Edat (İlgeç), Bağlaç, Ünlem


EDAT (İLGEÇ)
 
Kendi başına bir anlamı olmayan, diğer söz ve söz gruplarıyla kullanıldığında anlam kazanan sözcüklerdir. Edatlar; farklı tür ve görevdeki kelime, kelime grupları arasında anlam ilgisi kurar. Bu anlam ilgisi kendisinden önceki ve sonraki kelime, kelime grupları arasındadır.
 
Türkçede kullanılan başlıca edatlar: "ile, için, kadar, gibi, ancak, göre, rağmen, sadece, başka, yalnız, üzere, dek, karşı, sonra, sanki, sıra, ötürü, öte, doğru, denli, dolayı, diye, değin, dair, değil, evvel, beri, gayri, bir, tek, karşın"
 
Türkçede en çok kullanılan edatlar şunlardır:

"İLE" EDATI
 
"Birliktelik, araç-gereç, zaman, neden-sonuç ve durum" anlamlarıyla sözleri veya öbekleri bağlar. "-i" sesinin düşmesiyle "-le, -la" şeklinde sözcükle bitişik de yazılabilir.
 
Örnek
 
Esra ile Ankara'ya gidecek. (birliktelik)
 
Kardeşine hasret ile sarıldı. (durum)
 
Kâğıdı makas ile kesti. (araç-gereç)
 
Amcamlar uçakla gelecekler. (araç, vasıta)
 
Yolun kapanmasıyla kazalar meydana geldi. (neden-sonuç)
 
Baharla beraber hepimiz kırlara açılacağız. (zaman)
 
Uyarı: "ile" edatı ve "ile" bağlacını karıştırmamak gerekir. "İle" bağlaç olarak kullanıldığı zaman yerine "ve" bağlacı gelebilir; edat olduğunda gelmez.
 
Örnek
 
Silah ile ava çıktılar. (edat)
 
Yukarıdaki cümlede geçen "ile" sözcüğünün yerine "ve" bağlacı gelemez. Geldiği zaman cümle anlamsız olur. Şöyle ki: "Silah ve ava çıktılar." şekline dönüşür.
 
Hasan ile Hüseyin bize geldiler. (bağlaç)
 
Cümledeki "ile" sözcüğünün yerine "ve" bağlacı gelebilir. Cümle: "Hasan ve Hüseyin bize geldiler." şekline dönüşür ki bu da dil bilgisi açısından doğru bir cümledir.
 
"İÇİN" EDATI
 
"Amaç, neden-sonuç, görecelik, hakkında, aitlik, özgülük, uğruna, yolunda" anlamlarıyla sözleri ve öbekleri birbirine bağlar.
 
Örnek
 
Seni görmek için gelecek. (amaç)
 
Seni evde bulamadığı için okula gelmiş. (neden-sonuç)
 
Bu iş için Mustafa'ya kaç lira verdin? (karşılık)
 
Nihal benim için apayrı bir öğrenciydi. (göre/ görecelik)
 
Ahmet için iyi konuşmuyorlar. (hakkında)
 
Bütün bu hazırlıklar misafirler için yapıldı. (aitlik)
 
Vatan için her şeyini feda edebilecek biriydi. (uğruna, yolunda)
 
"KADAR" EDATI
 
"Karşılaştırma, eşitlik, benzerlik, ölçü, yaklaşıklık, zaman" gibi anlamlarla sözleri ve söz öbeklerini bağlar. Yönelme hâl ekiyle (-e, -a) kullanılır. Yani "-e kadar" şeklinde cümlede yer alır.
 
Örnek
 
Bin kadar kişi mitinge gidiyordu. (aşağı yukarı)
 
Cennet kadar güzel bir şehirdir. (ölçüsünde)
 
Akşama kadar annesini beklemiş. (zaman)
 
Elma kadar büyüklükte dolu yağıyordu. (eşitlik)
 
Sınavlara Mustafa kadar çalışmamış. (karşılaştırma)
 
Tilki kadar kurnaz bir öğrenciydi. (ölçü, derece)
 
Dolu taneleri elma kadar vardı. (benzerlik)
 
Bidonu ağzına kadar doldurmuştu. (ölçü)
 
Uyarılar
 
1. "Kadar" edatı birlikte kullanıldığı sözcükle ad, sıfat veya zarf oluşturabilir.
 
Örnek
 
Şu kadarını ilk kez görüyorum. (isim)
 
Fındık kadar boyu vardı. (sıfat)
 
Bilmiş kadar sevindik. (zarf)
 
2. "Kadar" sözcüğü isim tamlamalarında "tamlanan" görevinde kullanılabilir.
 
Örnek
 
Çaresizliğin bu kadarını yaşamadık.
 
3. Dilimizde "kadar" edatının yerine "dek, değin, denli" edatları da kullanılır.
 
Örnek
 
Sabaha değin oturmuşlar.
 
Eve dek senin izini sürmüş.
 
denli sinirliydi ki sinirlendiği zaman duvarlar titrerdi.
 
"GİBİ" EDATI
 
"Benzetme, eşitlik, çabukluk, olasılık, karşılaştırma" anlamlarıyla sözleri ve söz öbeklerini birbirine bağlayan bir edattır.
 
Örnek
 
Kuş gibi hafif bir yüreğe sahipti. (benzetme)
 
Furkan gibi güzel top oynardı. (eşitlik)
 
Dersten çıktığı gibi kendini dışarı attı. (çabukluk, tezlik)
 
Su gibi aziz bir nimettir. (benzerlik)
 
Mustafa gibi Kuran-ı Kerim okuyan birini bulamazsın. (karşılaştırma)
 
Çocuğu gördüğü gibi bağırdı. (hemen, zaman geçirmeden)
 
Öğretmenimiz bugün derse gelmeyecek gibi. (tahmin, ihtimal)
 
Ona her zaman adam gibi muamele ederdik. (yakışır, şeklinde)
 
Bir an onu sever gibi oldum. (yaklaşma)
 
Maç dokuz gibi başlar. (civarında)
 
"ANCAK" EDATI
 
"Miktar, yalnız, sadece, olsa olsa, sınırlandırma, ihtimal" anlamlarıyla sözleri veya söz öbeklerini birbirine bağlar.
 
Örnek
 
Bu soğukta ancak yarım saat durabilirim. (en fazla)
 
Mustafa'yı ancak sen anlarsın. (yalnız, sadece)
 
Bu gidişle ancak sabah gideriz. (ihtimal)
 
Bu ev ancak yüz lira eder. (olsa olsa)
 
Uyarı: "Ancak" sözcüğü, cümle içinde farklı görevlerde kullanılabilir.
 
Örnek
 
Bizimkiler ancak akşam buraya gelirler. (edat)
 
Yukarıdaki cümlede geçen "ancak" sözcüğü cümleye "zaman" anlamı katmıştır. Cümlede bağlama görevinde olmadığı için edattır.
 
Çok uğraştı ancak bir türlü yapamadı. (bağlaç)
 
Yukarıdaki cümlede geçen "ancak"sözcüğü iki cümleyi bağlama görevinde kullanıldığı için bağlaç görevindedir. Yine "ancak" sözünün yerine "ama" sözcüğü gelebildiği için bağlaçtır.
 
"GÖRE" EDATI
 
"Karşılaştırma, uygunluk, yönünden, bakımından, görüş" anlamlarıyla sözleri ve söz öbeklerini birbirine bağlar. Yönelme hâl ekiyle kullanılır. Cümlede "-e göre" şeklinde bulunur.
 
Örnek
 
Yeni arabamız eskisine göre daha atiktir. (karşılaştırma)
 
Zevkime göre bir elbise bulamadım. (uygunluk)
 
Ayağını yorganına göre uzat. (ölçüsünde)
 
Söylentilere göre yakın zamanda burada deprem olabilir. (bakılırsa)
 
"SADECE" EDATI

"Sadece, tek, yalnız" anlamlarıyla sözleri ve söz öbeklerini birbirine bağlar.
Örnek

Soruyu sadece Mustafa doğru yapmıştı. (yalnız, tek)

Beni sadece o anladı o da yanlış anladı. (yalnız, tek)
 
"BAŞKA" EDATI

"Haricinde, dışında" anlamlarıyla sözleri ve söz öbeklerini bağlar. Uzaklaşma hâl ekiyle birlikte kullanılır. Yani "-den başka" şeklinde cümlelerde yer alır.
 
Örnek

Senden başka oraya giden olmamış. (haricinde, dışında)

Söylediklerini yapmaktan başka çaremiz kalmadı. (haricinde, dışında)

Not: "Başka" sözcüğü cümlelerde farklı görevlerde kullanılabilir.

Örnek

Başka derslerden ödev almak istiyordu. (sıfat)

Sizi bilmiyorum ama bize başka konuştu. (zarf)

Başkası bizim işlerimize karışmamalıdır. (isim)
 
"YALNIZ" EDATI

"Sadece, tek" anlamlarıyla sözleri ve söz öbeklerini birbirine bağlar.

Örnek

Bütün hayatını yalnız ona adadı. (sadece)

Akşamki sohbette yalnız sen yoktun. (tek, sadece)
 
Not: "Yalnız" sözcüğü cümlede farklı görevlerde bulunabilir. "Yalnız" sözcüğü yerine "ama, fakat" bağlaçları gelirse bağlaç; "sadece, tek" sözcükleri gelirse edattır. 
 
Örnek

Toplantıda yalnız sen yoktun. (edat)

Size gelirim yalnız bize orada yanlış yapmayacaksın. (bağlaç)

Yalnız adam her zamanki gibi bir yere bakıyordu. (sıfat)

O hayatın en zor günlerini yalnız yaşadı. (zarf-belirteç)

Yalnıza dağlar dayanmaz be adam! (isim)
 
"ÜZERE" EDATI

"Zamanda yakınlık, tarz, şekil, amaç, gibilik ve şart" anlamlarıyla sözcükleri birbirine bağlar.

Örnek

Mustafa eve gelmek üzere oraları düzeltin. (zaman, az kaldı)

Arkadaşlarımız oraya ulaşmak üzere. (zaman)

Konuştuğumuz üzere oraya gideceğim. (tarz, şekil)

Seni görmek üzere okula geldim. (amaç)

Geri vermek üzere kütüphanemizden bu kitabı alabilirsin. (şart)
 
"DEK" EDATI

"Yer veya yön" bildiren bir edattır. Yönelme hâl ekiyle kullanılır. Cümlelerde "-e dek" şeklinde yer alır.

Örnek

Otomobilimiz bozulunca okula dek yürümek zorunda kaldık. (yer-yön)

Ölüme dek seni unutmayacağım Leyla. (kadar)
 
"KARŞI" EDATI

"Zaman, için, yönelme, hakkında" anlamlarıyla sözleri bağlar. Yönelme hâl ekiyle birlikte kullanılır. "-e karşı" şeklinde cümlelerde yer alır.

Örnek

Bizimkiler sabaha karşı şehre varmışlar. (zaman)

Size karşı bunların ön yargıları var. (hakkında)

Sanata karşı ilgisi vardı. (yönelik, hakkında)

Not: "Karşı" sözcüğü cümlelerde farklı şekillerde yer alabilir.

Örnek

Karşı dere hep böyle akar. (sıfat)

Adamın karşısına bu şekilde çıktı. (isim)
 
"SONRA" EDATI

Uzaklaşma hâl ekiyle beraber kullanılır. Yani "-den sonra" şeklinde cümlelerde yer alır. "zaman" anlamı ön planda olan bir edattır.
 
Örnek

Öğleden sonra oraya gideceğiz.

İlkbahardan sonra bazı illerde yaşanılmaz.
 
"SANKİ" EDATI

"Benzerlik, ihtimal ve inanmama" bildirir. Benzetme edatı olarak bilinir.

Örnek

Sanki kedi bizim civcivi yemiş. (ihtimal, tahmin)

Sanki bir ejderhanın başıydı o cisim. (benzerlik)

Sanki sözümüz orada geçecek. (inanmama)
 
"ÖTÜRÜ" EDATI

Uzaklaşma hâl ekiyle birlikte kullanılır. "-den ötürü" şeklinde cümlelerde yer alır. Sözler arasına "neden-sonuç ilişkisi" kurar. 

Örnek

Başarısızlığından ötürü morali bozuktu. (neden-sonuç ilgisi)

Okulunu sevmediğinden ötürü okuluna bazen gitmek istemiyor. (neden-sonuç)
 
"DOĞRU" EDATI

Yönelme hâl eki olan "-e, -a" ekleriyle birlikte kullanılır. "-e doğru" şeklinde cümlelerde yer alır. "Yer-yön, zaman" anlamlarıyla sözleri veya söz öbeklerini birbirine bağlar.

Örnek

Yatsıya doğru oraya vardık. (zaman)

İstanbul'a doğru yola çıktılar. (yön, cihet)

Herkes parka doğru yürüyordu. (yön)

Not: "Doğru" sözcüğü cümlede isim, sıfat ve zarf olarak kullanılabilir.

Örnek

Doğru sözlü bir insandı Muhammed. (sıfat)

Bütün ödevlerini deftere doğru yazmıştı. (zarf)

Bize doğruyu anlatmayı şiar edinmişti. (isim)
 
"DENLİ" EDATI

Sözcükleri, sözleri "derece, miktar, ölçü" anlamlarıyla birbirine bağlar.

Örnek

Sınavlarda hiçbir zaman düşük not almazdı bu denli. (miktar, kadar)

Benden o denli nefret ettiğini tahmin etmiyordum. (derece)
 
"DOLAYI" EDATI
 
Uzaklaşma hâl ekiyle birlikte kullanılır. "-den dolayı" şeklinde cümlelerde yer alır. Sözler arasında "neden-sonuç ilgisi" kurar. 

Örnek

Dik kafalı olmasından dolayı sık sık azarlanır. (neden-sonuç)

Okuldan erken ayrılmasından dolayı azar işitti. (neden-sonuç)

"DİYE" EDATI

Sözleri ve söz öbeklerini "neden-sonuç ve koşul-şart" anlamlarıyla birbirine bağlar.

Örnek

Onları göreyim diye dışarı çıktı. (amacıyla)

Mustafa üzülecek diye öğretmen notunu söylemiyor. (neden-sonuç)
 
"DEĞİN" EDATI
 
"Yer-yön ve zaman" anlamlarıyla sözleri ve öbekleri bağlar. Yönelme hâl ekiyle birlikte kullanılır. Yani cümlelerde "-e değin" şeklinde yer alır.

Örnek

Öğlene değin o şehre ulaştık. (zaman)

Okula değin cadde ağaçlarla kaplıydı. (yer)
 
"RAĞMEN" EDATI

"Tersine olarak, aksi, karşın" anlamlarıyla sözleri ve öbekleri bağlar. Yönelme hâl ekiyle kullanılır. Yani "-e rağmen" şeklinde cümlelerde yer alır.

Örnek

Parasızlığına rağmen şikâyet etmiyordu. (tersine olarak)

Çok çalışmasına rağmen istediği yeri kazanamadı. (karşın)
 
"EVVEL" EDATI

Zaman bildiren bir edattır. Uzaklaşma hâl ekiyle birlikte kullanılır. "-den evvel" şeklinde cümlelerde yer alır.

Örnek

Sizden evvel onlar buraya geldiler. (zaman)

Her şeyden evvel o işi bitirmeliyiz. (zaman)

Okula gitmeden evvel ödevlerini yap. (zaman)
 
"KARŞIN" EDATI

"Karşıtlık, tersine olarak" anlamlarıyla sözleri ve öbekleri bağlar. Yönelme hâl ekiyle birlikte kullanılır. Yani "-e karşın" şeklinde cümlelerde yer alır.
 
Örnek

Bütün çabalarımıza karşın kötü alışkanlıkları terk etmedi. (karşıtlık)

Her şeyi bilmesine karşın susmuş, konuşmuyor. (karşıtlık)

Doğruyu bilmesine karşın yanlışta ısrar ediyor. (karşıtlık) 
 
"BERİ" EDATI

Uzaklaşma hâl ekiyle (-den) birlikte kullanılır. Yani "-den beri" şeklinde cümlelerde yer alır. Eylemlerin başlangıcını ve zamanını belirtir.

Örnek

Akşamdan beri yağmur yağıyor. (zaman)

Sabahtan beri bu okulda gürültü eksik olmadı. (zaman)

Asırlardan beri atalarımız Anadolu'yu vatan eylemiş. (süreç, zaman)

Not: "Beri" kelimesi cümlelerde isim, sıfat ve zarf görevinde kullanılabilir.

Örnek

Beri yol daha düzgün görünüyor. (sıfat)

Biraz beri git de rahat edelim. (zarf)

Yolun berisinde bir ark vardı. (isim)
 
"GAYRI" EDATI

"Başka, başkalık" anlamlarıyla sözleri ve öbekleri bağlar. Uzaklaşma hâl ekiyle beraber kullanılır. Yani "-den gayrı" şeklinde cümlelerde yer alır.

Örnek

Senden gayrı kimse sevmedim. (başka)

Bu evden gayrı ev istemem. (başka)
 
"BİR" EDATI

"Yalnız, sadece" anlamlarıyla sözleri ve öbekleri bağlar.

Örnek

Hastanedeyken beni bir sen aramadın. (sadece)

Okulun, bir sabahları erken başlamasını sevmedim. (yalnız)

Uyarı: "Bir" sözcüğü cümlelerde farklı görevlerde de kullanılır.

Örnek

Bir günde bütün işlerini bitirdi. (sıfat)

Öğrencinin biri sürekli kitap okurmuş. (isim)
 
"TEK" EDATI

"Sadece, yalnız" anlamlarıyla sözleri ve öbekleri birbirine bağlar. Edat olabilmesi için sözcükler arasına "sadece" anlamını katması gerekir.

Örnek

Tek sen mi derse geç kalmışsın? (sadece, yalnız)

Soruyu herkesin içinde tek o bildi. (sadece, yalnız)
 
Edatlar ile ilgili Önemli Uyarılar

Edatlar iyelik eki aldıkları zaman isim olur.

Örnek

Evin karşısında bir iş yeri açılmış.

Herkes işin doğrusunu merak ediyor.

Edatlar, cümlelerde bazen yalnız bazen de başka sözcüklerle öbekleşerek yüklem, tümleç ve nesne olabilir.

Örnek

Futbolcular, aslanlar gibi oynadılar. (zarf tümleci)

O sabah hepimiz çocuklar gibiydik. (yüklem)

Bu kadarını bizim Mustafa yapabilir. (belirtili nesne)

Edatlar, cümledeki diğer sözcüklerle beraber sıfat ya da zarf öbeği oluşturabilir. Tek başlarına kullanılamaz.

Örnek

Buz gibi su içerdi her sabah. (sıfat öbeği)

Mustafa herkes kadar çalışmıyordu derslerine. (zarf öbeği)
 
BAĞLAÇ

  • Kendi başına bir anlamı olmayan, cümlede eş görevli söz ya da söz öbeklerini bazen de cümleleri birbirine bağlayan sözcük veya söz öbekleridir. 
  • Bağlaçlar, cümlede öğe görevinde bulunmaz.
  • Bağlaçların kendi başlarına bir anlamı yoktur. Geldikleri cümlelerin çeşitli bölümleri arasında anlam ve biçim açısından bağlantı kurar.
  • Cümlelerdeki sıralama ve anlatım bütünlüğü bağlaçlar sayesinde sağlanır.
  • Cümle içerisinde birbirine bağladıkları sözlerin görevlerinde bir değişime neden olmazlar.
  • Bağlaçlar, cümleden çıkarıldıkları zaman cümlenin anlamında değişme olsa da bozulma olmaz.
  • Bağlaçların yerine noktalama işaretleri kullanılabilir.
  • "ile" bağlacı hariç bağlaçlar kendisinden önceki ve sonraki sözlerden ayrı yazılır. Bağlaca benzeyen bitişik yazımlar bağlaç değil ektir.
  • Rabıt edatları olarak da bilinir.
 
Başlıcaları şunlardır:
 
ve, veya, ile, ama, de (da) ancak, belki, çünkü, eğer, hâlbuki, hiç değilse, ise, ki, lâkin, meğer, nasıl ki, öyle, öyle ki, sanki, şu var ki, üstelik, ya da, fakat, yalnız, oysa, oysaki, zira, madem, mademki, veyahut, yahut, şayet, öyleyse, o halde, kısacası, demek ki, nitekim, yoksa, ne... ne, ya… ya, gerek… gerek, ha… ha, hem... hem, ister… ister, olsun… olsun, kâh… kâh, de… de, hatta, ayrıca, yine, açıkçası, bile, dahi, hele, ne var ki, ne yazık ki, yeter ki, yani…
 
BAĞLAÇ ÇEŞİTLERİ
 
1. Sıralama Bağlaçları
 
"VE" BAĞLACI
 
Kelimeleri, kelime gruplarını, isim ve sıfat tamlamalarını, cümlenin çeşitli öğelerini birbirine bağlar.

Örnek

Mustafa ve Büşra geçen yazın evlenmişler.
(özneleri bağlamış)

Bizi seviyor ve bize değer verdiğini hissettirmeye çalışıyordu. 
(cümleleri bağlamış)

Bir gül ve bir çiçek alıp eve doğru gitti.
(sıfat tamlamalarını bağlamış)

Çalışkan ve dürüst insanları herkes sever.
(sıfatları bağlamış)

Beni, seni ve Mustafa'yı yemeğe davet etmiş.
(belirtili nesneleri bağlamış)

Bakkaldan gazete ve ekmek aldı.
(belirtisiz nesneleri bağlamış)
 
Not: "ve" bağlacından önce ve sonra kesinlikle herhangi bir noktalama işareti konulmaz. Bazı şiirlerde bu kullanıma rastlanılsa da bu bir yazım yanlışıdır.
 
 2. Eşdeğerlik Bağlaçları

"VEYA, YA DA, YAHUT, VEYAHUT" BAĞLAÇLARI
 
Aynı değer ifade eden kelime, kelime grupları ve cümleler arasında birinin tercih edilmesi durumunda kullanılır. Yani iki seçenekli ifadelerde kullanılır.

Örnek

Çabucak eve gelsin veya hemen okula gitsin.
(cümleleri bağlamış)

Çocuğuma bu yazın bisiklet veya motosiklet almayı düşünüyorum. (nesneleri bağlamış)

Bu akşam veya yarın akşam oraya gidelim.
(sıfat tamlamalarını bağlamış)

İstanbul'a ya da Ankara'ya bilet alabilirim.
(dolaylı tümleçleri bağlamış)

Annen yahut baban derhal beni bulsun. (özneleri bağlamış)
 
 3. Karşılaştırma Bağlaçları

"YA... YA" BAĞLACI
 
En az iki seçenek söz konusu olduğunda kullanılır. Genellikle birbirine tezat teşkil eden durumlarda "ya… ya" bağlacına başvurulur. Bağlantı kurduğu öğeler arasında "seçme, üstün tutma" anlamları katar.

Örnek

Ya okula ya işe gitmeli kişi. (tümleçleri)

Yarınki maçta ya Mustafa'yı ya Furkan'ı destekle. (nesneleri)

Ya bu deveyi güdeceksin ya bu diyardan gideceksin. (cümleleri)

Sen sabah ya okulun bahçesini ya salonun koridorunu temizleyeceksin. (isim tamlamasını)

Oraya ya Ali ya Ayşe hemen gitsin. (özneleri) 
 
"NE... NE" BAĞLACI

Cümleye olumsuzluk anlamı katan bağlaç; aynı zamanda eş görevli sözcükleri, sözcük gruplarını, isim ve sıfat tamlamalarını, cümleleri ve cümlenin öğelerini birbirine bağlar.
 
Örnek
 
Ne şiş yansın ne kebap. (özneleri)
 
Ne fiziği ne müziği başarmışsın. (nesneleri)
 
Ne sinemaya ne tiyatroya gitmiş. (tümleçleri)
 
Ne okula gitmiş ne sinemaya gitmiş. (cümleleri)
 
O, olayda ne ağladı ne güldü. (yüklemleri)
Ne bizi anlayan ne soran var. (olumsuzluk)
 
Not: "Ne… ne" bağlacı, sıfat ve zarfların önüne geldiğinde zarf görevinde kullanıldığı zaman bağlaç olmaktan çıkar.

Örnek

Ne güzel ne güzel bir beldedir o belde. (zarf-belirteç)
 
"HEM… HEM" BAĞLACI
 
Görevdeş öğeleri, "birlikte olma, eşitlik" anlamlarıyla bağlar. Bazen zıt unsurları da bağlayabilir.
 
Örnek
 
Hem ders çalışıyor hem müzik dinliyor. (nesneleri)
 
Hem nalına hem mıhına vuruyor. (tümleçleri)
 
Hem zengin olmak istiyor hem akşama kadar yatıyor. (zıt unsurları)
 
Hem okula gidiyor hem ailesinin geçimini sağlıyor. (cümleleri)
 
Hem eski hem yeni okulunu ziyaret edecek. (sıfatları)
  
"DE... DE" BAĞLACI

Cümlenin öğelerini ve cümleleri birbirine bağlar.

Örnek

Olaydan sonra evini de arabasını da satmış. (nesneleri)

Ali de Ahmet de bu olayı duymamışlardı. (özneleri)

Okula da işe de gitmemişti o hafta. (tümleçleri)

Gelmedi de gitmedi de dün akşam Semih. (cümleleri)
  
"GEREK... GEREK" BAĞLACI

Cümlenin öğelerini ve cümleleri birbirine bağlar.

Örnek

Gerek Ali gerek Mustafa olanlardan çok etkilenmişlerdi. (özneleri)

Gerek Osmanlıları gerek Selçukluları anlamak için çok okumak gerekir. (nesneleri)

Gerek bize gerek size bir ön yargıları olmalı. (tümleçleri)
 
"OLSUN… OLSUN" BAĞLACI 
 
Aynı görevdeki sözcükleri "eşitlik, birleştirme, seçme" anlam ilgisiyle birbirine bağlar.
 
Örnek
 
Edebiyat olsun Türkçe olsun her zaman çalışırdı. (nesneleri)
 
Öğretmeni olsun arkadaşı olsun ona yanlış yapmışlar. (özneleri)
 
Evdeki kişilere olsun dışarıdaki kişilere olsun mesafeli dururdu. (tümleçleri)
 
KÂH... KÂH BAĞLACI

Cümlenin öğelerini, tamlamaları ya da cümleleri birbirine bağlar.

Örnek

Kâh ağladık kâh güldük bu garip dünyada. (cümleleri)

Kâh okuluna kâh evine uğramaz olurdu. (tümleçleri)

Kâh arkadaşlarını kâh kardeşlerini üzerdi. (nesneleri)

Kâh Muhammed Furkan kâh Barış güreşi kazanırdı. (özneleri)

Kâh sınıfın kapısını kâh bahçenin kapısını kırardı. (isim tamlamalarını)

Kâh güzel bir çehreye kâh güzel bir güle vurulurdu. (sıfat tamlamalarını)
  
HA... HA" BAĞLACI

Öğeleri ya da cümleleri birbirine bağlar.

Örnek

Ha Karacaoğlan ha Dadaloğlu'nun yazılarını okudun, fark etmez. (özneleri)
 
Ha geldin ha gelmedin, biz gideceğiz. (cümleleri)
 
Ha kuşa ha kurda yem oldun, neticede gidiyorsun. (tümleçleri)
 
Ha bizi vurmuşlar ha sizi vurmuşlar, ne fark eder? (nesneleri)
 
4. Karşıtlık Bağlaçları

"AMA" BAĞLACI
 
Cümleler arasında karşıtlık ilgisi kurar. Cümlelere koşul ve pekiştirme anlamı da katar.
 
Örnek
 
Derse girmiş, ama dersi dinleyememiş. (karşıtlık)

Maça hırslı çıkmışlar ama maçı kaybetmişler. (karşıtlık)

Okula gidebilirsin ama zamanında ev döneceksin. (şart-koşul)

Delikanlı ama delikanlı bir gençti Furkan. (pekiştirme)
 
Not: "ama" bağlacı cümlede farklı görevler üstlenir. Genellikle cümleleri bağlar.

Örnek

Okula gelmiş ama derse girmeden eve dönmüş. (cümleleri)

Annesini çok seviyor ama bir türlü ona gidemiyor. (cümleleri)
 
"FAKAT" BAĞLACI
 
Cümlelere karşıtlık anlamı kazandıran bağlaçtır. Genellikle cümleleri bağlama görevi üstlenir. Bazen cümlelere koşul anlamı da katar.

Örnek

Onu her yerde aradı fakat bulamadı. (karşıtlık)

Her nimetten tadın fakat onları asla israf etmeyin. (şart-koşul)

"LÂKİN" BAĞLACI
 
Cümlelere karşıtlık anlamı kazandıran bağlaçtır. Genellikle cümleleri bağlama görevi üstlenir. Bazen cümlelere koşul anlamı da katar.

Örnek

Ders zili çalmış lâkin öğrencilerin çoğu dışarıda. (karşıtlık)
 
Sizi seviyorum lâkin karşılığını göremiyorum. (karşıtlık)
 
Maç bitti lâkin hakem hâlâ maçı oynatıyor. (karşıtlık)
 
"YALNIZ" BAĞLACI
 
Cümlelere karşıtlık ve koşul anlamları kazandıran bir bağlaçtır. Genellikle cümleleri bağlama görevi üstlenir.

Örnek

Dünyamı ona açtım yalnız oralı olmadı. (karşıtlık)

Seni sinemaya götürürüm yalnız ödevlerini zamanında bitirirsen. (şart-koşul)
 
Uyarı: "Yalnız" sözcüğü cümlede niteleme sıfatı, edat, zarf, bağlaç, isim görevlerinde kullanılabilir. Bir isimden önce gelip onu nitelerse niteleme sıfatı, fiillin durumunu belirtirse durum zarfı, "fakat, ama" anlamlarında kullanılırsa bağlaç, "sadece, bir, tek" anlamlarında kullanılırsa edattır.

Örnek

Bu konuyu saatlerce anlattım yalnız o anladı. (sadece anlamında/edat)

Bu konuyu saatlerce anlattım yalnız kimse anlamadı. (fakat, ama/bağlaç)

Yalnız bir gün yaşanmamış bir gündür. (niteleme sıfatı)

Yalnız çocuklar sosyal açıdan zayıf çocuklardır. (niteleme sıfatı)

O, dünyaya yalnız geldi, yalnız gitti. (durum zarfı)

Bir yalnızı hayal edin, hayatın o zaman kıymetini anlarsınız. (isim)

Kafam çok dinlendi çünkü evde yalnızdım. (isim)
 
"ANCAK" BAĞLACI
 
Aralarında zıtlık bulunan iki ayrı ifadeyi, cümleyi birbirine bağlar. Bazen cümlelere koşul anlamı da katar.

Örnek

Akşama kadar onu aradık ancak bir türlü bulamadık. (karşıtlık)
 
Seni yanıma alırım ancak önce çalışıp biraz para biriktirmelisin. (koşul-şart)
 
Uyarı: "Ancak" kelimesi fiili durum açısından tamamlarsa zarf; "sadece, yalnız" anlamlarında kullanılırsa edat; "ama, fakat" anlamlarında kullanılırsa bağlaç olur. Bu anlamları cümlelerdeki kullanımı belirler.

Örnek

Bunu ancak bizim Osman başarır.
("Sadece, yalnız" anlamında olduğu için edattır.)

Bunu yazarım ancak sen de yardım edeceksin.
(Şart anlamı kattığı için bağlaçtır.)

Toplantıya erken çıkmasına karşın ancak yetişir.
(Fiilin durumunu belirttiğinden zarftır.)
 
"NE VAR Kİ" BAĞLACI

Aralarında zıtlık bulunan iki ayrı ifadeyi, cümleyi birbirine bağlar. Bazen cümlelere koşul anlamı da katar.

Örnek

Çok çabaladı ne var ki istediği yeri tutturamadı. (karşıtlık)

Çalışkan bir öğrenci ne var ki davranışları bozuktur. (karşıtlık)

Dışarıya çıkabiliriz ne var ki iyi giyinmelisin. (koşul-şart)

"NE YAZIK Kİ" BAĞLACI
 
Aralarında zıtlık bulunan iki ayrı ifadeyi, cümleyi birbirine bağlar. Kötü ve acı sonla biten cümlelerde daha çok kullanılır.

Örnek

Babası çok iyiydi ne yazık ki sağlığında kıymetini bilemediler. (karşıtlık)

Okulun ortamı müsait ne yazık ki öğrenciler çalışmıyor. (karşıtlık)
 
5. Gerekçe Bağlaçları

"ÇÜNKÜ" BAĞLACI
 
Cümlede neden-sonuç ilgisi kurar. Bazen bu bağlacın yerine "zira" bağlacı da kullanılır. Cümlelere "şundan, şu sebeple" anlamlarını katar.
 
Örnek

Derslerinden hep başarısız olurdu çünkü çalışmazdı. (neden-sonuç)

Uçağı kaçırmıştı çünkü yolda kaza yapmıştı. (neden-sonuç)

Eve dönmek zorundaydı çünkü annesi onu çağırmıştı. (neden-sonuç)
 
"MADEM, MADEMKİ" BAĞLAÇLARI

Bu bağlaçlar başına geldikleri cümleyi bir sonraki cümleye bağlar.

Örnek

Mademki oraya gittiniz onu ziyaret etseydiniz. (gerekçe)

Madem okula gitmeyecektin neden erken kalktın? (gerekçe)

Madem unutacaktın neden beni çok sevdin? (gerekçe)
 
"ZİRA" BAĞLACI
 
"çünkü" anlamında olup bazen "çünkü" bağlacının yerine kullanılır. Cümlede neden-sonuç ilgisi kurar. Cümlelere "şundan, şu sebeple" anlamlarını katar.
 
Örnek
 
Çalışmamız başarılı olacak zira herkes çalışmayı sahipleniyor. (neden-sonuç)
 
Geldiğinize çok sevindi zira sizi dört gözle bekliyordu. (neden-sonuç)

Hafta sonu evine gitti zira annesini çok özlemişti. (neden-sonuç)
 
"YOKSA" BAĞLACI

Gerekçe bildiren bir bağlaçtır. Cümleye "tahmin, şart" anlamı katar.

Örnek

Yoksa bu işte beni devre dışı mı bırakacak. (tahmin)

Oraya daha varmamışlar yoksa kaza mı yaptılar. (tahmin)

Çabuk buraya gel yoksa yapacağımı bilirim. (şart)

"NASIL Kİ" BAĞLACI

Gerekçe bildiren bağlaçlardan biridir.

Örnek

Nasıl ki size yanlış yaptı aynısını bize de yaptı.

Nasıl ki derslerine az çalışıyor yine de notları iyidir.
 
"DEĞİL Mİ Kİ" BAĞLACI

Gerekçe bildiren bağlaçlardan biridir.

Örnek

Bize yanlış yapanlar onlar değil mi ki biz de aynısını onlara yapalım.

6. Pekiştirme Bağlaçları
 
"DE" BAĞLACI
 
Bulunduğu cümlelere "dahi, bile, eşitlik, gibilik vb." anlamlar katar. Bağlaç olan "de, da"nın başlıca özellikleri şunlardır:
  • Bağlaç olan "de, da" her zaman ayrı yazılır.
  • "te, ta" şekli yoktur. Yani ünsüz benzeşmesi kuralına uymaz.
  • Kalınlık-incelik uyumuna uyar.
  • Özel isimden sonra gelirse kesme işareti kullanılmaz. 
  • Cümlelere "dahi, bile, başkaları, gibi" anlamları katar.
  • Cümleden çıkarıldığında anlam bozulmaz, cümle kısmen daralır.
  • Yazımda bir kelime gibi kabul edilir.
  • Söylenişte vurgulu söylenir.
 
"de" Bağlacının Cümleye Kattığı Anlamlar

Eşitlik, gibilik anlamları katar.

Örnek

O kitabı geçen hafta ben de bitirdim.

Oraya zamanında ben de gitmiştim.

Küçümseme, alay anlamları katar.

Örnek
 
Ev de ev olsa bari!

Okuyacak maaş sahibi olacak da bize bakacak.
 
Abartma anlamı katar.

Örnek

Saray da saraymış ha!  

Sıcak da sıcak bir hava vardı Urfa'da.
 
Şaşma anlamı katar

Örnek

Çocuklar da mı bizimle gelecek!

Abdullah da mı bu pisliğin içindedir.
 
Sebep, inat ve korkutma anlamları katar.

Örnek

Babası ona kızdı da evden o gece ayrılmıştı. (sebep)

Bu işler bu saatte yapılacak da yapılacak diye inat etti. (inat)

Verdiğim işleri zamanında yapma da göreyim. (korkutma)
 
Sitem, kızgınlık, azarlama, istek, yakınma, hayıflanma, memnuniyet, tehdit anlamları katar.

Örnek

Köyümüze gelmişsin de bizi ziyaret etmemişsin. (sitem)

Ne bu! İki saat ders çalış da sonra dışarıya çık. (kızgınlık)

Abdullah'a ne oluyor da her işime karışıyor. (azarlama)
 
Evimize bir gel de oradan sinemaya gidersin. (istek)

Bir türlü bizim de seviyemize inip ders anlatamadı. (yakınma)
 
Tatilimi de tatil gibi geçiremedim. (hayıflanma)
 
Ne iyi ettiniz de bu soğukta çay getirdiniz. (memnuniyet)

Borçlarını verme de seni göreyim. (tehdit)
 
Ama, fakat, lakin  anlamlarında kullanılır.

Örnek

Okula gelmiş de derse girmeden tekrar evin yolunu tutmuş.

Sınava girdi de kazanamadı.

Bülbül güle hasret kalmış da gülün haberi yokmuş.
 
Şart, rica, övünme, değişmezlik anlamlarında kullanılır.

Örnek

İngilizce kelimeleri yazıp da öğreneceksin. (şart)

Bize izin ver de yola çıkalım. (rica)

Ankara'ya gideyim de görün nasıl tüm işleri hallederim. (övünme)

Çalışsan da inan kazanamazsın. (değişmezlik)
 
"de" Bağlacının Cümlede Üstlendiği Görevler

"Dahi, bile, üstelik " bağlaçlarıyla özdeş bir kullanıma sahiptir.

Örnek

Mustafa da toplantıya katılmadan gitti. (dahi, bile)

Bundan sonra çalışsan da kazanman zordur. (dahi, bile)
 
Tekrarlanan sözcükler arasına girerek anlamı güçlendirir.

Örnek

Okul da okul olsa bu kadar üzülmezdim.

Güzel de güzel bir ev almış.
 
Cümleleri, sözcükleri birbirine bağlar.

Örnek

Buraya gelmiş de gitmiş. (cümleleri)

Elma, üzüm portakal da almış. (sözcükleri)
 
"BİLE" BAĞLACI

Cümlelere pekiştirme anlamı katan bir bağlaçtır. "de" ve "dahi" bağlaçları ile aynı özelliklere sahiptir. Birbirlerinin yerine de kullanılabilir.

Örnek

Bu soruyu Ayşe bile yapamaz. (dahi)

Gelirse bile bu saatten sonra yetişemez. (dahi)

Benimle tek bir Allah'ın kelamı bile konuşmadı. (üstelik)

"DAHİ, ÜSTELİK, HATTA, AYRICA, HEM DE" BAĞLAÇLARI
 
Cümlelere pekiştirme anlamı katan bağlaçlardır. Bu bağlaçlar bazı durumlarda birbirlerinin yerine kullanılabilir.

Örnek

Ben dahi saatlerce onu bu konuda ikna edemedim. (bile)

Konuşmuyor üstelik günden güne eriyor. (bunun yanında)
 
Onu orada gördüm hatta onunla sohbet ettim. (üstelik)

Matematikte, İngilizcede hatta müzikte düşük not almış. (dahi, bile)
 
7. Özetleme Bağlaçları

"KISACASI, DEMEK Kİ, AÇIKÇASI, ÖYLEYSE, YANİ, O HALDE, ÖZETLE, ANLAŞILIYOR Kİ, ANLAŞILAN, NİTEKİM" BAĞLAÇLARI
 
Sözün özetlendiği yerlerde çok fazla kullanılır. Özet anlamı kazandıran bağlaçlardır. Kendilerinden önceki cümle veya cümleleri özet veya sonuç cümlelerine bağlar.
 
Örnek

Bu işte kısacası hepimiz zararlı çıkacağız. (özetle)

Demek ki kedi bundan sürekli buraya geliyor. (özetle)

Bu işten açıkçası ben de sıkıldım. (kısacası)

Onlar, gelmeyecek anlaşılan öyleyse gidelim. (bunun sonucunda)

Bu çeşme artık akmayacak yani ümidimizi ondan keselim. (özetle)

Kimse bizi dinlemiyor o halde biz de çıkıp gidelim. (kısacası)

Tiyatroyu sonlandırdım özetle artık oynamayacağız. (kısacası)

Herkes kendince bir kural koymuş anlaşılıyor ki yönetim boşluğu var. (özetle)


Bu kuyruk yine uzayıp gitmiş anlaşılan bize gitmek düşüyor. (özetle)

Kimse onu desteklemedi nitekim yalnız kaldığını anladı. (sonuç olarak)
 
Diğer Bazı Bağlaçlar

"Kİ" BAĞLACI
 
Cümlelere çeşitli anlam ilgileri kurar. Çoğunlukla cümleleri bağlama göreviyle kullanılır. "ki" bağlacından sonra gelen cümle genellikle önceki cümlenin açıklayıcısı durumunda olur. "ki" bağlacı sözcüklerden daima ayrı yazılır ve ünlü uyumlarına uymaz. Yani "kı, ku, kü" şekilleri yoktur. Yalnızca "ki" biçimi vardır. Türkçe değil Farsça bir bağlaçtır.

Örnek
 
Çok çalışmadı ki istediği yeri kazansın. (neden-sonuç)
 
Akşam, odama okulun bekçisi girebilmiş mi ki? (kuşku)
 
Eve vardım ki her tarafı su basmış. (şaşma)
 
Anlatsam da beni dinlemez ki… (yakınma)

Sabah geç uyanmış olmalı ki derslerine yetişmemiş. (tahmin)

Sen ki dağlara ferman yazdıransın. (özneyi pekiştirme)

Ödevlerini yapmalı ki onu sinemaya götürebileyim. (koşul-şart)

Kar ki ölümü hatırlatır fanilere. (açıklama)

Mustafa diyor ki… (Alıntılarda kullanılır.)

Adam terbiyesiz ki terbiyesiz biriydi. (pekiştirme)

Bu akşam öyle yorgunum ki… (abartma)
 
Uyarı: "ki" eki hem bağlaç hem sıfat yapan ek hem de ilgi zamiri olarak kullanılır. Bu özellik çokça karıştırıldığı buna için dikkat etmek gerekir.

İlgi Zamiri "–ki"
 
Sözcüğe her zaman bitişik yazılır. Bir ismin yerini tutar. "tamlanan"ın yerini tutar. Büyük ünlü uyumu ile küçük ünlü uyumu kuralına uymaz. "-ki" şeklinden başka şekli yoktur.

Örnek

Senin baban sizi unutmuş; bizimki yine bizi unutmamış.
(bizim babamız: belirtili isim tamlaması)
 
Senin için rahat edebilir benimki kan ağlıyor.
(benim içim: belirtili isim tamlaması)
 
Sıfat Yapan "–ki"
 
İsimlere gelerek onlara yer ve zaman anlamı katan bir ektir. Sözcüğe her zaman bitişik yazılır. Ek durumunda olup eklendiği sözcüğe sıfat özelliği kazandırır. Yer bildiren isimlere gelip onlara sıfat özelliği kazandırdığında "-de, -da" hâl ekiyle birlikte kullanılır. Zaman bildiren sözcüklerin sonuna da doğrudan gelir.
 
Örnek

Çarşıdaki hesap her zaman evdeki hesaba uymaz.

Yoldaki işaretler bize her şeyi öğretir.

Dildeki yozlaşma okuldaki eğitimle önlenebilir.
 
Bağlaç "ki"
 
Farsça bir bağlaç olup Türkçenin cümle yapısına aykırı bir şekilde kullanılır. Sözcükten her zaman ayrı yazılır. Bir sözcük olarak kabul edilir. Vurgu ve bağlama amacıyla kullanılır. Cümleden çıkarıldığında diğer "-ki" ekleri kadar cümle anlam ve yapı bakımından bozulmaz. Sadece "ki" şekli vardır.

Örnek
 
Sen ki özlemin diğer adı oldun benim için.
 
Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer.
 
Demek ki dediklerimizi yapmamış.
 
"ki" Eki ile İlgili Önemli Uyarılar
 
1. "ki" bağlacı kaynaştığı kimi sözcüklerle bitişik yazılır.
 
Örnek

Çünkü, mademki, halbuki, belki, sanki, meğerki, oysaki (Bunların hiçbirisinde "-ki" eki değişmez sadece "çünkü" bağlacı küçük ünlü uyumuna uyup bağlaçtaki "ki" eki "kü" şekline dönüşür.)
 
2. "ki" bağlacı kaynaştırmanın oluşmadığı sözlerde her zaman ayrı yazılır.

Örnek

Diyelim ki, demek ki, öyle ki, elbette ki, tut ki, ne var ki…
 
3. "ki" nin yer aldığı kelimeye "-ler, -lar" eklerini getirdiğimizde anlamlı bir sözcükle karşılaşırsak "ki" bağlaç; anlam bozulup anlamsızlaşır ise ek, ilgi zamiri veya sıfat yapan "-ki" ekidir.
 
Örnek

Kalpteki sızı kolay kolay geçmez.

Cümleye "-ler" ekini getirdiğimizde; "Kalptekiler sızı kolay kolay geçmez." şekline dönüşür ki cümle yapı bakımından dil bilgisine aykırılık teşkil eder. Öyleyse buradaki "-ki" eki sıfat yapan yani yapım eki olan "–ki" ekidir.

Bil ki sizin de saltanatınız bir gün bitecektir.
 
Cümleye "-ler" ekini getirdiğimizde; "Bil kiler sizin de saltanatınız bir gün bitecektir." şekline dönüşür ki bu da yapı bakımında doğru bir cümle değildir. Öyleyse burada yer alan "ki" bağlaç olan ki ekidir.
 
4. Çekimli fiillerden sonra gelen "ki" eki daima bağlaç olan "ki" ekidir.

Örnek
 
Çiğ yemedim ki karnım ağrısın.
 
Beni öyle seviyor ki anlatamam.

5. Sıfat yapan yani yapım eki olan ki eki sıfat tamlaması kurar. Önünde yer alan isme "hangi" sorusunu yönelterek de sıfat yapan "-ki" ekini bulabiliriz.
 
Örnek

Derideki yara gider; derindeki yara gitmez. (Hangi yara?)
 
İçimdeki ses beni hiçbir zaman yanıltmadı. (Hangi ses?)
 
"İLE" BAĞLACI
 
Aynı görevdeki sözcükleri birbirine bağlar. "ve" bağlacı ile "ile" bağlacının görevleri birbirine yakındır. Birbirlerinin yerine kullanılabilir. "ve" bağlacı cümleleri birbirine bağlarken "ile" bağlacı cümleleri bağlamaz. "ile"nin kullanım alanı daha dardır. Ayrıca "ile" bağlacı, "i" sesini düşürerek sözcükle bitişik de yazılabilir.
 
Örnek
 
Tuba ile Betül kardeş gibiler. (isimleri bağlamış)
 
Derya ile Ali geçen yazın evlenmişler. (özneleri bağlamış)

Okuması ile yazması fena değil. (fiilimsileri bağlamış) 

Bir elbise ile bir ekmek alıp eve geldi. (sıfat tamlamalarını bağlamış)

Not: "ile" bağlacı edat ve zarf görevlerinde de kullanılabilir.

Örnek

Ankara'ya uçak ile gidecekmiş. (edat)

Arkadaşına hasretle sarıldı. (zarf)
 
Uyarı: "ile" hem edat hem de bağlaç olarak kullanılmaktadır. Bir cümlede "ile"nin  yerine "ve" gelebilirse bağlaç, gelemezse edattır.
 
Örnek

Yarın sabah uçak ile İstanbul'a gidecek.
 
Cümlede geçen "ile" sözcüğü edattır. "ile"nin yerine "ve" bağlacı geldiğinde cümle bozulmaktadır. Şöyle ki: "Yarın sabah uçak ve İstanbul'a gidecek." şekline dönüşür ki bu da yanlış bir cümle olur.

Ali Rıza ile Semra mutlu bir geleceğe ilk adımı attılar.
 
Cümlede geçen "ile" sözcüğü bağlaçtır. "ile"nin yerine "ve" bağlacı da kullanılabilmektedir. Cümle; "Ali ve Semra mutlu bir hayata ilk adımı attılar." şekline dönüşür ki bu da doğru bir cümledir.

"İSE" BAĞLACI
 
Cümlelere koşul-şart ifade eden bir anlam katar. Kendisinden önceki sözcükle bitişik de yazılabilir. Bu durumlarda "i" sesi düşer.
 
Örnek

Babası işe annesi ise hastaneye gitmiş.

Öğretmen bağırıyordu, çocuksa buna aldırış etmiyordu.

Mehmet şiirden hoşlanır ben ise romandan hoşlanırım.
 
Uyarı: "ise" ek fiil olarak da kullanılır. Ek fiil olarak kullanıldığı zaman basit kipleri birleşik kip yapar. Ek fiilin olumsuzu yapılabilir; bağlaç olan "ise"nin olumsuzu yapılmaz.

Örnek

Mustafa gelmişse çıkıp gideceğiz. (ek fiil)

Bunu yazacaksa Abdullah yazar. (ek fiil)
 
"İSTER… İSTER" BAĞLACI
 
Cümlede birbirine bağlanılması gereken öğeleri bağlamada kullanılır.
 
Örnek
 
İster mavi gömleği ister kırmızı kazağı alabilir. (nesneleri bağlamış)
 
Sınavdan sonra ister eve ister çarşıya gidebilir. (tümleçleri bağlamış)
 
İster Ali ister Mehmet bu işi başarabilecek kişilerdir. (özneleri bağlamış)
 
"HİÇ OLMAZSA" VE "HİÇ DEĞİLSE" BAĞLAÇLARI

Cümlelere "bari" anlamı katar.

Örnek

Oraya giderken hiç olmazsa elinde bir şey götürseydin. (bari)

Arkadaşın yanlış yapmış hiç değilse siz doğruyu yapsaydınız. (bari)

Toplantıya babası gidemiyorsa hiç değilse siz gidin. (bari)
 
"OYSA, OYSAKİ, HÂLBUKİ" BAĞLAÇLARI

Karşıtlık anlamı kazandıran bağlaçlar içerisinde yer alır. Genellikle cümleleri birbirine bağlar.

Örnek

Beni bırakıp gitmiş olabilirsin oysa ben manen oradayım. (cümleleri)

Okulu bırakmak zorunda kalmıştı oysaki dersleri çok iyiydi. (cümleleri)


Gelirken bize uğramamış hâlbuki zamanı vardı. (cümleleri)
 
"ŞAYET, EĞER" BAĞLAÇLARI

Koşul-şart ifade eden bağlaçlardır.

Örnek

Eğer beni sevseydin bunları bana yapmazdın. (koşul-şart)

Eğer insanları seviyorsan onlara adaletle muamele et. (koşul-şart)

Şayet dersi dinlemeyecekseniz niye geldiniz okula. (koşul-şart)
 
"MEĞER, MEĞERSE" BAĞLAÇLARI

Beklenilmeyen, umulmayan, durumları anlatmak için kullanılan bağlaçlardır.
 
Örnek
 
Biz onu adam biliyorduk meğer vicdansızın biriymiş.

Meğer yıllardır burada göz boyuyormuş.
 
Meğerse Mustafa okul yerine çarşıya gidiyormuş.

Çok cesaretli olduğunu söylüyordu meğerse hepsi yalanmış.

 
"BİR… BİR" BAĞLAÇLARI

Örnek

Ben bir seni bir gülü sevdim bu dünyada.
 
Bir sana yandım olayda bir de o öksüze.
 
YAPILARINA GÖRE BAĞLAÇLAR

1. Yalın (Basit) Bağlaçlar

Yapım eki almamış ve bir kelimeyle birleşmemiş bağlaçlardır. Bu bağlaçlar kök halinde bulunur.

Örnek

ve, ile, de, hem, yani, ama, fakat, meğer, lakin, fakat, eğer...
 
2. Türemiş Bağlaçlar

Yapım eki almış bağlaçlardır.

Örnek
 
Kısaca (kısa-ca), yalnız (yalın-ız), üstelik (üste-lik), anlaşılan (anlaşıl-an) vb.
 
3. Birleşik Bağlaçlar

Birden fazla kelimeden oluşan bağlaçlardır. Çeşitli şekillerde oluşabilir.

Örnek

yoksa (yok-ise), oysa (o-ise), öyleyse (öyle-ise), yoksa (yok-ise)...
 
4. Öbekleşmiş Bağlaçlar

Birden fazla kelimeden oluşan ve ayrı yazılan bağlaçlardır. Bazıları yinelemeli şekilde oluşur. Bu bağlaçların kullanımı oldukça yaygındır.

Örnek

Ya… ya, hem… hem, ne… ne, ister… ister, olsun… olsun, gerek… gerek, hiç olmazsa, anlaşılıyor ki, demek ki, değil mi ki, ne yazık ki, ne var ki, bir… bir vb.
 
KULLANILIŞLARINA GÖRE BAĞLAÇLAR

1. Sıralama Bağlaçları

İki sözcüğün arasına gelip onları bağlamaya yarayan bağlaçlardır.

Örnek

Savaş ve Barış

Kerem ile Aslı

2. Denkleştirme Bağlaçları
 
Kelime, kelime grupları veya cümleler arasına gelerek iki unsuru karşılaştırma, denkleştirme amacıyla kullanılan bağlaçlardır. Bunlar "ya, veya, yahut, veyahut" bağlaçlarıdır.

Örnek

Ya çok akıllısın ya delisin bana göre.

Mustafa veya Ayşe sinemaya gelsin.

Gül yahut gülendam derler o bahçedekilere.

3. Karşılaştırma Bağlaçları
 
Karşılaştırılan unsurları, karşılaştırma ilgisiyle bağlayan bağlaçlardır. Bunlar: "da.... da, gerek... gerek, olsun… olsun, ha... ha, hem... hem, ne... ne, ister... ister, ya... ya" gibi bağlaçlardır.
 
Örnek

Gelsen de gelmesen de biz gideceğiz.

Gerek Mustafa gerek Abdullah bunu içlerine sindirememişti.

Ders olsun diğer işler olsun onları zamanında yapmak lazım.

Ha bu eve gelmişsin ha bizim evimize, fark etmez.

Hem nalına hem mıhına vururdu o.

Artık bize ne gelir ne telefon açar.

İster çalışsın ister çalışmasın, yapılacak bir şey yok.

Ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin.
 

ÜNLEM
 
Yalnız başına bir anlam taşımayan, cümleye, korku, sevinme, özlem, kızgınlık, şaşkınlık, coşma gibi duyguları katan, doğa seslerini yansıtan veya seslenme bildiren sözcüklere ünlem denir. Ünlem cümlelerinin sonunda genellikle ünlem (!) işareti yer alır.
 
Ünlemler üç grupta toplanır:
 
1. Asıl Ünlemler
 
Bir duyguyu, heyecanı dile getiren sözcüklerdir.
 
Örnek
 
A, aaa, ayol, aman, bravo, yuh, oha, ah, eee, ey, hey, hoppala, vah, of, oh, üf, vay, eh, tüh, bre, haydi, hişt, hop, vb.
 
2. Yansımalardan Oluşanlar
 
Yansıma seslerden meydana gelip ünlem özelliği kazanan kelimelere denir. Doğadaki canlı, cansız varlıkların seslerini taklit eden ünlemlerdir.
 
Örnek
 
Tık, çat, pat, küt, güm, hav hav, miyav, cik cik, pisipisi…
 
3. Ünlem Değeri Kazanmış Sözcükler
 
İsimler, isim soylu sözcüklerin, fiillerin cümle içinde gerçek kimliklerinden uzaklaşıp ünlem değeri kazanmalarıdır.
 
Örnek
 
Allah, hepimizi affetsin inşallah.
İsim
 
Allah Allah kalp krizi mi geçiriyorum!
Ünlem
 
Ünlem ile İlgili Uyarılar
 
Ünlem (!) işareti, ünlem ifadesinden hemen sonra da cümlenin sonunda da konabilir.

Örnek

Eyvah, geç kaldım!

Eyvah! Geç kaldım.

Saygıdeğer arkadaşlar, iyi ki geldiniz!

Saygıdeğer arkadaşlar! İyi ki geldiniz.
 
Birden çok sözcükten oluşan kalıplaşmış ünlemlere ünlem öbeği denir.
 
Örnek
 
Hadi canım sen de!
 
Aşk olsun!
 
Hadi oradan!
 
Yok artık!
 
Çok ilginç! 
 
Yeter be!
 
Ha gayret!
 
Aman dikkat!
 
İçinde bir ünlem sözü bulunan veya ünlem anlamı verecek şekilde vurgulanan cümlelere ünlem cümlesi denir.
 
Örnek
 
Sakın sinirlerime dokunma!
 
Derhal dışarı çıkın!
 
Vah vah, ne oldu Mehmet!
 
Eyvah, ne yer ne yâr kaldı!
 
Bir söze alay, küçümseme veya kinaye anlamı kazandırmak için ünlem ayraç içinde kullanılır.

Örnek

İsmail, çok akıllı (!) olduğunu iddia ediyor.
 
İsteseymiş seçkin bir sanatkâr (!) olabilirmiş.
 
Bu okul süper yönetiliyor; musluklar dışında okulda her şey akıyor (!)
 
Eh bu hızla gidersek okula belki yarın sabah varırız (!)
 
Süper zekiler de yanılabilir ama aptallar asla yanılmaz (!)
 
İyi bir esnaf olduğu beşinci iflasından sonra anlaşıldı (!)
 
Ünlemler cümle içinde değişik görevlerde kullanılabilir.
 
Örnek
 
Onun ahı gitmiş vahı kalmış. (isim)
 
Ha tahin ha pekmez, fark etmez. (bağlaç)
 
Ha gayret, Mustafa! (ünlem)
 
Kişi isimleri ve unvanları ünlem olarak kullanılabilir.
 
Örnek
 
Mustafa! (seslenmelerde)
 
Ahmet Bey!
 
Betül Hanım!
 
Ünlem Sözleri ve Cümleleri ile İlgili Örnekler
 
Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle!
 
Aman ha!
 
Aman çocuklar dikkat! 
 
Aşk olsun! 
 
Ay, ne tatlı şeysin sen öyle!
 
Aa! Bu da ne?
 
Bir hilâl uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor!
 
Bravo sana!
 
Eh! Fena değil. 
 
Ey Türk gençliği!
 
Elveda, ey baharın müjdecisi!
 
Eyvah, ne yer, ne yâr kaldı!
 
Eyvah, Fino bana doğru geliyor!
 
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
 
Ee, yeter artık! 
 
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
 
Hay Allah! 
 
Ha gayret!
 
Hey, buraya gelsene!
 
İmdat!
 
Of bıktım artık!
 
Oh, ne güzel!

Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!

Oldukça ilginç!
 
Tüh, yine yanlış yaptım!
 
Komşular!
 
Miyav!
 
Ne kadar güzel bir manzara! 
 
Vah zavallı!
 
Vah vah, ne oldu kuzucuğum!
 
Vay sersem! 
 
Yazık size!
 
Yazık, çocuğun ayağı kırılmış!
 
Yeter be!
 
Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.
 
Ey müminler! Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız.
 
Müminler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz.
 
Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken
Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz!
(Faruk Nafiz Çamlıbel)
 
Dur, yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak bir devrin battığı yerdir.
(Necmettin Halil Onan)
 
Ey köyleri hududa bağlayan yaslı yollar,
Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar!
(Faruk Nafiz Çamlıbel)
 
Ayrıca bakınız



6 yorum:

  1. Sorması ayıp bukadar ı nasıl yazdınız bunun merakındayım.

    YanıtlaSil
  2. Emeği geçenlere çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  3. çok güzelmiş ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  4. çoook güzel olmuş çok işime yaradı ellerinize emeklerinize sağlık

    YanıtlaSil