Asıl adı Hasan olan Karacaoğlan
Çukurova'da doğmuştur. Çukurova ve Toroslar bölgesinde Varsak Türkmenleri
içinde yetiştiği söylenir. 16. ve 17. yüzyılda yaşadığı
sanılan Karacaoğlan, saz şiirinin en ünlü şairi kabul edilir.
Karacaoğlan, aşk ve doğa denilince aklımıza gelen şairdir. Elinde sazı ile Anadolu'yu karış karış dolaşarak insan sevgisini, doğa güzelliklerini şiirlerinde işlemiştir. Aşk ve doğa, şiirlerinin asıl kurgusunu oluşturur.
Şiirlerinde tasavvufi düşünce yer almayıp
ayrıca din dışı, aşk, gurbet, ölüm, güzellik gibi konulara yer vermiştir.
Karacaoğlan, bütün şiirlerini din dışı konularda yazmıştır. Özellikle doğup
büyüdüğü göçebe topluluk ve bu topluluğun yaşantı, gelenek ve görenekleri onun
şiirlerinin asıl kaynağını oluşturur.
Koşma, semai, varsağı nazım biçimini çok fazla kullanmıştır. Şiirlerini hece ölçüsü ve konuşma dili ile oluşturan Karacaoğlan aruz ölçüsünü ise hiç kullanmamıştır. Şiirlerini hece ölçüsünün 11'li (6+5) ve 8'li (4+4) kalıplarıyla oluşturmuştur.
Halk şiirinde geleneksel olarak kullanılan yarım uyak ve redife de zaman zaman başvurmuştur. Yine halk şiirinde ölçüyü tutturmak için başvurulan hece düşmeleri de şiirlerinde rastlanılan bir unsurdur. Kendi ismini bile "Karac'oğlan" şeklinde yazarak şiirlerinde hece ölçüsünü tutturmaya çalışmıştır.
Karacaoğlan'ın şiirlerinde sade, duru, canlı, süsten ve gösterişten uzak, samimi ve lirik bir anlatım vardır. Üslup ve söyleyişinde özgündür. Doğa benzetmeleri eserlerinde sık sık görülür. Yer yer Arapça ve Farsça sözcükleri de kullanan Karacaoğlan, şiirlerinde yöresel sözcükleri çok fazla kullanır.
Halk şiirinin en büyük şairi sayıldığından sonraki halk şairlerinin üzerinde de etkili olur. Günümüzde de şiirleri çalınıp söylenmektedir. "Nemçe Destanı", varsağıları ile lirik şiirleri başlıca eserlerini oluşturur.
Şiirlerinde gerçeklik ön plandadır. Şiirlerinde işlenen aşk somut, maddi aşktır. Sevgili olanların isimleri ilk kez Karacaoğlan'ın şiirlerinde dile getirilir: Zeynep, Elif, Esma, Hatice, Hürü, Döndü…
Karacaoğlan, bir şekilde bu kadınların hepsine farklı bir ortamda vurulur. Güzele, güzellere, zevke olan düşkünlüğü ile Divan şairi Nedim'i anımsatan Karacaoğlan, gönlünü sadece bir kişiye bağlamanın ve bir kişi ile eğlenmenin yanlış olduğunu düşünmüştür.
Karacaoğlan'ın büyüklüğünden yararlanmak
isteyen âşıklar çeşitli yollarla Karacaoğlan'ı ve şiirlerini memleketlerine
götürmüşler ve bu mahlası kullanmışlardır. Bu yerleşim yerleri Karacaoğlan'ı
kendi yerleşim yerinde kabul ettiklerinden gerek yurt içinde gerekse
yurtdışında Karacaoğlan mahlaslı birçok âşık ortaya çıkmıştır. Azerbaycanlı
Karacaoğlan, Türkmenistanlı Karacaoğlan, Yozgatlı Karacaoğlan gibi.
Âşık Garip, Köroğlu, Kul Mehmet, Öksüz Dede etkilendiği kişilerin başında gelir. Karacaoğlan, ayrıca şiirleri ve sanatıyla Âşık Ömer, Gevheri, Dadaloğlu, Bayburtlu Zihni, Dertli, Seyrani, Ruhsati başta olmak birçok halk şairi üzerinde derin etki bırakmıştır. Sonraki dönemlerde özellikle de Cumhuriyet Dönemi'nde Rıza Tevfik Bölükbaşı, Faruk Nafiz Çamlıbel, Ahmet Kutsi Tecer, Behçet Kemal Çağlar ve Cahit Külebi olmak üzere birçok sanatçıyı etkilemiştir.
Âşık Edebiyatı'nın şiir deryası olarak
bilinen Karacaoğlan'ın günümüze dek beş yüzün üzerinde şiir miras bıraktığı
bilinmektedir. Karacaoğlan'ın birçok şiiri bestelenmiştir. Nüzhet Ergun
şiirlerini ilk kez derleyip yayınlayan kişidir.
Örnek 1
YÜRÜ BİRE YALAN DÜNYA
Yürü bire yalan dünya
Sana konan göçer bir gün
İnsan bir ekine misal
Seni eken biçer bir gün
Ağalar içmesi hoştur
O da züğürtlere güçtür
Can kafeste duran kuştur
Elbet uçar gider bir gün
Yerimi serin bucağa
Suyumu koyun ocağa
Kafamı alın kucağa
Garip anam ağlar bir gün
Yeryüzünde yeşil yaprak
Yer altında kefen yırtmak
Yastığımız kara toprak
O da bizi atar bir gün
Bindirirler cansız ata
İndirirler tuta tuta
Var dünyadan yol ahrete
Yelgin gider salın bir gün
Karac'oğlan naaşıma
Çok işler geldi başıma
Mezarımın baş taşına
Baykuş konar öter bir gün
Karacaoğlan
Örnek 2
ALA GÖZLERİNİ SEVDİĞİM DİLBER
Ala gözlerini sevdiğim dilber
Göster cemalini görmeye geldim
Şeftalini derde derman dediler
Gerçek mi sevdiğim sormaya geldim
Gündüz hayallerim gece düşlerim
Uyandıkça ağlamaya başlarım
Sevdiğim üstünde uçan kuşların
Tutup kanatların kırmaya geldim
Senin aşkların gülmez dediler
Ağlayıp yaşını silmez dediler
Seni bir kez saran ölmez dediler
Gerçek mi efendim sormaya geldim
Senin işin yiyip içmek dediler
Yaren ile konup göçmek dediler
Göğsün cennet koynun uçmak dediler
Hak nasip ederse görmeye geldim
Mail oldum senin ince beline
Canım kurban olsun tatlı diline
Âşık olup senin hüsnün bağına
Kırmızı güllerin dermeye geldim
Karac'oğlan der ki işin doğrusu
Gokte melek yerde huma yavrusu
Söyleyim ben sana sözün doğrusu
Soyunup koynuna girmeye geldim
Karacaoğlan
Örnek 3
DELİ GÖNÜL
Deli gönül gezer gezer gelirsin
Arı gibi her çicekten alırsın
Nerde güzel görsen orda kalırsın
Ben senin derdini çekemem gönül
Santur mu istersin saz mı istersin
Ördek mi istersin kaz mı istersin
Tomurcuk memeli kız mı istersin
Ben senin derdini çekemem gönül
Çıkıp yücelere bakmak istersin
Coşkun sular gibi akmak istersin
Her güzelle yatıp kalkmak istersin
Ben senin derdini çekemem gönül
Karac'oğlan der ki okuyam yazam
Keleş değilim ki kervanlar bozam
Giyinem kuşanam bir hosça gezem
Ben senin derdini çekemem gönül
Karacaoğlan
Örnek 4
ELİF
İncecikten bir kar yağar
Tozar Elif Elif diye
Deli gönül abdal olmuş
Gezer Elif Elif diye
Elif'in uğru nakışlı
Yavru balaban bakışlı
Yayla çiçeği kokuşlu
Kokar Elif Elif diye
Elif kaşlarını çatar
Gamzesi bağrıma batar
Ak elleri kalem tutar
Yazar Elif Elif diye
Evlerinin önü çardak
Elif'in elinde bardak
Sanki yeşilbaşlı ördek
Yüzer Elif Elif diye
Karacaoğlan
Örnek 5
GEL
Bağlandı yollarım, kaldım çaresiz
Gayri dünya bana aralandı gel
Derildi defterim artsız arasız
Üst üste dizildi sıralandı gel
Yâri görse idim haftada ayda
Sevip ayrılmaktan ne buldum fayda
Azrail göğsümde canım hay hayda
Ciğerimin başı yaralandı gel
Karac'oğlan der ki başa yazıldı
Gözüm yaşı ceyhun oldu süzüldü
Kefenim biçildi, kabrim kazıldı
Mezarımın üstü karalandı gel
Karacaoğlan
ALA GÖZLÜM BEN BU İLDEN GİDERSEM
Ala gözlüm ben bu ilden gidersem
Zülfü perişanım kal melil melil
Kerem et aklından çıkarma beni
Ağla gözyaşını sil melil melil
Yeğin ey sevdiğim sen seni düzet
Karayi bağla da beyazı çöz at
Doldur ver badeyi bir daha uzat
Ayrılık şerbetin ver melil melil
Elvan çiçeklerden sokma başına
Kudret kalemini çekme kaşına
Beni unutursan doyma yaşına
Gez benim aşkımla yar melil melil
Karac'oğlan der ki ölüp ölünce
Ben de güzel sevdim kendi halimce
Varıp gurbet ele vasıl olunca
Dostlardan haberim al melil melil
Karacaoğlan
YEŞİLBAŞLI GÖVEL ÖRDEK
Yeşilbaşlı gövel ördek
Uçar gider göle karşı
Eğricesin tel tel etmiş
Döker gider yâre karşı
Telli turnam sökün gelir
İnci mercan yükün gelir
Elvan elvan kokun gelir
Yâr oturmuş yele karşı
Şahinim var bazlarım var
Tel alışkın sazlarım var
Yâre gizli sözlerim var
Diyemiyom ele karşı
Hani Karac'oğlan hani
Veren alır tatlı canı
Yakışmazsa öldür beni
Yeşil bağla ala karşı
Karacaoğlan
AŞAM DEDİM KARLI DAĞIN BAŞINDAN
Aşam dedim, karlı dağlar başından
Yüce dağlar koç yiğide dağ m'olur
Ağrır bedenim, sızlar yaralarım
Bu yarayı çeken yiğit sağ m'olur
Sıra sıra dikemedim söğüdü
Ben başıma veremedim öğüdü
Elleri göğsünde görün yiğidi
Yiğit mağrur gezmek ile bey m'olur
Ögüt versen, bana öğüt kâr etmez
O yârin hayali karşımdan gitmez
Kementle bağlasam, kolun bağ tutmaz
Yârin zülüfünden özge bağ m'olur
Karac'oğlan der ki, fani dünyadan
Korkmaz mısın haram ile zinadan
Ayırır seni anan babandan
Gurbet ile düşen yiğit sağ m'olur
Karacaoğlan
Âşık Edebiyatı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder