Teşbihin temel öğelerinden ya "benzeyen" ya da "kendisine benzetilen"in yer aldığı edebi sanata istiare (eğretileme) denir. Aralarında benzerlik ilişkisi kurulan iki sözcükten birini diğerinin yerine kullanmaktır.
İstiare (eğretileme) benzerliğe dayalı bir edebi sanat olup istiarede söz gerçek anlamının dışında kullanılır. Şiirdeki imgede istiareye sıkça başvurulur. İstiare (eğretileme), en çok "teşbih" sanatı ile karıştırılır. Aralarındaki temel ve en önemli fark teşbih sanatında en az iki sözcüğün, istiarede ise "teşbih-i beliğ" sanatını oluşturan her iki öğeden yalnızca birinin yer almasıdır.
Teşbih-i beliğ sanatını ikiye ayırırsak bir yarısını açık istiare diğer yarısını kapalı istiare oluşturur. İstiarenin (eğretileme) oluşabilmesi için; "benzeyen" veya "kendisine benzetilen" unsurlarından dışarıda kalanı çağrıştıracak ipuçlarının olması, cümle içerisinde sözcüklerin olması, sözcüğün gerçek anlamının dışında kullanılması ve benzetme anlamının bulunması gerekir.
Örnek 1
Şu beşikte yatan meleğe bakınız.
Cümle, bir açık istiare
(eğretileme) örneğidir. Yukarıdaki cümlede "kendisine
benzetilen" unsur "melek"tir. Meleğe neyin benzediğini cümledeki
diğer sözcüklerden anlarız. "Beşik" ve "yatan" kelimeleri
bizde benzeyenin bir "bebek" olduğu kanaatini oluşturmaktadır.
Toplumda uysal, sakin sözcükleriyle özdeşleşen "melek"tir.
Dolayısıyla "kendisine benzetilen" öğeyi oluşturur.
Örnek 2
Can kafeste durmaz uçar.
Cümle, bir kapalı istiare
(eğretileme) örneğidir. Yukarıdaki cümlede "can" sözcüğü bir
şeye benzetilmiştir. Cümleye güzelce bakıldığı zaman "uçmak" sözcüğü
karşımıza çıkar. O zaman biz de "can"ın "kuş"a
benzetildiğini anlarız. Uçmak denilince yüz kişiden muhtemelen doksan dokuzun
aklına "kuş" gelir. Burada güçlü varlık "kuş"tur. Yani
"kendisine benzetilen"dir. Güçsüz varlık ise "can" yani
"benzeyen"dir.
İstiare (eğretileme) sanatı üçe ayrılır:
1. Açık istiare (açık
eğretileme)
2. Kapalı istiare (kapalı
eğretileme)
3. Temsili istiare
(temsili eğretileme)
1. Açık İstiare (Eğretileme): Benzetmenin temel unsurlarından yalnızca "kendisine benzetilen" ile yapılan istiaredir. Benzeyen unsurunun ne olduğu cümledeki diğer sözcüklerden anlaşılır. Açık istiarede güçlü unsur yazılıp güçsüz unsur dışarıda bırakılır.
Örnek 1
Nerde olsam ey peri gönlüm senin yanındadır. (benzeyen sevgili)
Yukarıdaki cümlede
"peri" sözcüğü güçlü olan varlıktır. Toplumda yaygın bir inanış
vardır. En güzel kadınlara "peri" benzetmesi yapılır. Burada da
sevgili periye benzetilmiştir. "Peri" "kendisine
benzetilen", "sevgili" "benzeyen"dir. Dolayısıyla
cümle bir açık istiare (eğretileme) örneğidir.
Örnek 2
İnciler yağıyor sanki göklerden.
Yukarıdaki cümlede
"inci" sözcüğü güçlü olan varlık olup "kendisine
benzetilen" öğeyi oluşturmuştur. "Göklerden" ve
"yağıyor" sözcüklerinden bunun "yağmur" olduğu anlaşılır.
Öyleyse burada bir açık istiare (eğretileme) örneği vardır.
Örnek 3
Gençliğinde bir fidana tutulmuştu.
Yukarıdaki cümlede "fidan"
"kendisine benzetilen" unsur yani güçlü varlıktır. Sevgili, her zaman
edebiyatımızda fidan boylu olarak geçer. "Tutulmak" âşık olmak
anlamında kullanıldığından bize "benzeyen"in "sevgili" olduğunu
çağrıştırır. Dolayısıyla cümle açık istiare
(eğretileme) örneğidir.
Örnek 4
Resmen tilkidir. Ne yaparsam kopya çekmesini önleyemiyorum.
Yukarıdaki cümlede "kurnazlık"
öğesi etrafında bir sanat yapılmıştır. Kurnazlık denildiği zaman tilki akla gelir.
Cümlede güçlü olan varlık "tilki" olup "kopya çekmek"
tabirinden de diğer unsurun yani "benzeyen"in "öğrenci"
olduğu anlaşılır. Güçsüz varlık öğrencidir. Açık istiare (eğretileme) sanatına
örnektir.
Örnek 5
"Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor
Yukarıdaki dizelerde güçlü olan varlık
"güneş"tir. Dizelerdeki "vurulup, yatıyor-şehit olmak"
sözcüklerinden diğer öğeye ulaşmaya çalışmalıyız. Bu sözcüklerden de bunun
"asker" olacağı sonucuna varırız. "Asker";
"benzeyen"i oluşturur. Asker, "güneş"e benzetilmiştir.
Güneş askerden daha güçlü olduğu için "kendisine benzetilen" öğeyi
oluşturmuştur. Demek ki cümle, bir açık istiare (eğretileme) örneğidir.
Örnek 6
Canının bir çatışmada şehit olduğunu öğrendi.
Yukarıdaki cümlede aziz olan, en
vazgeçilmez olan "can" kelimesiyle "asker" kastedilmiştir.
Toplumlarda en aziz şey, vazgeçilmeyen şey "can" diye bilindiğinden
cümlede güçlü varlık durumundadır. "Şehit olmak, çatışma"
sözcüklerinden de biz "benzeyen" unsurunu öğreniyoruz. Bu da bir
"asker"den başka biri değildir. Bu da bir açık istiare (eğretileme)
örneğidir.
Örnek 7
Bir güle vuruldum hem de zamansız.
Yukarıdaki dizede "gül"
sevgiliyi temsil etmektedir. "Vurulmak" sözcüğü bizi, "âşk"
kavramına götürür. Bu da bize benzeyenin "sevgili" olduğunu gösterir.
"Gül" güzelliğin temsilcisi olduğu için güçlü varlık pozisyonundadır.
Güçlü varlığın yazıldığı cümleler de açık istiare (eğretileme) örneğidir.
Örnek 8
Dört mevsimin yaşandığı bir cennette yaşıyoruz adeta.
Cümle, güçlü varlığı barındırdığı için
açık istiare (eğretileme) örneğidir. Yukarıdaki cümlede güzellik kavramıyla bir
sanat oluşturulmuştur. Toplumda mekânsal güzellik denildiği zaman
"cennet" en güzel yer diye bilinir. Burada da güçlü, yani
"kendisine benzetilen" varlık olan "cennet"le
"yaşanılan ülke" denilmek istenmiştir. Güçsüz varlık da burada
"ülke"dir. Dört mevsimden de bu yerin Türkiye olduğu anlaşılmaktadır.
Örnek 9
Ağlatırsın daim ben bendeviyi (köle)
Yukarıdaki dizelerde "melek" ve
"şeytan" sözcükleri güçlü varlıklardır. Melek, "ahlaki
olanı" simgelerken şeytan, "eziyet ve kötülük" ile özdeşleşmiştir.
Bunlar güçlü varlık durumunda olup "kendisine benzetilen" öğeyi
oluşturur. Burada "ağlatmak" sözü bizi "sevgili" kavramına
götürür. Yani güçsüz olan benzeyen "sevgili"dir. Dolayısıyla burada açık istiare (eğretileme) vardır.
2. Kapalı İstiare (Eğretileme): Teşbihin temel unsurlarından yalnızca "benzeyen" öğesi kullanılarak yapılan istiaredir. Kendisine benzetilen söylenmez. Güçsüz varlığın yer aldığı istiaredir.
Örnek 1
Can kafeste durmaz uçar.
Yukarıdaki dizelerde "can" güçsüz varlıktır. "Can" "benzeyen" öğedir. Cümledeki "uçmak" sözünden canın bir "kuş"a benzediğini anlıyoruz. Güçlü olan varlık, "kuş"tur çünkü "uçmak" denilince herkesin aklına kuş gelir. Yani cümle bir kapalı istiare (eğretileme) örneğidir.
Örnek 2
Ağaçlar saygıyla eğiliyordu önümüzde.
Cümle, güçsüz öğenin yazıldığı bir kapalı
istiare (eğretileme) örneğidir. "Saygı" ve "eğilmek"
kavramları insanlara ait özelliklerdir. "Ağaç" burada bir
"insan"a benzetilmiştir. Güçlü varlık yani kendisine benzetilen
"insan"; güçsüz varlık yani benzeyen de "ağaç"tır.
Örnek 3
Yürüyordum, ağlıyordu ırmaklar.
"Ağlamak" sözcüğü insana ait bir özellik olduğundan "ırmak"
bir şekilde kişileştirilmiştir. "Irmak" benzeyen; "insan"
kendisine benzetilen öğedir. Dolayısıyla cümle bir kapalı istiare (eğretileme)
örneğidir.
Örnek 4
Eşcâr-ı bâğ hırka-i tecrîde girdiler
Bâkî
Günümüz Türkçesiyle: Bahçenin ağaçları tecrit hırkasına girdiler. Bütün varlıklardan sıyrıldılar. Sonbahar rüzgârı da çimenlikte bahçede çınardan el aldı.
Yukarıdaki dizelerde "bahçenin
ağaçları" yani "eşcâr-ı bâğ" ibadet eden dünyadan vazgeçen
tasavvuf ehline benzetilmiştir. Güçlü olan varlık söylenmemiş güçsüz varlık
söylenmiş dizelerde kapalı istiare (eğretileme) sanatı yapılmıştır. Eşcâr-ı
Bağ: benzeyen; tasavvuf ehli: kendisine benzetilen öğedir.
Örnek 5
Yunus Emre
Yukarıdaki dörtlükte "bulut"
"insan"a benzetilmiştir. "Saçlarını çözmek, yaşın yaşın
ağlamak" insana ait özelliklerdir. Bu kavramlardan söylenmeyen varlığa
ulaşırız. Dörtlükte güçlü varlık yani kendisine benzetilen
"insan"dır. Cümle haliyle bir kapalı istiare (eğretileme) örneğidir.
3. Temsili İstiare: Benzetmenin asıl
öğelerinden yani kendisine benzetilen veya benzeyen öğelerinden yalnızca
birinin yer aldığı istiare türüdür. Diğer istiare (eğretileme) türlerinden
farkı simgelerle bir davranış veya düşüncenin canlandırılmasıdır. Her iki
istiareden farklı olarak bütün bir parçada bu sanat ortaya çıkar. Bütün metinde
temsil edilen şeyle ilgili sözcük ve sözcük grupları yer alır. Türk
edebiyatında temsili istiare (eğretileme) sanatının en güzel örneği Yahya Kemal
Beyatlı'nın "Sessiz Gemi" şiiridir.
Sessiz Gemi
Yahya Kemal Beyatlı
Temsili istiare
(eğretileme) örneği olan yukarıdaki şiirde "tabut" bir
"gemi"ye benzetilmiştir. "Tabut" söylenmemiştir. Şiirin
tamamında yer alan "gemi" kavramıyla şair, insanoğlunun son
yolcuğundan bahsetmiştir. Ölüm, şiirde "son yolculuk"u temsil
ederken; "gemi" de "ruh"u temsil etmiştir. Şiirde
"tabut" "benzeyen", "gemi" "kendisine
benzetilen" öğeyi oluşturmuştur. Dikkatle incelendiğinde sözcükler hep
aynı konuyla ilgilidir.
Not: Kişileştirme sanatının
olduğu her yerde kapalı istiare de (eğretileme) vardır.
Ayrıca bakınız
SİZİN GİBİ GÜZEL ÖRNEK VE GÜZEL AÇIKLAYAN BİRİ OLSA ANLAMAYAN KALMAZ ÇOK TEŞEKKÜRLER
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Diğer yazılara da bakmanızı öneririm.
Sil