Kabahat samur kürk olsa kimse sırtına
almaz: Hiç
kimse her ne olursa olsun suçlu olduğunu kabul etmek istemez.
Kaçan balık büyük olur: İnsanın elinden kaçırdığı fırsatlar genellikle bir daha ele geçemeyecek kadar önemli fırsatlardır.
Kadı anlatışa göre fetva verir: Bir şeyin içeriğinden ziyade onun anlatılışı, üslubu önemlidir. Haksız kişi, olayı kendisini haklı gibi göstererek güzel bir şekilde anlatırsa dinleyen ona hak verir.
Kadın kocasının çarığı, anasının sarığıdır: Kadın kocası tarafından her zaman terk edilebilir fakat kadının annesi onu her zaman baş tacı eder.
Kadının fendi, erkeği yendi: Kadınlar kurnazlıkta erkeklerden çok daha öndeler.
Kadının şamdanı altın olsa mumunu dikecek erkektir: Kadın erkeğin evine her ne kadar bol, değerli çeyizle gelse de evdeki bütün eksiklikleri erkek giderir.
Kalaylı bakır küflenmez: Herkesin bildiği kişi veya nesneler birileri tarafından lekelenemez.
Kalkacağın yere oturma: Kişi, kendisinden daha rütbelilerin olacağı bir yerde öne atılıp bir yer meşgul etmemelidir.
Kalp kalbe karşıdır: Sevgi, karşılıklıdır. Birinin hissettiğini, düşündüğünü diğeri de düşünür, hisseder.
Kanatsız kuş uçmaz: Şartlar sağlanmadan gerekli malzemelerden yoksun bırakılan iş ya da insandan başarı beklenemez.
Kanı kanla yumazlar, kanı suyla yurlar: Kötülük, başka bir kötülükle düzeltilmez, o kötülük ancak iyilik yapılarak ortadan kaldırılır.
Kar kuytuda, para pintide eğleşir: Kar, çukur yerlerde daha geç erir. Para da cimri olan kişide uzun süre kalır.
Kar ne kadar çok yağsa yaza kalmaz: Bir şey kendisine elverişli olan ortam kaybolduğu zaman kendisi de oradan yok olur.
Kâr, zararın kardeşidir: Ticaret yapan kişi her zaman kazanmaz. Bazen zarar edebilir. Bu, doğal bir durumdur.
Kara gün kararıp kalmaz: Kişilerin zor ve sıkıntılı zamanları sürekli olmaz. Arkasından iyi günler de mutlaka gelir.
Kara haber tez duyulur: Ölüm veya felâket haberi çabucak, ağızdan ağıza dolaşarak hemencecik herkes tarafından duyulur.
Karaman'ın koyunu sonra çıkar oyunu: İleride bu işte yanlış bir hesap ve planlama olduğu ortaya çıkacak.
Karga, kekliği taklit edeyim demiş; kendi yürüyüşünü şaşırmış: Görgüsüz kişi, görgülü kişiyi taklit ederse gülünç olur. Daha komik bir duruma düşer.
Karga mandayı babası hayrına bitlemez: Hiç kimse başkasına yaptığı hizmeti karşılıksız yapmaz. Bu hizmetten kişi mutlaka bir menfaat gözetir.
Karga yavrusuna bakmış, "benim ak pak evladım" demiş: Kişinin kendi çocuğu kusurlu dahi olsa kişi onun kusurlarını görmez bilakis onu herkesten daha güzel görür.
Karınca, zevali gelince kanatlanır: Kişi ortamın, zamanın gereklerine aykırı taşkınlıklarda bulunursa kişinin düşmesi artık yakındır demektir.
Karıncadan ibret al, yazdan kışı karşılar: İnsan her şeyi önceden planlamalıdır. Çalışıp kazanabildiği zamanı boş geçirmemeli, çalışamayacağı günler için geçimini sağlayacak varlık edinmelidir.
Karpuz kabuğunu görmeden denize girme: Bir işi yapmak için o işin en uygun zamanını beklemek gerekir.
Karpuz kabuğuyla büyüyen eşeğin ölümü sudan olur: Üstünkörü yapılan özensizce işler en ufak bir arızada hemen bozulur.
Kartala bir ok değmiş yine kendi yeleğinden: İnsana en büyük kötülük kendisine çok yakın olan kişilerden gelir.
Kasavetsiz ağız anahtarsız açılır: Herhangi bir sıkıntısı, kaygısı olmayan her konuda oldukça kolay konuşur.
Katıra baban kim demişler, dayım attır, demiş: Aşağılık duygusu olan kişiler kendisini üstün gösteren yönleri ön plana çıkarır. Bazı gerçekleri gizler veya geçiştirir.
Kavgada kılıç ödünç verilmez: Elimizdeki bir şeyi zararımız olan bir şey için kullanmamak gerekir.
Kavurga karın doyurmaz: Gerçek ihtiyaçlar, oyalayıcı, günü birlik şeylerle karşılanmaz.
Kavurganın yananı sıçrar: Bir toplulukta en sıkıntılı kişinin sesi daha çok çıkar.
Kaya uçmazsa dere dolmaz: Büyük bir eksiği kapatabilmek ancak büyük bir özveri ile olur.
Kaybolan koyunun kuyruğu büyük olur: Kişinin kaçırdığı fırsatlar genelde büyük fırsatlardır.
Kayış bilir, yutan ne çeker: Ağır, zor bir işi ancak o işi yapan kişi bilir. O işe emek veren kişi anlar.
Kaymağı seven mandayı yanında taşır: Sevdiği şeyi kaybetmek istemeyen onunla ilgili araçları elinin altında bulundurmalı, bunun için gereken sıkıntılara katlanmayı bilmelidir.
Kaynana pamuk ipliği olup rahattan düşse gelininin başını yarar: Kaynananın en yumuşağı, geçimlisi bile gelinini sevmez. Onun her hareketi bu sevgisizliğe bir işaret olur.
Kaynayan kazan kapak tutmaz: İçin için büyüyen bir olay, bir duygu çok geçmeden patlak verir.
Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez: Bir şeyde çoğu elde etme olanağı varken ondan daha az olan gözden çıkarılabilir.
Kaz kazla, daz dazla, kel tavuk kel (topal) horozla: Kişi, kendine denk kişilerle arkadaşlık etmelidir, onunla oturup kalkmalıdır.
Kaza geliyorum demez: Kazaların, kötü şeylerin ne zaman olacağını kestirmek olanaksızdır. Buna her zaman hazırlıklı olmak gerekir.
Kazan kazana kara demiş: Suçlu, kusurlu kişiler kendi suçlarını bilmez, kendi kusurlarını görmezler. Başkalarında kötü bir şey gördüğü anda onu kınar.
Kazanırsa dost kazan, düşmanı anan da doğurur: Kişi, sürekli dost kazanmaya çalışmalıdır. Düşman kazanmak oldukça kolaydır fakat önemli olan dost kazanmaktır.
Keçi geberse de kuyruğunu indirmez: İnatçı kişileri inadından vazgeçirmek imkânsızdır.
Keçi kurttan kurtulsa gergedan olur: Bir işte tehlikeli bir durum yoksa o şey oldukça gelişir. Tehlikeler, zararlar olmasa her şey alabildiğine gelişir.
Keçide de sakal var: Sakal, kişiye değer kazandırmaz, ona bir şey katmaz.
Keçinin uyuzu, çeşmenin gözünden su içer: Değerli olmayan kişiler kendilerini en güzel şeye layık görürler.
Kedi yavrusunu yerken sıçana benzetir: Kişi yanlış bildiği bir işi yaptığı zaman kendini mazur göstermek için kendince bir bahane uydurur.
Kedi uzanamadığı ciğere pis der: İnsanlar elde edemedikleri şeyleri istemiyorlarmış gibi görünürler. İşin aslı tam tersidir. Aslında kişi o şeye şiddetle kavuşmak ister.
Kedinin boynuna ciğer asılmaz: Güvensiz birine bir şey emanet edildiğinde o şey ya zarar görür ya da ortalıktan toz duman olur. Her şey herkese emanet edilmez.
Kedinin kanadı olsaydı serçenin adı kalmazdı: Saldırgan özelliği olanlar, içlerinden geçirdikleri şeyleri yapabilecek şeye sahip olsalardı kendisinden güçsüz olanları kolaylıkla ortadan kaldırırlardı.
Kefenin cebi yoktur: Kişi ne kadar para biriktirirse biriktirsin kişinin onu diğer dünyaya götürme olasılığı yoktur. Dolayısıyla insan her zaman mert olmalıdır.
Kel ölür sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur: Değersiz bulunan bir şey yitirildi mi bulunmaz, çok değerli bir şeymiş gibi nitelendirilir.
Kel yanında kabak anılmaz: Bir kişinin yanında, dolaylı da olsa onun kusurunu hatırlatabilecek sözler sarf edilmemelidir.
Kele köseden yardım olmaz: Yardıma muhtaç kişiler herhangi bir konuda başkasına yardım edemez.
Kelin ayıbını takke örter: Mal, mülk, zenginlik bazen birçok ayıbı örter.
Kelin ilâcı olsa başına sürer: Kendi derdine çare bulamamış kendi işini halledememiş kişiler başkalarının derdine çare bulamaz.
Kendi düşen ağlamaz: Bir şeyde rızasıyla yer alan kişinin o şeyin zararından dolayı yakınmaya hakkı yoktur. Kişi bunun sonucuna da katlanmalıdır.
Kepenek altında er yatar: Kişi, kılık ve kıyafetine göre davranmamalıdır. Üstünde doğru dürüst bir giysi olmayan nice değerli kişiler vardır.
Keseye danış, pazarlığa sonra giriş: Bütçeyi, alım gücünü tam bilmeden kişi bir şey almaya girişmemelidir.
Keskin sirke küpüne zarar verir: Öfkeli kişi kendi sağlığını bozar, işlerini alt üst eder.
Kılavuzu karga olanın burnu boktan kurtulmaz: İnsan, rehber edineceği kişiyi dikkatle seçmelidir. Kötü bir kişiyi seçerse bu, onun başına türlü felaketlere sebep olabilir.
Kılıç kınını kesmez: İnsan her ne kadar kızgın, öfkeli olsa da yanındakilere, yakınlarına zarar vermez.
Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan: Kişi, arkadaşlık ettiği insanlardan etkilenir. Onun alışkanlıklarına, düşüncelerine, davranışlarına özenir.
Kırk yıllık kani, olur mu yani: Ömrünü iyilikle dürüstle geçirmiş biri ömrünün sonlarında kötü olmaz.
Kırkından sonra azanı teneşir paklar: Yaşlandığında ahlâksız yola sapan insanları doğru yola getirmek çok zordur. Bunların sonu hüsrandır.
Kırlangıcın zararını biberciden sor: Kırlangıç, görünüşte zararsız görünür. Bibere çok düşkün olduğundan onun ne kadar zararlı biri olduğu ancak biberci bilir.
Kısa günün kârı az olur: Gününü iyi kullanamayan dolayısıyla kısa süre çalışılarak yapılan işten elde edilecek kazanç oldukça az olur. Güne erken başlamak gerekir.
Kısmet gökten zembille inmez: Kısmet, çalışıp çabalamadan kişinin ayağına gelmez.
Kısmetinde ne varsa kaşığında o çıkar: İnsan çok çabalasa dahi insanın nasibinde, kısmetinde olan insanı bulur.
Kısmetsiz köpek, sabaha karşı uyuyakalır: Bir kişi şanssız ise rızkına en yakın olduğu zamanda mutlaka başına bir şey gelir.
Kış kışlığını, kuş kuşluğunu gösterir: Doğanın mevcut kanunları değişmez. Her şey özelliğini bir şekilde belli ettirir.
Kız evi, naz evi: Düğünlerde kızın olduğu taraf nazlı olur.
Kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya varır, ya zurnacıya: Tecrübesiz, eğlenceye düşkün olup ileriyi göremeyen kızları, büyükleri uyarmazsa bunlar uygun olmayan kişilerle evlenir. Aile denetimi kaçınılmazdır.
Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla: Birine söylenilmek istenenin dolaylı bir şekilde iletilmesidir. Doğrudan söylenemeyen duygu ve düşüncelerin bir kimsenin yakınına söylenmesidir.
Kızını dövmeyen dizini döver: Kızını iyi yetiştirmeyen ona iyi terbiye vermeyen anne, kızı el kapısında beceriksizliği yüzünden sıkıntı çektiği zaman dövünür durur.
Kimin tavuğuna kış (kışt) demişiz: Hal ve hareketlerimizle kimi rahatsız etmişiz.
Kimine hay hay kimine vay vay: Bu dünyada bazı şeyler kimine üzücü kimine de sevindirici gelir. Bazı kişiler her istediğine kavuşur bazıları hiçbir şeyi elde etmezler.
Kiminin parası, kiminin duası: Her şey para değil dua da önemlidir. Bazıları bir şey için para verir bazıları dua eder.
Kimse ayranım ekşi demez: Herkes satacağı malı över. Kendi tutumunu ve tuttuğu kimseleri savunur. Başkaları eleştirse bile onlara toz kondurmaz.
Kimse kendi memleketinde peygamber olmaz: Kişinin değeri doğup yetiştiği çevre tarafından tam olarak bilinmez. Yabancılar bu çevrelerde daha değerli olarak bilinir.
Kimse yoğurdum ekşi demez: Kişi, her zaman kendi iş ve hareketlerini beğenir. Kendi işini, davranışını över.
Kimsenin ahı kimsede kalmaz: Bir yerde birine zulüm yapılırsa bu, ona zulmedenin burnundan mutlaka gelir.
Kimsenin çırası tana kadar yanmaz: Kimse ömrünün sonuna kadar parlak, güzel bir yaşam sürmez.
Kişi refikinden azar: Kötü arkadaş kişiyi yoldan çıkarır.
Kocana göre bağla başını, harcına göre pişir aşını: Davranışlarını gerçek sebepler için yap.
Koç koyundan seçkel gerek: Topluma önder, lider olacak kişinin toplumdaki bireylerden daha üstün özelliklere sahip olması gerekir.
Koç yiğit bunalıp ölmez: Atak, cesur, çalışkan kişiler zor durumlarla mücadele edip onları aşar.
Koça boynuzu yük olmaz: Kişiye kendisinin ve yakın çevresinin sorumluluğu ağır gelmez.
Komşu hakkı, Tanrı hakkıdır: Komşunun komşu üzerindeki hakkından daha üstün bir hak yoktur.
Komşu kızı almak, kalaylı kaptan su içmek gibidir: Komşu, komşu kızını gelin olarak aldığı zaman onu diğer alabileceği kızlardan daha iyi tanıdığı için içi rahat olur.
Komşu komşunun külüne muhtaçtır: Bir arada yaşama yardımlaşmanın gereğidir. Dolayısıyla komşular, birbirlerine en küçük şey için kül kadar değersiz olsa da ihtiyaç duyar.
Komşuda pişer, bize de düşer: Çevremizdekilerin güzel şeylere kavuşmasının mutlaka kişiye de bir yansıması olur.
Komşun kör ise sen kıpa bak: Kişi, komşusundan her açıdan üstün olsa da bunu ona çok fazla sezdirmemelidir.
Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür: Başka birinin malı, kişiye olduğundan daha değerli görünür. Çünkü insanoğlu, başkasının elindekine çoğunlukla özenir.
Kork Allah'tan korkmayandan: Bir kişi Allah'tan korkmuyorsa her türlü kötülüğü yapabilir. Böyle kişilerden korkmak gerekir.
Kork aprilin beşinden, öküzü ayırır eşinden: Baharın nisan ayının beşinde hava, çift süren iki öküzü birbirinden ayıracak denli soğuk olur.
Korkak bezirgân ne kâr eder ne zarar: Cesaretli olmayan tüccar, kendisini zarardan korur fakat cesur davranmadığı için kazanç da sağlayamaz.
Korkulu düş görmektense uyanık yatmak hayırlıdır: Tehlikeli olan bir iş varsa ondan vazgeçip daha az tehlikeli bir işe girişmek gerekir.
Korkunun ecele faydası yoktur: Kişi korkmakla kendisine gelecek bir kötülüğü önleyemez. Bunun için boş yere korkup ızdırap çekmemelidir.
Koyma akıl akıl olmaz: Akılsız kişiler başkasının verdiği akıl ile iş yapamaz. Bu, devamlı olmaz ve bunun sonu gelmez.
Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler: İstenilen nitelikte olan şey bulunamayınca onun daha düşük olanına da çoğunlukla razı olunur.
Köpeğe gem vurma kendisini at sanır: Değersiz olduğu hâlde değer verilen biri ve bir makama getirilen kişi, kendisini kıymetli zannedip buna inandırır.
Köpek ekmek yediği kapıyı tanır: İyilik eden kişi mutlaka bu iyiliğin karşılığını bir gün bulur. Köpek bile yeri geldiğinde sahibini tanır ve onu ısırmaz.
Köpek sahibini ısırmaz: Hiç kimse, kendisini koruyan kendisine iyiliği dokunan kimseye kötülük yapmaz.
Köpek suya düşmeyince yüzmeyi öğrenemez: Bir kişi zor durumda kalınca mutlaka bir çözüm yolu bulur. Uğraşıp o işin yolunu öğrenir.
Köpeksiz köy bulmuş da çomaksız geziyor: Kendisine karşı çıkacak, kendisini rahatsız edecek kimse olmadığı için istediği gibi hüküm sürüyor.
Köprünün altından çok su geçti: Geçen sürede şartlar çok değişti, eski durum artık yok.
Köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı derler: Kişi, kendisinden yardım beklediği aşağılık kimseye, işi bitinceye kadar, "Soylusun, boylusun" diye dil döker.
Kör pazara varmasın, pazar körsüz kalmasın: Bir şey satın almasını bilmeyen kimseler alışverişe çıkmamalıdır. Bu kişiler alışverişe çıkarsa esnaf sevinir.
Körle yatan şaşı kalkar: Kişi kiminle arkadaşlık ederse ondan etkilenir. Onun huyunu edinir.
Körler memleketinde şaşılar padişah olur: Bilgisiz, cahil kişilerin olduğu bir çevrede çok az bilgisi olan kişi arif görünür.
Köseyle alay edenin top sakalı kara gerek: Başka biriyle alay eden kişinin bir kusuru olmamalıdır.
Kötü haber tez duyulur: Olumsuz şeyler toplum tarafından çabuk duyulur.
Kötü komşu insanı hacet sahibi eder: Komşuluk ilişkilerini bilmeyen bir komşu komşusuyla bir şey paylaşmaz. Dolayısıyla komşusundan istediği her şeyi satın almak zorunda kalır.
Kötü söyleme eşine, ağı katar aşına: Vakit geçirdiğin kişilere kötülük yapma çünkü onlar kötülük yaptığını görseler daha büyük bir kötülük yapacaklar.
Kötürümden aksak, hiç yoktan torlak yeğdir: Kusurlu dahi olsa bir şeyin varlığı, hiç bulunmamasından daha iyidir.
Köylü, misafir kabul etmeyiz demez, konacak konak yoktur der: Bir kişi bir işi yapmak istemediği zaman birtakım gerekçeler, bahaneler ileri sürer. Böylece doğrudan değil dolaylı olarak karşısındaki kişiyle iletişime geçer.
Kul azmayınca Hak yazmaz: İnsanın başına gelen olumsuzluklar insanın yaptıkları yüzündendir. Allah, hiçbir kuluna haşa haksızlık etmez.
Kul hatasız olmaz: Kişi yanılmamak için ne kadar dikkat ederse etsin yine yanılır.
Kul sıkışmayınca Hızır gelmez: Kişinin başı dara düşmeyince kişi bir şeyin çözüm yolunu aramaz.
Kurcalama sivilceyi çıban edersin: Küçük bir sorunu sürekli gündemde tutmak onu büyük, üstünden gelinemeyecek büyük bir sorun haline getirebilir.
Kurdun adı yaman çıkmış tilki vardır baş keser: Toplumda öyle kurnaz, kötü kişiler var ki bunlar herkesçe bilinen kötü kişilerden daha tehlikeli olabilirler.
Kurt dumanlı havayı sever: Niyeti bozuk insanlar, karışık ortamlarda kendilerini engelleyecek kimseler olmadığı için bu ortamları severler.
Kurt kocayınca köpeklere maskara olur: Güçlü kişi, zamanla gücünü yitirince vaktiyle karşısında el bağlayan korkup çekinen kişilerin eğlencesi durumuna düşer.
Kurtla görüşürsen köpeğini yanından ayırma: Kötü biriyle buluşacak kimse tedbiri elden bırakmamalıdır.
Kurtla koyun, kılıçla oyun olmaz: Birbirleri için zararlı olan şeyler bir arada bulunmamalıdır.
Kuru gayret, çarık eskitir: Bir işi plansız, programsız çözmeye çalışmak boşunadır. Çözüm yollarını ve planlamayı yapıp öylece o işe girişmek gerekir.
Kurunun yanında yaş da yanar: Bozulan ortamı düzeltmek için güç kullanılması gerektiğinde bazen suçsuz olan da suçlu gibi cezalandırılır.
Kusursuz dost arayan dostsuz kalır: Herkesin mutlaka bir eksiği, yanlışı vardır. Kişi, dostundaki ufak tefek hataları görmemelidir.
Kuş, kanadına kira istemez: Kişi, kendi işi için bir çaba harcarsa bunun karşılığını başkasından istemez. Bu, abes, boş bir şey olur.
Kuşa kafes lazım, boruya nefes: Bir şeyden faydalanmak için kullanılacak araç ve gereç o işin niteliğine uygun olmalıdır.
Kuşa süt nasip olsa anasından olurdu: Bir kişinin yaratılışı bir şeyden yararlanmaya elverişli değilse o kişi ne yaparsa yapsın o şeyden faydalanmaz.
Kuşkulu uyku evin bekçisidir: Uykusu hafif olan hemen uyanan kişiler sürekli uyanık olduklarından birer bekçi görevi görürler.
Kutsuz kuşun yuvası doğan yanında olur: Şanssız insanlar, genellikle saldırgan, kötü kişilerle komşu olur. Her yerde o kişilere denk gelirler.
Kuzguna yavrusu anka görünür: Kişiye işi ne kadar kötü olsa da çocuğu çok çirkin olsa da bunlar ona hep iyi ve güzel görünür.
Küheylan at, çul içinde de bellidir: Yetenekli, becerikli kişiler kötü elbise dahi giyseler kendilerini bir şekilde belli ettirirler.
Ayrıca bakınız
Kaçan balık büyük olur: İnsanın elinden kaçırdığı fırsatlar genellikle bir daha ele geçemeyecek kadar önemli fırsatlardır.
Kadı anlatışa göre fetva verir: Bir şeyin içeriğinden ziyade onun anlatılışı, üslubu önemlidir. Haksız kişi, olayı kendisini haklı gibi göstererek güzel bir şekilde anlatırsa dinleyen ona hak verir.
Kadın kocasının çarığı, anasının sarığıdır: Kadın kocası tarafından her zaman terk edilebilir fakat kadının annesi onu her zaman baş tacı eder.
Kadının fendi, erkeği yendi: Kadınlar kurnazlıkta erkeklerden çok daha öndeler.
Kadının şamdanı altın olsa mumunu dikecek erkektir: Kadın erkeğin evine her ne kadar bol, değerli çeyizle gelse de evdeki bütün eksiklikleri erkek giderir.
Kalaylı bakır küflenmez: Herkesin bildiği kişi veya nesneler birileri tarafından lekelenemez.
Kalkacağın yere oturma: Kişi, kendisinden daha rütbelilerin olacağı bir yerde öne atılıp bir yer meşgul etmemelidir.
Kalp kalbe karşıdır: Sevgi, karşılıklıdır. Birinin hissettiğini, düşündüğünü diğeri de düşünür, hisseder.
Kanatsız kuş uçmaz: Şartlar sağlanmadan gerekli malzemelerden yoksun bırakılan iş ya da insandan başarı beklenemez.
Kanı kanla yumazlar, kanı suyla yurlar: Kötülük, başka bir kötülükle düzeltilmez, o kötülük ancak iyilik yapılarak ortadan kaldırılır.
Kar kuytuda, para pintide eğleşir: Kar, çukur yerlerde daha geç erir. Para da cimri olan kişide uzun süre kalır.
Kar ne kadar çok yağsa yaza kalmaz: Bir şey kendisine elverişli olan ortam kaybolduğu zaman kendisi de oradan yok olur.
Kâr, zararın kardeşidir: Ticaret yapan kişi her zaman kazanmaz. Bazen zarar edebilir. Bu, doğal bir durumdur.
Kara gün kararıp kalmaz: Kişilerin zor ve sıkıntılı zamanları sürekli olmaz. Arkasından iyi günler de mutlaka gelir.
Kara haber tez duyulur: Ölüm veya felâket haberi çabucak, ağızdan ağıza dolaşarak hemencecik herkes tarafından duyulur.
Karaman'ın koyunu sonra çıkar oyunu: İleride bu işte yanlış bir hesap ve planlama olduğu ortaya çıkacak.
Karga, kekliği taklit edeyim demiş; kendi yürüyüşünü şaşırmış: Görgüsüz kişi, görgülü kişiyi taklit ederse gülünç olur. Daha komik bir duruma düşer.
Karga mandayı babası hayrına bitlemez: Hiç kimse başkasına yaptığı hizmeti karşılıksız yapmaz. Bu hizmetten kişi mutlaka bir menfaat gözetir.
Karga yavrusuna bakmış, "benim ak pak evladım" demiş: Kişinin kendi çocuğu kusurlu dahi olsa kişi onun kusurlarını görmez bilakis onu herkesten daha güzel görür.
Karınca, zevali gelince kanatlanır: Kişi ortamın, zamanın gereklerine aykırı taşkınlıklarda bulunursa kişinin düşmesi artık yakındır demektir.
Karıncadan ibret al, yazdan kışı karşılar: İnsan her şeyi önceden planlamalıdır. Çalışıp kazanabildiği zamanı boş geçirmemeli, çalışamayacağı günler için geçimini sağlayacak varlık edinmelidir.
Karpuz kabuğunu görmeden denize girme: Bir işi yapmak için o işin en uygun zamanını beklemek gerekir.
Karpuz kabuğuyla büyüyen eşeğin ölümü sudan olur: Üstünkörü yapılan özensizce işler en ufak bir arızada hemen bozulur.
Kartala bir ok değmiş yine kendi yeleğinden: İnsana en büyük kötülük kendisine çok yakın olan kişilerden gelir.
Kasavetsiz ağız anahtarsız açılır: Herhangi bir sıkıntısı, kaygısı olmayan her konuda oldukça kolay konuşur.
Katıra baban kim demişler, dayım attır, demiş: Aşağılık duygusu olan kişiler kendisini üstün gösteren yönleri ön plana çıkarır. Bazı gerçekleri gizler veya geçiştirir.
Kavgada kılıç ödünç verilmez: Elimizdeki bir şeyi zararımız olan bir şey için kullanmamak gerekir.
Kavurga karın doyurmaz: Gerçek ihtiyaçlar, oyalayıcı, günü birlik şeylerle karşılanmaz.
Kavurganın yananı sıçrar: Bir toplulukta en sıkıntılı kişinin sesi daha çok çıkar.
Kaya uçmazsa dere dolmaz: Büyük bir eksiği kapatabilmek ancak büyük bir özveri ile olur.
Kaybolan koyunun kuyruğu büyük olur: Kişinin kaçırdığı fırsatlar genelde büyük fırsatlardır.
Kayış bilir, yutan ne çeker: Ağır, zor bir işi ancak o işi yapan kişi bilir. O işe emek veren kişi anlar.
Kaymağı seven mandayı yanında taşır: Sevdiği şeyi kaybetmek istemeyen onunla ilgili araçları elinin altında bulundurmalı, bunun için gereken sıkıntılara katlanmayı bilmelidir.
Kaynana pamuk ipliği olup rahattan düşse gelininin başını yarar: Kaynananın en yumuşağı, geçimlisi bile gelinini sevmez. Onun her hareketi bu sevgisizliğe bir işaret olur.
Kaynayan kazan kapak tutmaz: İçin için büyüyen bir olay, bir duygu çok geçmeden patlak verir.
Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez: Bir şeyde çoğu elde etme olanağı varken ondan daha az olan gözden çıkarılabilir.
Kaz kazla, daz dazla, kel tavuk kel (topal) horozla: Kişi, kendine denk kişilerle arkadaşlık etmelidir, onunla oturup kalkmalıdır.
Kaza geliyorum demez: Kazaların, kötü şeylerin ne zaman olacağını kestirmek olanaksızdır. Buna her zaman hazırlıklı olmak gerekir.
Kazan kazana kara demiş: Suçlu, kusurlu kişiler kendi suçlarını bilmez, kendi kusurlarını görmezler. Başkalarında kötü bir şey gördüğü anda onu kınar.
Kazanırsa dost kazan, düşmanı anan da doğurur: Kişi, sürekli dost kazanmaya çalışmalıdır. Düşman kazanmak oldukça kolaydır fakat önemli olan dost kazanmaktır.
Keçi geberse de kuyruğunu indirmez: İnatçı kişileri inadından vazgeçirmek imkânsızdır.
Keçi kurttan kurtulsa gergedan olur: Bir işte tehlikeli bir durum yoksa o şey oldukça gelişir. Tehlikeler, zararlar olmasa her şey alabildiğine gelişir.
Keçide de sakal var: Sakal, kişiye değer kazandırmaz, ona bir şey katmaz.
Keçinin uyuzu, çeşmenin gözünden su içer: Değerli olmayan kişiler kendilerini en güzel şeye layık görürler.
Kedi yavrusunu yerken sıçana benzetir: Kişi yanlış bildiği bir işi yaptığı zaman kendini mazur göstermek için kendince bir bahane uydurur.
Kedi uzanamadığı ciğere pis der: İnsanlar elde edemedikleri şeyleri istemiyorlarmış gibi görünürler. İşin aslı tam tersidir. Aslında kişi o şeye şiddetle kavuşmak ister.
Kedinin boynuna ciğer asılmaz: Güvensiz birine bir şey emanet edildiğinde o şey ya zarar görür ya da ortalıktan toz duman olur. Her şey herkese emanet edilmez.
Kedinin kanadı olsaydı serçenin adı kalmazdı: Saldırgan özelliği olanlar, içlerinden geçirdikleri şeyleri yapabilecek şeye sahip olsalardı kendisinden güçsüz olanları kolaylıkla ortadan kaldırırlardı.
Kefenin cebi yoktur: Kişi ne kadar para biriktirirse biriktirsin kişinin onu diğer dünyaya götürme olasılığı yoktur. Dolayısıyla insan her zaman mert olmalıdır.
Kel ölür sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur: Değersiz bulunan bir şey yitirildi mi bulunmaz, çok değerli bir şeymiş gibi nitelendirilir.
Kel yanında kabak anılmaz: Bir kişinin yanında, dolaylı da olsa onun kusurunu hatırlatabilecek sözler sarf edilmemelidir.
Kele köseden yardım olmaz: Yardıma muhtaç kişiler herhangi bir konuda başkasına yardım edemez.
Kelin ayıbını takke örter: Mal, mülk, zenginlik bazen birçok ayıbı örter.
Kelin ilâcı olsa başına sürer: Kendi derdine çare bulamamış kendi işini halledememiş kişiler başkalarının derdine çare bulamaz.
Kendi düşen ağlamaz: Bir şeyde rızasıyla yer alan kişinin o şeyin zararından dolayı yakınmaya hakkı yoktur. Kişi bunun sonucuna da katlanmalıdır.
Kepenek altında er yatar: Kişi, kılık ve kıyafetine göre davranmamalıdır. Üstünde doğru dürüst bir giysi olmayan nice değerli kişiler vardır.
Keseye danış, pazarlığa sonra giriş: Bütçeyi, alım gücünü tam bilmeden kişi bir şey almaya girişmemelidir.
Keskin sirke küpüne zarar verir: Öfkeli kişi kendi sağlığını bozar, işlerini alt üst eder.
Kılavuzu karga olanın burnu boktan kurtulmaz: İnsan, rehber edineceği kişiyi dikkatle seçmelidir. Kötü bir kişiyi seçerse bu, onun başına türlü felaketlere sebep olabilir.
Kılıç kınını kesmez: İnsan her ne kadar kızgın, öfkeli olsa da yanındakilere, yakınlarına zarar vermez.
Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan: Kişi, arkadaşlık ettiği insanlardan etkilenir. Onun alışkanlıklarına, düşüncelerine, davranışlarına özenir.
Kırk yıllık kani, olur mu yani: Ömrünü iyilikle dürüstle geçirmiş biri ömrünün sonlarında kötü olmaz.
Kırkından sonra azanı teneşir paklar: Yaşlandığında ahlâksız yola sapan insanları doğru yola getirmek çok zordur. Bunların sonu hüsrandır.
Kırlangıcın zararını biberciden sor: Kırlangıç, görünüşte zararsız görünür. Bibere çok düşkün olduğundan onun ne kadar zararlı biri olduğu ancak biberci bilir.
Kısa günün kârı az olur: Gününü iyi kullanamayan dolayısıyla kısa süre çalışılarak yapılan işten elde edilecek kazanç oldukça az olur. Güne erken başlamak gerekir.
Kısmet gökten zembille inmez: Kısmet, çalışıp çabalamadan kişinin ayağına gelmez.
Kısmetinde ne varsa kaşığında o çıkar: İnsan çok çabalasa dahi insanın nasibinde, kısmetinde olan insanı bulur.
Kısmetsiz köpek, sabaha karşı uyuyakalır: Bir kişi şanssız ise rızkına en yakın olduğu zamanda mutlaka başına bir şey gelir.
Kış kışlığını, kuş kuşluğunu gösterir: Doğanın mevcut kanunları değişmez. Her şey özelliğini bir şekilde belli ettirir.
Kız evi, naz evi: Düğünlerde kızın olduğu taraf nazlı olur.
Kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya varır, ya zurnacıya: Tecrübesiz, eğlenceye düşkün olup ileriyi göremeyen kızları, büyükleri uyarmazsa bunlar uygun olmayan kişilerle evlenir. Aile denetimi kaçınılmazdır.
Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla: Birine söylenilmek istenenin dolaylı bir şekilde iletilmesidir. Doğrudan söylenemeyen duygu ve düşüncelerin bir kimsenin yakınına söylenmesidir.
Kızını dövmeyen dizini döver: Kızını iyi yetiştirmeyen ona iyi terbiye vermeyen anne, kızı el kapısında beceriksizliği yüzünden sıkıntı çektiği zaman dövünür durur.
Kimin tavuğuna kış (kışt) demişiz: Hal ve hareketlerimizle kimi rahatsız etmişiz.
Kimine hay hay kimine vay vay: Bu dünyada bazı şeyler kimine üzücü kimine de sevindirici gelir. Bazı kişiler her istediğine kavuşur bazıları hiçbir şeyi elde etmezler.
Kiminin parası, kiminin duası: Her şey para değil dua da önemlidir. Bazıları bir şey için para verir bazıları dua eder.
Kimse ayranım ekşi demez: Herkes satacağı malı över. Kendi tutumunu ve tuttuğu kimseleri savunur. Başkaları eleştirse bile onlara toz kondurmaz.
Kimse kendi memleketinde peygamber olmaz: Kişinin değeri doğup yetiştiği çevre tarafından tam olarak bilinmez. Yabancılar bu çevrelerde daha değerli olarak bilinir.
Kimse yoğurdum ekşi demez: Kişi, her zaman kendi iş ve hareketlerini beğenir. Kendi işini, davranışını över.
Kimsenin ahı kimsede kalmaz: Bir yerde birine zulüm yapılırsa bu, ona zulmedenin burnundan mutlaka gelir.
Kimsenin çırası tana kadar yanmaz: Kimse ömrünün sonuna kadar parlak, güzel bir yaşam sürmez.
Kişi refikinden azar: Kötü arkadaş kişiyi yoldan çıkarır.
Kocana göre bağla başını, harcına göre pişir aşını: Davranışlarını gerçek sebepler için yap.
Koç koyundan seçkel gerek: Topluma önder, lider olacak kişinin toplumdaki bireylerden daha üstün özelliklere sahip olması gerekir.
Koç yiğit bunalıp ölmez: Atak, cesur, çalışkan kişiler zor durumlarla mücadele edip onları aşar.
Koça boynuzu yük olmaz: Kişiye kendisinin ve yakın çevresinin sorumluluğu ağır gelmez.
Komşu hakkı, Tanrı hakkıdır: Komşunun komşu üzerindeki hakkından daha üstün bir hak yoktur.
Komşu kızı almak, kalaylı kaptan su içmek gibidir: Komşu, komşu kızını gelin olarak aldığı zaman onu diğer alabileceği kızlardan daha iyi tanıdığı için içi rahat olur.
Komşu komşunun külüne muhtaçtır: Bir arada yaşama yardımlaşmanın gereğidir. Dolayısıyla komşular, birbirlerine en küçük şey için kül kadar değersiz olsa da ihtiyaç duyar.
Komşuda pişer, bize de düşer: Çevremizdekilerin güzel şeylere kavuşmasının mutlaka kişiye de bir yansıması olur.
Komşun kör ise sen kıpa bak: Kişi, komşusundan her açıdan üstün olsa da bunu ona çok fazla sezdirmemelidir.
Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür: Başka birinin malı, kişiye olduğundan daha değerli görünür. Çünkü insanoğlu, başkasının elindekine çoğunlukla özenir.
Kork Allah'tan korkmayandan: Bir kişi Allah'tan korkmuyorsa her türlü kötülüğü yapabilir. Böyle kişilerden korkmak gerekir.
Kork aprilin beşinden, öküzü ayırır eşinden: Baharın nisan ayının beşinde hava, çift süren iki öküzü birbirinden ayıracak denli soğuk olur.
Korkak bezirgân ne kâr eder ne zarar: Cesaretli olmayan tüccar, kendisini zarardan korur fakat cesur davranmadığı için kazanç da sağlayamaz.
Korkulu düş görmektense uyanık yatmak hayırlıdır: Tehlikeli olan bir iş varsa ondan vazgeçip daha az tehlikeli bir işe girişmek gerekir.
Korkunun ecele faydası yoktur: Kişi korkmakla kendisine gelecek bir kötülüğü önleyemez. Bunun için boş yere korkup ızdırap çekmemelidir.
Koyma akıl akıl olmaz: Akılsız kişiler başkasının verdiği akıl ile iş yapamaz. Bu, devamlı olmaz ve bunun sonu gelmez.
Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler: İstenilen nitelikte olan şey bulunamayınca onun daha düşük olanına da çoğunlukla razı olunur.
Köpeğe gem vurma kendisini at sanır: Değersiz olduğu hâlde değer verilen biri ve bir makama getirilen kişi, kendisini kıymetli zannedip buna inandırır.
Köpek ekmek yediği kapıyı tanır: İyilik eden kişi mutlaka bu iyiliğin karşılığını bir gün bulur. Köpek bile yeri geldiğinde sahibini tanır ve onu ısırmaz.
Köpek sahibini ısırmaz: Hiç kimse, kendisini koruyan kendisine iyiliği dokunan kimseye kötülük yapmaz.
Köpek suya düşmeyince yüzmeyi öğrenemez: Bir kişi zor durumda kalınca mutlaka bir çözüm yolu bulur. Uğraşıp o işin yolunu öğrenir.
Köpeksiz köy bulmuş da çomaksız geziyor: Kendisine karşı çıkacak, kendisini rahatsız edecek kimse olmadığı için istediği gibi hüküm sürüyor.
Köprünün altından çok su geçti: Geçen sürede şartlar çok değişti, eski durum artık yok.
Köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı derler: Kişi, kendisinden yardım beklediği aşağılık kimseye, işi bitinceye kadar, "Soylusun, boylusun" diye dil döker.
Kör pazara varmasın, pazar körsüz kalmasın: Bir şey satın almasını bilmeyen kimseler alışverişe çıkmamalıdır. Bu kişiler alışverişe çıkarsa esnaf sevinir.
Körle yatan şaşı kalkar: Kişi kiminle arkadaşlık ederse ondan etkilenir. Onun huyunu edinir.
Körler memleketinde şaşılar padişah olur: Bilgisiz, cahil kişilerin olduğu bir çevrede çok az bilgisi olan kişi arif görünür.
Köseyle alay edenin top sakalı kara gerek: Başka biriyle alay eden kişinin bir kusuru olmamalıdır.
Kötü haber tez duyulur: Olumsuz şeyler toplum tarafından çabuk duyulur.
Kötü komşu insanı hacet sahibi eder: Komşuluk ilişkilerini bilmeyen bir komşu komşusuyla bir şey paylaşmaz. Dolayısıyla komşusundan istediği her şeyi satın almak zorunda kalır.
Kötü söyleme eşine, ağı katar aşına: Vakit geçirdiğin kişilere kötülük yapma çünkü onlar kötülük yaptığını görseler daha büyük bir kötülük yapacaklar.
Kötürümden aksak, hiç yoktan torlak yeğdir: Kusurlu dahi olsa bir şeyin varlığı, hiç bulunmamasından daha iyidir.
Köylü, misafir kabul etmeyiz demez, konacak konak yoktur der: Bir kişi bir işi yapmak istemediği zaman birtakım gerekçeler, bahaneler ileri sürer. Böylece doğrudan değil dolaylı olarak karşısındaki kişiyle iletişime geçer.
Kul azmayınca Hak yazmaz: İnsanın başına gelen olumsuzluklar insanın yaptıkları yüzündendir. Allah, hiçbir kuluna haşa haksızlık etmez.
Kul hatasız olmaz: Kişi yanılmamak için ne kadar dikkat ederse etsin yine yanılır.
Kul sıkışmayınca Hızır gelmez: Kişinin başı dara düşmeyince kişi bir şeyin çözüm yolunu aramaz.
Kurcalama sivilceyi çıban edersin: Küçük bir sorunu sürekli gündemde tutmak onu büyük, üstünden gelinemeyecek büyük bir sorun haline getirebilir.
Kurdun adı yaman çıkmış tilki vardır baş keser: Toplumda öyle kurnaz, kötü kişiler var ki bunlar herkesçe bilinen kötü kişilerden daha tehlikeli olabilirler.
Kurt dumanlı havayı sever: Niyeti bozuk insanlar, karışık ortamlarda kendilerini engelleyecek kimseler olmadığı için bu ortamları severler.
Kurt kocayınca köpeklere maskara olur: Güçlü kişi, zamanla gücünü yitirince vaktiyle karşısında el bağlayan korkup çekinen kişilerin eğlencesi durumuna düşer.
Kurtla görüşürsen köpeğini yanından ayırma: Kötü biriyle buluşacak kimse tedbiri elden bırakmamalıdır.
Kurtla koyun, kılıçla oyun olmaz: Birbirleri için zararlı olan şeyler bir arada bulunmamalıdır.
Kuru gayret, çarık eskitir: Bir işi plansız, programsız çözmeye çalışmak boşunadır. Çözüm yollarını ve planlamayı yapıp öylece o işe girişmek gerekir.
Kurunun yanında yaş da yanar: Bozulan ortamı düzeltmek için güç kullanılması gerektiğinde bazen suçsuz olan da suçlu gibi cezalandırılır.
Kusursuz dost arayan dostsuz kalır: Herkesin mutlaka bir eksiği, yanlışı vardır. Kişi, dostundaki ufak tefek hataları görmemelidir.
Kuş, kanadına kira istemez: Kişi, kendi işi için bir çaba harcarsa bunun karşılığını başkasından istemez. Bu, abes, boş bir şey olur.
Kuşa kafes lazım, boruya nefes: Bir şeyden faydalanmak için kullanılacak araç ve gereç o işin niteliğine uygun olmalıdır.
Kuşa süt nasip olsa anasından olurdu: Bir kişinin yaratılışı bir şeyden yararlanmaya elverişli değilse o kişi ne yaparsa yapsın o şeyden faydalanmaz.
Kuşkulu uyku evin bekçisidir: Uykusu hafif olan hemen uyanan kişiler sürekli uyanık olduklarından birer bekçi görevi görürler.
Kutsuz kuşun yuvası doğan yanında olur: Şanssız insanlar, genellikle saldırgan, kötü kişilerle komşu olur. Her yerde o kişilere denk gelirler.
Kuzguna yavrusu anka görünür: Kişiye işi ne kadar kötü olsa da çocuğu çok çirkin olsa da bunlar ona hep iyi ve güzel görünür.
Küheylan at, çul içinde de bellidir: Yetenekli, becerikli kişiler kötü elbise dahi giyseler kendilerini bir şekilde belli ettirirler.
Ayrıca bakınız
K harfi ile başlayan
atasözleri ve anlamları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder