Doğum ve ölüm tarihi
hakkında kesin bir bilgi olmayan Gevheri, 17. yüzyılın ikinci yarısıyla 18.
yüzyılın ilk yarısında yaşamıştır. Asıl adı Mehmet olan Gevheri'nin Kırımlı
olduğu tahmin edilmektedir.
Şiirlerinden Gevheri'nin
Arabistan, Şam ve Rumeli ile yurt içinde çokça gezdiği anlaşılmaktadır.
Gevheri, en yüksek yerlere dahi ismini duyurmuş bir şair olarak tanınır.
Gevheri'nin medrese eğitimi
gördüğü aruzla yazdığı şiirlerinden anlaşılmaktadır. Aruzla yazdığı şiirlerinde
heceyle yazdığı şiirleri kadar başarılı değildir. Semai ve koşmalarında hece
veznini; divan, kalenderi, semai ve gazellerinde ise aruz veznini kullanmıştır.
Toplumsal olaylarla
ilgilenmeyen Gevheri'nin şiirlerinin konusunu da aşk, sevgili, ayrılık ve doğa
güzellikleri oluşturur. Divan Edebiyatı'nın özellikle de Fuzuli'nin etkisinde
kalarak yazdığı şiirlerinde aruz ölçüsü, yabancı sözcükler ve mazmunlar yer alır.
Arapça ve Farsça sözcüklerin çokluğu bu anlamda göze çarpar.
Gevheri, sanatındaki asıl gücünü hece ile oluşturduğu
şiirlerinde gösterir. Hece ile oluşturduğu şiirleri saz şairlerine örnek
oluşturur. Koşma, türkü ve semailerinde divan şiirinin etkisi görülür.
Gevheri ince bir söyleyişi
benimsemiştir. Musiki ile oldukça ilgili bir şair olan ve pek çok makam
kullanan Gevheri'nin kendi ismini taşıyan bir musiki makamı da vardır.
Gevheri'nin Şiirlerinden
Örnekler
Örnek 1
NE KAÇARSIN BENDEN EY YÜZÜ
MÂHIM
Ne kaçarsın benden ey yüzü mâhım
Seni seven var mı benden ziyâde
Rûz u şeb durmayıp alırsın âhım
Âşıkım ağlatma bundan ziyâde
Gece gündüz bir visâle ermedim
Bülbül olup gonce gülün dermedim
Bu cefâlar nedir ben de bilmedim
Var mı ki bir zâlim senden ziyâde
Söyle murâdını ben de bileyim
İnsaf eyle çok ağlattın güleyim
Kabul eyle sözüm kurban olayım
Haddim yoktur sana bundan ziyâde
Hercâisin gonce gülüm kokulmaz
Geçer gider hatırcığım sorulmaz
Der Gevherî mâh yüzüne bakılmaz
Yakar hüsnün beni nârdan ziyâde
Gevheri
Örnek 2
BUGÜN BEN BİR BAĞA GİRDİM
Bugün ben bir bağa girdim
Ne bağ duydu ne bağbancı
Gülün, şeftalisin derdim
Ne bağ duydu ne bağbancı
Bağın duvarından aştım
Kırmızı gülüne koştum
Öptüm sardım helallaştım
Ne bağ duydu ne bağbancı
Bağın kapışını açtım
Sanasın cennete düştüm
Doldurdum badesin içtim
Ne bağ duydu ne bağbancı
Seherin tan yeri attı
Bülbül elvan elvan öttü
Gevheri yükünü tuttu
Ne bağ duydu ne bağbancı
Gevheri
Örnek 3
BUGÜN BEN BİR GÜZEL GÖRDÜM
Bugün ben bir güzel gördüm
Hilal kaşı keman olmuş
Dili bülbül saçı sümbül
Yanağı erguvan olmuş
Dedim dilber ne ağlarsın
Sabah akşam ne inlersin
Âşık gibi ne söylersin
Gözün yaşı revan olmuş
Gonca gülün açılmakta
Hal-i hindu saçılmakta
Hep dilberler kocalmakta
Senin vasfın civan olmuş
Gevherî'yim sözüm haktır
Methedecek yerin çoktur
Dilberlerde vefa yoktur
Bildim ahiri kan olmuş
Gevheri
Örnek 4
BÜLBÜL NE YATARSIN YAZ BAHAR OLDU
Bülbül ne yatarsın yaz bahar oldu
Çağrışup ötmenin zamanı geldi
Serviler yeşerdi çiçekler doldu
Cana can katmanın zamanı geldi
Benim yârim yanakları allıdır
Ak elleri deste deste güllüdür
Dertli olan bakışından bellidir
Her derdi atmanın zamanı geldi
Firkatle ağlayup şevkle gülünce
Gözümden dökülen yaşı silince
Bir dilberin elin ele alınca
Yaylaya çıkmanın zamanı geldi
Âşık Gevheri de gider dostuna
Gidi rakiplerin bize kastı ne
Evvelbahar çayır çemen üstüne
Sarılıp yatmanın zamanı geldi
Gevheri
Örnek 5
GARİP TURNA BİZİ SENDEN SORANA
Garip turna bizi senden sorana
Şimdi bir yavruya kuldur diyesin
Aşkın zincirini takmış boynuna
Devr içinde Mecnun oldur diyesin
Gece gündüz ağlar hiç bir dem gülmez
Unutmuş eşini dostunu bilmez
Sevmiş bir güzeli artık vaz gelmez
Âşık olmak müşkül haldir diyesin
Terk eylemiş eşi ile dostunu
Abdal olmuş eğne almış postunu
Gelen geçen çiğner oldu üstünü
Ayaklar altında yoldur diyesin
A zalim engeller yolumu bağlar
Yarimin hasreti ciğerim dağlar
Ab-ı revan olmuş durmayıp çağlar
Şol akan yaşları seldir diyesin
Gevheri der bilmem ben ne olduğum
Gurbet illerinde durup kaldığım
Aceplemem beyim şimdi solduğum
Bülbülün mekânı güldür diyesin
Gevheri
Ayrıca
bakınız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder