nişanı verilir.

Gorki, Lenin ile de iyi ilişkilere sahiptir. Zaman zaman farklı düşünseler de Lenin, Gorki ile olan ilişkisini bozmak istemez. Onu ikna etmek için uzun mektuplar yazar.

1906'da yazdığı "Ana" eseri ona büyük bir ün kazandırır. Gorki, bu eserini Rus Devrimi'ne adar. "Ana", Gorki'nin en başarılı romanı kabul edilir.

Çar rejimine karşıtlığından birçok kez tutuklanır. Bu rejim tarafından baskılara maruz kalan Maksim Gorki, "Fırtına Habercisi'nin Türküsü" adındaki şiirinden dolayı tutuklanır. Serbest kalınca Kırım'a gider.

Oyun, öykü, roman türlerinde önemli eserler veren Maksim Gorki, Rus edebiyatında toplumsal gerçekçi bir yazar olarak ön plana çıkar. Toplumcu gerçekçi romanın kurucusu olan yazar, eserlerini gerçek bir ifadeyle fakat romantik bir görüşle yazar. Eserlerinin konularını, çocukluk ve gençlik yıllarında yaşadığı acı hayat ve yoksulluk dönemleri oluşturur. Maksim Gorki, betimlemelerdeki ustalığıyla keskin gözlemciliğini ortaya koyup eserlerine de bunu başarıyla yansıtır. Başlangıçta eserleri vasıtasıyla sistemi eleştiren Gorki, 1931'den sonra da ideolojik bir edebiyatın propagandasını yapar. 1934'te I. Sovyet Yazarlar Kongresi'nde başkan olarak yer alır.

Çocukluğunda çok büyük acılar çeker.  Bu acı günler Dünya edebiyatında birer klâsik eser olarak yer alır. "Çocukluğum" ve "Ekmeğimi Kazanırken" yapıtlarında bu net olarak görülür. Maksim Gorki, Her şeyi realist bir üslupla en ayrıntılı bir şekilde bu eserlerde anlatır. "Çocukluğum", "Ekmeğimi Kazanırken", "Benim Üniversitelerim" üçlüsü Maksim Gorki'nin yapıtlarının zirvesini oluşturur. Maksim Gorki, son dönem yapıtlarının hemen hemen hepsinde devrim öncesi dönemi ele alır.

18 Haziran 1936'da Moskova'da zatürreden ölür. Maksim Gorki'nin oğlundan bir yıl sonra ölmesi zehirlendikleri iddiasını beraberinde getirse de bu iddia hiçbir zaman ispatlanamaz. Toprağa verildiğinde Stalin de Gorki'nin tabutunu taşıyanlar arasında yer alır.

 

En Önemli Eserleri 

Ana (roman)

Ekmeğimi Kazanırken (roman)

Çocukluğum (roman)

Benim Üniversitelerim (roman)

Küçük Burjuvalar (roman)

 

Ayrıca bakınız 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder