Halk Edebiyatı'nın Bektaşi koluna mensup bir ozanımız olan Kayıkçı Kul Mustafa Yeniçeri Ocağı'nda yetişmiştir. Yeniçeri şairleri arasında en tanınmış olanıdır. Şairin doğumuyla ölümü hakkında elimizde kesin bilgiler mevcut değildir.
17. yüzyılın birinci yarısında üne kavuşan şair, deniz seferlerine katılmış Cezayir'den Bağdat'a dek çeşitli yerleri gezmiş buralarda savaşmış dolayısıyla birçok destan düzmüş ve ağıt yakmıştır. Şiirlerinde tarihi olaylardan bahsetmiştir.
Kayıkçı Kul Mustafa, Divan şiirinin etkisinden oldukça uzak, halk zevkine ait doğal bir söyleyişe sahiptir. Şiirlerini büyük bir içtenlikle yazması ona büyük bir ün kazandırmıştır. Yiğitçe bir söyleyişe sahip olması nazım kusurlarını örtbas etmiştir. Lirik şiirleri ve asıl koçaklama tarzındaki şiirleriyle ön plana çıkar.
Şiirlerinde daha çok 11'li hece ölçüsünü kullanır. "Genç Osman Destanı" en tanınmış şiiri olup ona büyük bir ün kazandırır. Bu şiir, epik tarzda olup Bağdat Seferi'nden sonra kaleme alınmıştır. Kayıkçı Kul Mustafa'ya büyük ün kazandıran Genç Osman Destanı da bu ölçüyle yazılmıştır.
Şiirlerinde zengin uyak ve cinasa başvuran şair, sade ve akıcı bir dili tercih etmiştir. Kullandığı sözcüklerin neredeyse tamamı Türkçe kökenli veyahut Türkçeleşmiş sözcüklerdir.
Yeniçeri Ocağı'na bağlı âşıklardan olan Kayıkçı Kul Mustafa, şiirleri uzun bir zaman yeniçeriler arasında ülkenin en uç sınırlarında okunmuştur.
Prof. Dr. Mehmet Fuat Köprülü, 1930'da
Kayıkçı Kul Mustafa ve eserleri ile ilgili bir derleme çalışmasında
bulunmuştur.
Eserde,
Sultan IV. Murat'ın Bağdat Seferi sırasında orduda yer alan Genç Osman isimli
bir askerin kahramanlıklarını ve şehit olmasını anlatır. Epik şiirin en güzel
örneklerinden olan Genç Osman Destanı'nda içten, samimi bir üslup ile açık bir
dil ve anlatım tercih edilmiştir. Yazıldığı dönemden bu yana toplum nazarında
büyük bir kabul görmüştür. Destan, zamanla türkü olarak da söylenmiştir.
Örnek 1
NEM KALDI
Seni terk eylesem kaşları keman
Vefası olmayan yarda ne kaldı
Cefalım yok mudur göğsünde iman
Divane eyledin arda nem kaldı
Ayrılasın bencileyin eşinden
Bir dem sevda gitmez olsun başından
Bu ayrılık kıldı beni işimden
Arayıp gezerim karda nem kaldı
Akar gözyaşlarım bir dem silinmez
Kapında kul oldum adım bilinmez
Ko serim sağ olsun yar mı bulunmaz
Kadrimi bilmeyen varda nem kaldı
Kayıkçı Kul Mustafa
GİTSİN
Yücesi dumanlı boralı dağlar
İncitmen sunamı bel verin gitsin
Eyyamı şitada bahar erişsin
Eline bir deste gül verin gitsin
Uğratman sunamı kışa borana
Kader kısmet durulmadı çare ne
Eşinden ayrılıp giden ceylana
Düzelin a dağlar yol verin gitsin
Mustafa'm der cemaline doyulmaz
Seni görmeyince takatim gelmez
Dostum gurbet elde yolun bulunmaz
Bir takım kılavuz kul verin gitsin
Kayıkçı Kul Mustafa
Ayrıca bakınız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder